Son yüz yıl içinde yara iyileÅmesinin temel mekanizması konusunda belirgin bir ilerleme olmuÅtur. Geçen yüzyılın baÅlarında hemen hemen tüm yara iyileÅmeleri komplikasyonlu olurken, günümüzde yara iyileÅmeleri ilgili komplikasyonlar azalmıÅtır. Yara, canlı dokunun anatomik ve fonksiyonel devamlılıÄın bozulmasıdır. Yara iyileÅmesi ise, travma ile baÅlatılan muntazam, sıralı hücresel ve biyokimyasal olayların yeni doku teÅekkülü ile sonuçlanmasıdır.
YARA Ä°YÄ°LEÅMESÄ°NÄ°N FAZLARI
Yara iyileÅmesinin fazları üç bölümde incelenebilir.
1. Ä°mflamasyon ve hemostazis (Ä°nflammation and hemostasis) : Bu dönemin en önemli elemanı, kan damarlarıdır. Ä°lk önce bölgesel kanama baÅlar ve doku travmasını takiben Hageman faktörünün aktivasyonu ile pıhtılaÅma mekanizması harekete geçer. PıhtılaÅma mekanizması, trombositlerce yönlendirilir ve trombüs oluÅumu sırasında, fibroblast göçü ve çoÄalmasını arttıran trombosit faktörleri salınır. Kompleman ve kinin yolları aktive olur. Sonuçta çok sayıda vazoaktif ve kemotaktik mediatörler açıÄa çıkar. Lokal damar cevabı, baÅlangıçta tromboksan A2 gibi araÅidonik asit metabolitlerine baÄlı vazokontrüksiyondur. Takibinde, dilatatör etkili prostoglandinlere baÄlı vazodilatasyon geliÅir.
Ä°mflamasyon sırasında, yarada hücreden zengin bir ortam geliÅir. Notröfiller, kemotaktik uyaranların etkisi ile yaralanma bölgesine gelen ilk hücrelerdir ve yaralanmayı takiben 6 saat sonra yarada görülürler. Maksimum sayıya 1-2 günde ulaÅır ve enfeksiyon yoksa 2-3 günden sonra sayıları azalır. Nötrofillerin rolü fagositoz, enfeksiyonun önlenmesi ve proteaz salınımı ile ölü dokuların eritilmesidir. Lenfositler, nötrofilleri takiben yaraya gelirler ve yaralanmadan sonraki 6. günde maksimum sayıya ulaÅır. Lenfositlerden salgılanan lenfokinlerin, fibroblast migrasyonunu uyardıÄı gösterilmiÅtir.
Yaralanmayı takiben nötrofil ve lenfositlerden sonra bölgeye gelen hücreler makrofajlardır. EÄer nekrotik doku veya bakteriler nötrofil aktivitesini devam ettiremez ise makrofajlar ilk birkaç günde yara dokusunun ana hücresini oluÅtururlar. Makrofajların yara iyileÅmesinde görevi, fibroblastik proliferasyon ve transformasyon yanında anjiogenez ve kollajen sentezini uyaran mitojen maddeler serbestleÅtirmeleridir.
Yaralanmanın 7-14 günleri eozinofillerin sayısının arttıÄı ve kollagen üretimi ve remodelizasyonun en fazla olduÄu devre olduÄundan eozinofillerin, kollajen yapımını ve yeniden Åekillenmesinde rolü olduÄu düÅünülmektedir.
2. Hücresel Proliferasyon (Proliferation) Hücresel proliferasyon fazı, yaralanmayı takiben 10-14 gün içinde olur.
Yara yüzeyi ve kenarları görsel olarak iskemiktir ve yeterli kan akımı yeniden saÄlanmadan iyileÅme saÄlanmaz. Åiddetli hipoksiye dayanabilen tek hücre olan makrofajlar, düÅük yüzey doku oksijeni ve artmıŠlaktik asit ile karÅılaÅınca, damar oluÅumunu uyaran büyüme faktörleri salgılarlar. Fibroplazi ile beraber yeni damarların meydana getirdiÄi yüzey tabakasına granülasyon dokusu denir. Ayrıca, kan damarlarının devamlılıÄı bozulduÄunda ve trombositler aktive olduÄunda trombosit kaynaklı büyüme faktörünün yara iyileÅmesinde bir kemotaktik ve mitojen olarak görev yaptıÄı öne sürülmüÅtür.
Fibroblastlar, yarada imflamatuar fazın sonuna doÄru 48-72 saatlerde görülmeye baÅlar. Fibroblast çoÄalması, düÅük oksijen basıncı olan alanlarda artar, yaranın merkezinde ve ilerleyen yeni damar oluÅumun önünde çoÄalma en fazladır. Fibroblastların ana metabolik fonksiyonları, kollajen, proteoglikon ve elastin sentezidir.
Yaralanmadan yaklaÅık 12 saat sonra epitelizasyon baÅlar. 48 saatde en fazladır ve normalin 17 katına kadar artabilir. Derin yaralarda hücreler yara kenarından gelir, yüzeyel yaralarda ise, reepitelizasyon kıl follikülü gibi deri eklerinden gelen epidermal hücrelerden olmaktadır. Tek kat epitel bir kez oluÅunca, epidermisin diÄer katları bu hücrelerden geliÅir.
BaÄ dokusunun ana makromolekülü, kollajendir. Fibroblastlar, nedbe oluÅumunda ana elemanlardır ve yumuÅak doku zedelenmesinin iyileÅmesinde temel ürün olan kollajeni oluÅturarak, yara direncini saÄlarlar. DiÄer tüm proteinlerde olduÄu gibi kollajenin ön maddeleri, ribozomlarda yapılır. Yeni oluÅan prokollajen, dıŠçevreye salınır ve proteazlar her iki uçta bulunan propeptid kısımlarını kopararak kollajen molekülünü oluÅturur. Kollajen fibrilleri, kovalent baÄlar ile birbirlerine baÄlanarak kollajen liflerini oluÅturur.
Kollajen üretim hızı, birçok faktöre baÄlıdır. Bunlardan en önemlileri, dolaÅım yeterliliÄi ve doku oksijen basıncıdır. Kollajen sentezi için ayrıca demir, askorbik asit, piridoksin ve bakır gibi elementlere ihtiyaç vardır.
Ä°ntersisyel matriks, fibroblastlar ve diÄer mezenkimal hücrelerce yapılır ve kollajen liflere sahiptir. Ä°ntersisyel matriksin ana elemanı proteoglikanlar olup, yeni oluÅan skar dokusunun %50âsini oluÅturur. DiÄer %50 miktarı kollajen oluÅturur. Kollajenle yapılan bu maddeler, yaralanmayı takiben 2. haftada en fazla üretilir.
Kontraksiyon, açık deri yarasının spontan olarak büzüiüp kapandıÄı bir olaydır. Yaranın meydana gelmesinden 5-7. günde baÅlayan kontraksiyon hareketi, yaranın geniÅlik ve Åekline baÄlı olmaksızın sabit hızla 39. güne kadar devam eder. Yara kontraksiyonu, açık yaralarda yara kenarlarından merkeze doÄrudur. Kontraksiyon açık yaraların kapanmasında yaklaÅık %80 oranında etkilidir. Yara kontraksiyonu, bir kontraktil protein olan aktin filamentlerinden zengin miyofibroblastlarca saÄlanır miyofibroblastlar, açık yaraya 2. haftada gelir. Kontraksiyon, miyofibroblast miktarı ile doÄrudan iliÅkili deÄildir. Bu hücreler, membran özellikleri nedeni ile diÄer hücrelere kontraksiyonu iletebilirler. Yara kontraksiyonunda gecikme, miyofibroblastların eksikliÄi nedeni ile deÄil, bu hücrelerin etrafındaki lokalize perisellüler matriksin, hem hücreler arasındaki iliÅkiyi, hem de kollajen reorganizasyonunda gerekli olan fibriller arası iliÅkiyi önlemesinden kaynaklamaktadır.
3. Yara Remodelizasyonu (Remodeling)
Bu fazda, akut ve kronik imflamatuar hücreler yavaÅ yavaÅ azalır, anjiogenez sonlanır ve fibroplazi biter. Yaralanmanın ilk haftasında sentezlenen kollajen, remodelizasyon fazında yerini daha çok stabil örgü halindeki kollajene bırakır. Lifler arasındaki kovalent baÄlar artarak stabilizasyon saÄlanır. Fazla kollajen, kollajenaz aktivitesi ile uzaklaÅtırılarak, kollajen miktarında azalma ile beraber yara gerilme direncinde artma meydana gelir. Yaranın gerilme direnci, 1 yıl veya daha uzun süre boyunca artar. Fakat hiçbir zaman normal gerilme direncinin %80âinden fazla olmaz.
Ä°YÄ°LEÅME DOKUSUNUN FÄ°ZÄ°KSEL ÃZELLÄ°KLERÄ°
Cerrahi biyoloji açısından yara iyileÅmesinde meydana gelen bütün morfolojik ve kimyasal olayların en önemli sonucu, yara gerilim kuvvetinin normal doku düzeyine gelmesidir. Yara iyileÅmesinin erken döneminde, gerilim kuvvetine katkıda bulunan en önemli faktörler, epitel hücreleri, fibroblastlar ve endotel hücreleri ile fibrin-fibronektin kompleksinin arasındaki kohezyon kuvvetidir. Kollajen fibrillerinin ortaya çıkması ile yara gerilim kuvvetinin kazanılma oranı hızlanır. Yara gerilim kuvveti, yara kenarlarında santimetre kare alana kilogram olarak uygulanan kuvvetle (kg/cm²) ölçülür. Gerilim kuvvetinin sabit olmasına karÅın, yara kenarının ayrılmaya direnci aynı uzunlukta deri yaralarında ve vücudun muhtelif bölgelerinde farklıdır.
Ãdemli dokuda gerilim kuvveti normal dokudakinin yaklaÅık yarısıdır. Post operatif 4-6 günden sonra gerilim kuvveti gittikçe artarak 14- 16. günde en yüksek deÄere eriÅir. Fasyada orijinal gerilim kuvvetinin %50âsine 50 günde, %80âinine ise post operatif 1 yılda ulaÅılır. Gerilim kuvveti ve ayrılma direncinin artmasında en önemli faktör, yaranın ihtiva ettiÄi kollajen miktarından ziyade mevcut kollajenin intra moleküler ve inter moleküler kovalent baÄlarının artmasıdır.
YARA KAPANMASININ TÄ°PLERÄ°
- Birincil Kapanan Yara: Hasara uÄramıŠdokunun sütür, stapler veya bant ile kapatılmasıdır.
- Geç Birincil Kapanan Yara: Hasara uÄramıŠdokunun yabancı cisim, bakteriyel kontaminasyona baÄlı enfeksiyondan korunması için bir süre kapatılmasıdır. Yara, bu dönemde, steril Åartlarda günde 2 kez nemli izotonik pansumanla kapatılmalıdır. Peroksid ve iyod bileÅikleri kullanılmaktan kaçınılmalıdır. Ãünkü canlı dokuda en az bakteri kadar hasar yaparlar. Açık bırakılan yarada anjiogenez ile doku kanlanması ve oksijenizasyonu artar. Olay yerine gelen lökositler, bakterileri kendilerine çekerler ve tahrip ederek uzaklaÅtırırlar. Daha sonra yara dudakları yaklaÅtırılarak kapatılır.
- Spontan yada ikincil kapanan yara: Yaranın kronik olarak kontraksiyon ile yaklaÅması ve yara dudakları arası mesafenin granülasyon dokusu ile iyileÅmesinin beklemesidir
GASTROÄ°NTESTÄ°NAL SÄ°STEMDE YARA Ä°YÄ°LEÅMESÄ°
Gastrointestinal sistemde, yara gerilim kuvvetinin çoÄu submokoza tarafından saÄlanılır. Gastrointestinal sistemde yara iyileÅmesi ile diÄer dokulardaki yara iyileÅmesi arasında farklar vardır. Birincisi, gastrointestinal sistemde yaranın kuvvet kazanması, cilttekinden daha hızlıdır. Ä°kincisi, yara iyileÅmesindeki kollajen sentezi, gastrointestinal sistemde fibroblast ve düz kas hücrelerinde olurken, ciltte sadece fibroblastlarda olmaktadır. Ãçüncüsü, ciltte kollagen sentezi fibroblastta olurken, gastrointestinal sistemde ise, farklı Åekilde çeÅitli faktörlerin etkisi ile regüle edilir. Gastrointestinal sistemde yara iyileÅmesi Åu faktörlerden etkilenir.
Lokal faktörler 1- Yeterli kan akımı 2- Anastomotik gerilim 3- Yara kenarlarının durumu 4- Bakteriyel kontaminasyon 5- Distal obstruksiyon 6- Radyasyon hasarı 7- BarsaÄın hazırlanması 8- Hipertermi | Sistemik faktörler 1- Hastanın beslenmesi 2- Sepsis 3- Hipovolemi 4- Ä°laç tedavisi 5- Ä°mmün yeterlilik 6- Kan transfüzyonu 7- Ãremi 8- Sarılık |
FETAL YARA Ä°YÄ°LEÅMESÄ°
Geçen 10 yılda, fetal cerrahi ve fetal yara iyileÅmesi konularına ilgi artmıÅtır. Fetal yara iyileÅmesi sırasında, imflamatura cevaba ait az bulgu vardır. Ä°mflamatuar cevap, yaÅayan ve ölü bakterilerin eklenmesi, konnektif doku matriksinden hyalürinik asitin uzaklaÅtırılması ve çeÅitli sitokinlerin indüklenmesi ile olmaktadır. Yara matriksinin ana elemanı glukozaminoglikan ve hyalürinik asittir. 3. trimestrdeki tavÅanlarda yapılan çalıÅmalarda, fetal cilt gerilme kuvveti, yetiÅkindeki gerilme kuvvetinden daha fazladır. Ayrıca fetal onarım sırasında, çok hızlı kollajen remodeling ve hızlı bir turn over vardır.
YARA Ä°YÄ°LEÅMESÄ°NÄ° ETKÄ°LEYEN FAKTÃRLER
Histamin: Ä°mflamasyon aÅamasında histamin düzeyinin normalin üzerine çıkarılması, doku kan akımı, anjiogenez ve fibroplaziyi artırarak iyileÅme oranını hızlandırır.
Polipedtid Büyüme Faktörleri: Polipeptid yapısında olup hedef hücredeki reseptörlerle birleÅerek mitojen, kemotaktik ve hücre hareketini uyarıcı fonksiyon gösteren on ayrı büyüme faktörü izole edilmiÅtir. Bunlar:
- Transforming growth faktör Beta (TGFB) : Trombosit, makrofaj ve lenfositler ile kemik, böbrek, plasental ve diÄer hücrelerden sentezlenen TGFB, çok fonksiyonlu moleküldür. Kuvvetli anabolik olarak fibrozis ve anjiogeneze yol açar.
- Trombosit kaynaklı büyüme faktörü: Trombositler, makrofajlar, damarsal endotelyal hücreler, fibroblastlar ve bazı düz kas hücrelerinden kaynaklanır. Kan damarlarının devamlılıÄı bozulduÄunda ve trombosit kaynaklı büyüme faktörü yara iyileÅmesinde bir kemotaktik ve mitojen olarak görev yapar. Ayrıca kollajen sentezini stimüle eder.
- Fibroblast büyüme faktörü: Fibroblastların, kondrositlerin ve endotel hücrelerinin çoÄalmasını hızlandırarak yara iyileÅmesini hızlandırır. Ayrıca anjiogenezisi stimüle eder.
- Epidermal büyüme faktörü: Epidermal hücreler için kuvvetli mitojen olup, epidermal rejenerasyonu hızlandırır. Granülasyon dokusunun miktarını artırarak, hücrelerden DNA miktarını iki katına çıkarır. Kollajen miktarını artırır.
- Transforming Growth Faktör Alfa: Makrofajlardan ve trombositlerden sentezlenir. Epitel hücrelerin, fibroblastların ve endotelial hücrelerin üremesini stimüle eder.
- Epidermal hücre kaynaklı faktörler: Epidermal hücrelerden üretilir. Epidermal stem hücreler için primer stimülatördür ve hem fibroblastların üremesini hem de kollajen matriksinin kontraksiyonun inhibe eder.
- Monosit Kaynaklı Büyüme Faktörü: Makrofajlar yara onarımında temizleyici olarak ve fibroplazi ile anjiogenezi oluÅturan büyüme faktörlerinin kaynaÄı olarak çok önemli rol oynarlar.
- Ä°nsulin-Like Growth Faktör 1/ Somatomedin C: Somatomedinler anabolik hormonlardır. Yara sıvısında önemli ölçüde somatomedin C bulunur. Ve bunun bir kısmı bir otokrin regülatör olarak fibroblastlardan lokal olarak sentezlenmektedir. Somatomedin C DNA, RNA ve protein sentezini, protein yıkımı ve çoÄalmasını stimüle eder.
- İnterlökin 1 ve İnterlökin 2 ( IL1-IL2):
IL 1: Fibroblast stimüle edici etkisi olan makrofaj ürünü bir monokindir. Kronik enfeksiyon durumlarında, fibroblast proliferasyonu ve fibrozisi regüle eder. Kollajen sentezini, kollajenez ve hyalürinidaz aktivitesini stimüle eder.
IL 2: Yardımcı T lenfositlerden sentezlenir. Ä°ndirekt mekanizmalarla fibroplaziyi etkiler. IL 1 salgılanmasını buna baÄlı olarak fibrogenezisi stimüle eder. - Fibroblast Aktive Edici Faktör: T lenfositlerden üretilir. Fibroblast çoÄalmasını, göçünü ve kollajen sentezini artırırlar.
Kortikosteroidler
Kortikosteroidler, yara iyileÅmesinin ilk aÅaması olan imflamasyonda etkilidir. Kortikosteroidler, imflamatuar hücre sayısını azaltırlar. Böylece yara iyileÅmesinin daha sonraki safhalarında gerilim kuvveti azalır. Epitel ve kapiller proliferasyon yavaÅlar, kontraksiyon ise inhibe olur. Etki mekanizması, lizozomal mebranın stabilizasyonun artırılması ve buna ilaveten prolin hidroksilaz ve lizin oksidaz inhibisyonu ile birlikte kollajenaz aktivitesinin normalin üstüne çıkmasıdır. Nonsteroid anti inflamatuar maddeler, özellikle aspirin ve indometazin sadece kontraksiyonu azaltır, epitelizasyon ve kapiller proliferasyonu etkilemezler.
Diabet
Diabette yara gerilim kuvvetinde ve hidroksiprolin düzeyinde azalma sebebi ile yara iyileÅmesinde bozulma meydana gelmektedir. Bu sorun insülin tedavisi ile tamamen düzelir.
Beslenme
Protein-kalori malnütrisyonu, imflamasyon aÅamasını uzatır. Fibroplaziyi, proteoglikan ve kollajen sentezini olumsuz yönde etkiler. Yara iyileÅmesinde esansiyel amnioasitlerin önemli yeri vardır. Metionin sistine çevrilerek kullanılır. Sistin kollajen sentez aÅamasında kofaktör olarak rol oynar. Arjinin ise, büyüme hormon sekresyonunu uyararak, yara iyileÅmesini hızlandırır. Protein eksikliÄinde, ortalama yedinci hafta sonunda iyileÅme olayında gecikme ortaya çıkar.
Yara iyileÅmesinde, minerallerin kollajen metabolizmasını ilgilendiren çeÅitli basamaklarda rolleri vardır. Prolin, kollojen sentezi aÅamasında demir ve askorbik asit kofaktör olarak kullanılarak hidroksiproline çevrilir. Demir eksikliÄinde, iyileÅmede bozulma meydana gelir. Manganez, kollajen metabolizmasında galaktozil transferaz ve glukozil tranferaz reaksiyonlarında kofaktördür.
Bakır ve çinko; kollajen agregasyonunda kovalen baÄlanmadan sorumlu lizin oksidaz aktivitesinde önemlidir. Ãinko eksikliÄinde, epitelizasyon hızı ve yara gerilim kuvveti azalır.
Vitaminler, vücudun bütün metabolik fonksiyonlarında kofaktör prekürsörleri olarak rol oynarlar. Askorbik asit, kollajen sentezinin hidroksilasyon basamaÄında esastır. C vitamini eksikliÄinde, yara gerilim kuvveti azalır. Plazma kortizol düzeyinin yükselmesi sonucu iyileÅme olayında meydana gelen bozukluklar, A vitamini ile antagonize edilir. Ayrıca A vitamini, imflamatuar hücrelerin yara granülasyon dokusuna kemotaktik yönlendirilmesinde, kollajen sentezinde ve baÄların teÅekkülünde rol oynar. Tiyamin, kollajen biyosentezinde granülasyon dokusunda hidroksiprolin düzeyinde etkilidir. Ek olarak lizin oksidaz aktivitesinde önemlidir.
Kompanse Oligemi, Hipoksi ve Ãdem
Yara iyileÅmesindeki bozulmanın temel nedeni, hemoglobin düÅmesinden çok volüm kaybıdır. Yara sıvısının belirgin özelliklerinden biri de, yüksek laktat konsantrasyonudur. Laktat ve hipoksi, makrofajları anjiogenetik faktör yapımı için uyarır ve endotel proliferasyonu ve mikrosirkülasyonu yeniden saÄlanır. Normal arteriel parsiyel oksijen basıncı hücre hareketi, hücre çoÄalması ve protein sentezi için gereklidir. Ãzellikle kollajen sentezinde, molekülün son Åeklini almasında oksijenin önemi büyüktür. Fibroblastların metabolik aktivitesindeki artıÅ, yeni teÅekkül eden kapiller ile paraleldir. Hipoksi kollajen sentezini ve yara gerilim kuvvetini azaltır.
Gastrointestinal sistemde perianastomik parsiyel oksijen basıncı ile anastomoz iyileÅmesinin orantılı olduÄu saptanmıÅtır.
Kemoterapi
Antineoplastikler, hücre bozulmasına sebeb olur ve protein sentezini bozarlar. Antineoplastik ajanların yara iyileÅmesi üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, tümörlü hastalarda kanser kemoterapisine cerrahi giriÅimden 2-3 hafta sonra baÅlanması önerilmektedir.
Radyoterapi
Yara iyileÅmesinin imflamasyon döneminde radyasyon, çok az deÄiÅikliÄe yol açar. Granülasyon dokusunun meydana geldiÄi aÅamada ise, hem kapiller hem de fibroblastik proliferasyonda azalma meydana gelir. Ameliyat sonrası verilen radyasyonun en önemli etkisi, iyileÅmenin gecikmesidir. Ameliyat sonrası radyoterapi için en uygun zaman ameliyatı takiben 3. haftadır.
Enfeksiyon
Sellülit veya apse gibi invaziv bakteriyel enfeksiyonlar, iyileÅmeyi bozan en önemli faktörlerdendir. Yarada parsiyel oksijen konsantrasyonun azalması, enfeksiyon meydana gelmesinde etkilidir. Hipoksik koÅullarda lökosit, ekstrasellüler yara sıvısından moleküler oksijeni alıp bakteri duvarını okside eden süperoksit radikallere çeviremez.
Yara enfeksiyonu tedavisinde cerrahi giriÅim ve sistemik antibiyotiklere ek olarak, yara bakımında bazı antiseptikler uygulanır. Esasen topikal antibiyotiklerin yara iyileÅmesinde doÄrudan etkileri gösterilemediÄi gibi allerjik reaksiyon riski veya antibiyotiklere dirençli bakteri geliÅme olasılıÄı gibi sakıncaları vardır.
Hücre membranı için aktif antiseptiklerin fibroplazide toksik etkileri vardır. Hipoklorid ihtiva eden antiseptikler ise imflamasyon, epitelizasyon ve kollajen sentezini bozar. Povidon iodinin çok düÅük konsantrasyonlarında bile, fagositler için toksik olduÄu, lenfosit cevabını ise suprese ettiÄi gösterilmiÅtir.
Genetik ve İmmünolojik Bozukluklar
Genetik ve immünolojik bozukluklar sonucu ortaya çıkan keloid, orijinal yara sınırlarının ötesinde çevre dokuların, iyileÅme granülasyon dokusu ile invazyanuna yol açan otozomal dominant bir hastalıktır. Kollajen sentez, birikim ve yıkımı fazladır. Hipertrofik skardada, kollajen birikim ve yıkımı fazladır. Keloidde, orijinal yara sınırları geniÅler ve regresyon göstermez. Hipertrofik skarda ise, orijinal yara sınırları içerisinde kalır ve belli periyod süresinin üzerinde regresyon gösterir. Ayrıca, keloid dokusunda kollajen sentez hızı, hipertrofik skardan daha büyüktür.
Ehler-Danlos Sendromunda, kollojen erirliÄinde artma, tip 3 kollajen eksikliÄi ve keloid geliÅmesine eÄilim vardır. Marfan sendromunda ise, stabil kovalent baÄlanma olmadıÄından, kollajenin fiziksel dayanıklılıÄından ileri derecede azalma vardır.
Dr. Müge ÃaÄlar
KAYNAKLAR
- Atilla Engin, Yara Ä°yileÅmesi, Ä°skender Sayek, Temel Cerrahi, GüneÅ Yayıncılık, 184-195, 1993
- Paul M. Glat, Wound Healing, Michael T. Longaker, Grabb And Smith’s Plastic Surgery, 1998
- H. Ege ÃzgentaÅ, Peptid Büyüme Faktörleri Ve Yara Ä°yileÅmesi, 1993
- Ä°. Kelman Cohen, Wound Care And Wound Healing, Seymour I. Schwartz, Principles Of Surgery, Mc Graw Hill,279-300, 1994
- Frank J. Thornton, Healing In The Gastrointestinal Tract, Adrian Barbul , The Surgical Clinics Of North America, Volume 77, Number 3, June 1997, 549-565
Yara Ä°yileÅmesi Nedir, Nasıl Olur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder