Ses, konuÅmanın temel öÄesi olup tarih boyunca merak ve araÅtırma konusu olmuÅtur. Ses üzerine kayıtlı ilk çalıÅmalar MÃ. 5yy kadar uzanmaktadır. Hipokrat akciÄer, trakea, dudakların ve dilin fonasyon için önemini belirtmiÅtir. Aristo ses üzerine bilimsel çalıÅmalar yapmıŠve sesin duygu ile olan iliÅkisini tanımlamıÅtır. 131-201 yılları arasında yamıŠolan Claudius Galen larengoloji ve ses biliminin kurucusu olarak kabul edilebilir. Galen larenksi tanımlamıŠve konuÅma ile sesi birbirinden ayırmıÅtır. Zaman içerisinde teknolojinin geliÅimiyle birlikte sesin, oluÅumunda farklı anotomik yapılar ve fizyolojik sistemlerin yer aldıÄı kompleks akustik bir fenomen olduÄu anlaÅılmıÅtır. Ses hastalıklarının patofizyolojisinin tam olarak anlaÅılabilmesi için ses fizyolojisi ve fonasyon mekanizmalarının bilinmesi gereklidir.
Sesin oluÅum mekanizması ve fizyolojisi
Ses,
- larenks
- supraglottik vokal traktus,
- toraks ve akciÄerler,
- kas iskelet sistemi,
- psiko-norolojik sistemlerin birbirleriyle kordineli olarak çalıÅması
sonucunda meydana çıkar.
Larenks,
- kıkırdak yapılar,
- ekstrensek kaslar,
- intrensek kaslar,
- mukozal yapılardan
oluÅan dört farklı anatomik yapıdan oluÅmuÅtur.
Larenks çatısını oluÅturan kıkırdak çatı üzerini saran muskuler ve mukozal yapılar ses oluÅumunda önemli rol oynar. Ekstrensek larengeal kaslar suprahiyoid ve infrahiyoid kaslar olarak iki grupta toplanmaktadır, larenksin vertikal düzlemde hareketini ve fiksasyonunu saÄlarlar. Ä°ntrensek kaslar ise larenksi oluÅturan kıkırdakların belirli sınırlar içindeki hareketlerini kontrol ederek vokal foldların Åekil ve gerginliÄini deÄiÅtirerek ses oluÅumunda doÄrudan rol oynar(1).
Larenks mukozası kompleks bir yapıya sahiptir. Hirano vokal foldları histolojik özelliklerine göre beÅ farklı tabaka olarak tanımlamıÅtır. En dıÅta yassı hücreli epitel, derine doÄru lamina proprianın yüzeyel, orta ve derin tabakaları, en içte ise vokal ligaman bulunmaktadır. Vokal foldlar, histolojik olarak beÅ farklı yapıda deÄerlendirilse de, mekanik olarak farklı özeliklere sahip üç bölüm olarak düÅünülebilir. Yassı hücreli epitel ve hemen altındaki lamina proprianın süperfisiyel tabakası örtü, lamina proprianın orta ve derin tabakaları geçiÅ ve tiroaritenoid kas ise gövdeyi oluÅturur. Vokal foldların arasından geçen hava ile vokal foldların örtü tabakasında oluÅan vibrasyon, sesin oluÅumunda çok önemli rol oynar(1,5).
Fonasyon sırasında vokal foldların vibrasyonu için gerekli olan havanın kaynaÄı akciÄerlerdir. Ä°nspirasyonu saÄlayan temel kas diyafram ve eksternal interkostal kaslar olup, ekspirasyonu primer olarak abdominal kaslar saÄlar. Psikonörojenik sistem ses oluÅumu sırasında kas hareketleri arasındaki kordinasyonu ve otonom sinir sistemi aracılıÄıyla sekresyonların düzenlenmesi ile önemli role sahiptir(1).
Sonuç olarak akciÄerlerdeki hava toraks ve abdominal kasların yardımıyla vokal foldların arasından geçerek vızıltı sesine benzer ham ses oluÅturur. Vokal fold düzeyinde oluÅan bu ses supraglottik vokal traktus boyunca, farenks, oral kavite, dil, burun ve paranazal sinüslerde rezonansa uÄrar.
Fonasyon için gerekli olan havanın akciÄerlerde oluÅturduÄu basınç nedeniyle belli bir potansiyel enerjisi vardır. Fonasyon sırasında vokal foldlar orta hatta kapalı pozisyona gelir ve üzerindeki örtü tabakası alt kenardan baÅlayarak yukarıya doÄru açılır ve hava akımı rima glottisten yukarıya doÄru çıkmaya baÅlar. Golttik mesafade hava yukarıya doÄru ilerlerden basıncı düÅtüÄü için örtü tabakası aÅaÄıdan yukarıya doÄru tekrar kapanmaya baÅlar. OluÅan sesin Åiddeti, vokal fold seviyesindeki impulsların büyüklüÄü ile orantılıdır(1,2).
Bir tüp sistemi içerisinde belirli bir kaynaktan tüpe giren hava hacmi ile çıkan hava hacminin eÅit olduÄunu varsayarsak, bu sistemin her noktasında eÅit sayıda molekül hareket halinde olmalıdır. Trakea ve supraglottik vokal traktusu bir tüp Åeklinde düÅündüÄümüzde bu sistemin her noktasında eÅit sayıda hava molekülünün olabilmesi için dar olan glottik bölgeden eÅit miktarda molekülün geçebilmesi için hava molekülleri daha hızlı hareket etmelidirler. Bir molekülün toplam enerjisi sabit olup deÄiÅmediÄine göre hava molekülleri rima glottisten geçerken hızları arttıÄı için kinetik enerjileri artacak, potansiyel enerjileri yani basınçları düÅecektir. Glottik bölgede basıncın rölatif olarak düÅmesi sonucunda glottisin örtü tabakası alt uçtan kapanmaya baÅlayacaktır. Bernoulli etkisi olarakta isimlendirilen bu olay glottik siklusun kapanma fazında rol oynar(1).
Ses çıktıktan sonra doku turgoru ve elastik aktivite ile vokal foldlar eski halini alacak ve yeni siklus baÅlayacaktır. Vokal fold hareketleri aerodinamik kuvvetler(subglottik basınç ve Bernoulli etkisi) ve dokuların elastik özelliklerine baÄlıdır. Bu teoriye miyeloelastik-aerodinamik teori denir.
Ses laboratuvarı
Klinik olarak ses hastalıklarının tanısı hikaye, fizik muayene, indirek larengoskopi, videolarengoskopi bulgularına dayanmaktadır. Son yıllarda kullanımı yaygınlaÅan ses analiz yöntemleri, sesin normal olup olmadıÄını saptamak, eÄer patolojik ise patolojinin derecesini belirlemek ve mevcut olan patolojik durumun hangi mekanizmalar ile oluÅtuÄunu daha iyi anlayabilmek için kullanılır(3). Klinik çalıÅmalarda hastaya uygulanan tedaviye yanıtı ölçmek ve sonuçlarının karÅılaÅtırılması önemli noktadır.
Ses laboratuvarı klinik deÄerlendirmeye saÄladıÄı katkının yanısıra elde edilen datalar ile gelecekte geliÅtirilecek teknolojiler ile daha ayrıntılı hasta deÄerlendirilmesi yapılabilecektir. Aynı zamanda KKB hekimlerine odyometrinin saÄladıÄı fayda kadar bilgi vermesi amaçlanmaktadır(11). Ses laboratuvarında larengelog, konuÅma terapisti, müzik öÄretmeni, hemÅire ve ses teknisyeni birlikte çalıÅmalıdır.
Sesi tanımlamak için kullanılan yöntemler altı grupta toplanabilir(4).
- Hastanın kendi deÄerlendirmesi <LI
- Vokal performansın deÄerlendirilmesi
- Akustik analiz
- Aerodinamik analiz
- Vokal fold vibrasyonlarının deÄerlendirilmesi
SESÄ°N LABORATUVAR Ä°NCELEMESÄ°
Perseptuel analiz: Sesin nasıl algılandıÄını deÄerlendiren bir yöntemdir. Sesi, ses perdesi, sesin yüksekliÄi, sesin kalitesi gibi terimlerle tanımlamak mümkündür. Sesin perdesi ve yüksekliÄi objektif olarak ölçülebilen parametrelerle korelasyon gösterebilmesine raÄmen ses kalitesini ifade etmek daha zordur. Sesin kalitesini deÄerlendirmede en iyi yöntemlerden birisi sesi dinleyip standart bir skala üzerinde deÄerlendirme yapmaktır. Perseptuel analiz için farklı skalalar geliÅtirilmesine raÄmen henüz bunların arasında standartizasyon yoktur(3,4,5).
Vokal perde (tını, pitch): Glottiste oluÅan pulsasyonların frekansı ile doÄrudan orantılıdır ve frekans ile tanımlanır. Vokal foldların kitlesi büyük olduÄunda vibrasyon daha yavaÅ olacaÄı için daha düÅük perdede ses oluÅur. Bu nedenle kadın ve çocuklar daha yüksek vokal perdeye sahiptirler(4,5).
Vokal perdenin kontrolü vokal foldların mekanik özelliklerinin deÄiÅtirilmesi ile saÄlanır. ÃrneÄin normal bir vokal foldun boyu kısaldıÄında myeloelastisitesi azalarak düÅük bir vokal perde oluÅur, boyu uzarsa elastisitesi artar ve vokal perde yükselir. Bir insanın perde aralıÄı çıkabildiÄi en yüksek ve en alçak notalar arasında olup normal insanda 2-3 oktav arasındadır.
Vokal perde ile olan bozukluklar;
- hep aynı perdeden konuÅma (Mono pitch)
- uygun olmayan ses perdesi (Inapp. Pitch)
- ses pedesinde kırılma (Pitch break) Åeklinde sınıflanabilir.
Sesin yüksekliÄi (loudness); Sesin yüksekliÄi glottisten çıkan hava pulsayonları ve ses basıncı ile orantılıdır. ArtmıŠolan glottik rezistansı yenebilmek için daha yüksek bir subglottik basınca ihtiyaç vardır. Bu durumda okal foldların arasından hava daha hızlı bir Åekilde kaçar ve vokal foldlar daha hızlı olarak orta hatta çarparlar. Glottisten çıkan hava güçlü bir pulsasyon oluÅtururken ses dalgasının amplitüdunü yükseltir ve sesin kulak zarında daha büyük etki oluÅturarak sesin yüksek duyulmasını saÄlar.(5)
Bozuklukları:
- hep aynı Åiddette konuÅma (Monolaudness)
- varyasyonlar
Sesin kalitesi: Vokal foldların düzenli vibrasyonuna ve vokal traktus içindeki rezonansa baÄlıdır. Vokal foldların vibrasyonunda açılma kapanma fazları arasındaki iliÅki ve denge herhangi bir patolojiye baÄlı olarak bozulabilir. Bu durumda oluÅacak olan kompleks ses dalgasındaki harmonik ve gürültü oranı geÄiÅecek dolayısıyla ses kalitesinde deÄiÅikliklere yol açacaktır. Bu parametrelerin deÄerlendirilmesinde objektif bir yöntem olmamasına raÄmen eÄitimli kiÅiler tarafından yapılan deÄerlendirmelerde hata payı oldukça azdır(3,4,5,6).
- ses kısıklıÄı, seste kabalaÅma(hoarsseness, roughness)
- havalı ses(breathiness)
- gerilim(tension)
- tremor
- gergin ve zorlu ses (strain and struggle)
- sesin aniden bozulması
- diplofoni
- Afoni: sürekli veya ataklar halinde
GRBAS profili perseptüel analiz için en sık tercih edilen yöntemlerden birisidir. Yapılan çalıÅmalar sonucunda güvenilir ve klinik kullanıma uygun olduÄu kabul edilmiÅtir(7).
G: Grade: Patoloji bir bütün halinde deÄerlendirildiÄinde, ses kalitesini ifade eder.
R: Rougness: Seste kabalaÅma, irregüler glottik ataklar, düÅük frekanslı gürültü komponenti, vokal fry.
B: Breathness: Havalı ses, glottisten geçen hava türbulansının duyulduÄu sestir.
A: Asthenicity: Seste güçsüzlük ve zayıflıktır, hipoknetik, hipofonksiyonel sestir.
S: Strain: Gergin sestir, hiperfonksiyonel, hiperkinetik sestir.
Perseptuel analizde bu kriterler bir jüri tarafından skorlanır ve ses kalitesi deÄerlendirilir. Perseptuel analiz klinisyenin patolojiyi daha iyi anlayabilmesini saÄladıÄı gibi hasta takibinde ve tedavi sonuçlarını deÄerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca adli vakaların dökümentasyonu açısından önem taÅır. Perseptuel analiz objektif bir yöntem olmamasına raÄmen, iyi bilinen bir skala kullanılarak deneyimli kiÅiler tarafından yapıldıÄında oldukça güvenilirbir yöntemdir.
Vokal performansın deÄerlendirilmesi
Vokal performansın deÄerlendirilmesi için kompleks cihazlara gerek yoktur. En basit koÅullarda yapılabilecek olan iki yöntem maksimum fonasyon zamanı (MFT) ve s/z oranıdır.
Maksimum fonasyon süresi(MFT): Zaman zaman aerodinamik bir parametre olarakta kabul edilen MFT’nin vokal performansın deÄerlendirilmesinde kullanılması daha doÄrudur. Uygun perde ve ses Åiddetinde hastanın yaptıÄı fonasyon süresidir. Erkeklerde 22-34 sn, bayanlarda 16-25 sn arasındadır. MFT uzaması glottik kapanmanın Åiddetli olduÄu adduktor spazmodik disfonilerde, kısalması halinde glottik yetersizlik, submaksimal efor veya pulmoner yetersizlik düÅünülmelidir(4,9).
S/Z oranı: Hasta uzun s ve z harfleri söyler. S/Z oranı glottik kapanmanın derecesini ve pulmoner fonksiyonları deÄerlendirmeyi saÄlar. Normal S/Z oranı 1.2 ve altındadır(3).
Akustik Analiz
Akustik analizde, frekans, Åiddet, periosite gibi sesin akustik özelliklerini belirleyen parametreler incelenmektedir. Vokal foldtaki organik yada fonksiyonel patolojiler, vokal foldun vibratuar paternini bozmakta ve sesin akustik parametrelerinde deÄiÅikliÄe yol açmaktadır. Akustik analiz vokal fonksiyonları yansıtmasına raÄmen farklı patolojilere spesifik deÄildir(3,9).
Akustik analiz, objektif parametrelere dayanılarak yapılan ve istenildiÄinde kolaylıkla tekrarlanabilen bir yöntemdir. Peryodik ses dalgalaının deÄerlendirilmesinde akustik analizin kullanılması uygun olduÄu halde randomize ses dalgalarının incelenmesinde perseptuel analiz daha güvenilirdir(4).
Temel frekans (Fo):.
Larenks seviyesinde oluÅan primitif sesin frekansına temel frekans denir ve Hz ile ifade edilir. Bir saniye içinde meydana gelen glottik siklus sayısıdır. Herbir glottik siklusun süresine periyot denir ve milisaniye(ms) olarak ifade edilir. Temel frekansın deÄiÅmesi glottik siklusun hızının deÄiÅmesi demektir. Bunun için en etkili yöntem vokal foldların mekanik özelliklerinin deÄiÅtirilmesidir. Vokal foldların uzunluÄu arttıÄında subglottik basınca maruz kalan alan geniÅleyecek ve glottik siklusun açılma fazı kısalacaktır. Gerilen elastik yapılar daha çabuk orta hatta gelecekleri için kapanma fazıda kısalacak ve Fo arttacaktır. Krikotroid kasın yardımıyla Fo arttırılabilir. Erkeklerde 100-150 hz, bayanlarda 200-300 hz arasındadır. Temel frekansı ticari ses programları ile tesbit edebildiÄimiz gibi elektroglottografi veya spektrografi ile tesbit etmek mümkündür. Ses eÄitimi alan ve almayanlar arasında bu seviyede oluÅan seste fark yoktur(1,4,8).
Vokal traktus içinde ilerleyen sesin belli frekansları sönerken belirli frekansları güçlenir. Belirli frekansları arttıran bu rezanatör bölgelere formant adı verilir. Rezonans frekansı formantın hacmi ile yakından iliÅkilidir(15). Åekil 1:Kompleks ses daldası ve harmonikleri.
OluÅturulan en basit ses, frekansı Fo olan, belli bir amplitude sahip olan sinüs dalgası Åeklinde ifade edilebilir. DoÄada ise sesler kompleks halde bulunurlar. Bu kompleks sesler parsiyerler denilen bileÅenlerden oluÅur. Parsiyerlerin frekansı Fo’ın tam katı iseler harmonikler olarak adlandırılırlar. Temel frekans ilk harmonik olup f1, f2, f3 olarak devam eder. Parsiyerlerin frekansı Fo’ın tam katı deÄil ise buna gürültü denir(4).
Forrier teoremine göre kompleks olan bir ses dalgası farklı frekans ve amplitudlerden oluÅan basit sinüs dalgaları Åekinde ifade edilebilir. Spektrogramın çalıÅma prensibi bu teoreme dayanmaktadır.
Perturbasyon ölçümleri: Vokal foldların vibrasyonundaki varyasyonları ifade eder.
Jitter: Her bir peryottaki varyasyonu ifade eder. Milisaniye(ms) yada glottik siklusun yüzdesi olarak(%) ifade edilebilir.(2,4).
Shimmer: Herbir glottik siklustaki amplitud varyasyonunu % yada dB olarak ifade eder. Kısa aralıklarla ses dalgasının amplitüdları arasındaki rölatif deÄiÅikliÄi göstermektedir(2,4). Åekil 2a,b: Jitter ve shimmer(2)
Fo’ın standart deviasyonu(stdev fo): Ãzellikle nörolojik hastalık sonucunda motor kontrolü bozulan larenkste, fuluktuasyon gösteren ses perdesine sahip hastalarda stdev Fo artıŠgösterir.
Harmonik/Gürültü oranı(H/N): Komples bir seste Temel frekansın tam katları harmonikleri oluÅturur, frekansı fo’ın tam katı deÄil ise gürültü olarak deÄerlendirilir. Gürültü komponenti glottisin vibratuar siklus sırasında tam kapanmamasına baÄlı olarak turbülan hava akımının oluÅmasından veya glottisin düzensiz vibrasyonundan kaynaklanır. Yüksek frekanslardaki harmonik komponentlerin kaybı, vibratuar sikluslar sırasındaki kapanma fazının kısa yada tam olmamasına baÄlıdır. Frekansını fo ve harmoniklerinin oluÅturduÄu ses enerjisinin, gürültü frekanslarındaki ses enerjisine oranına H/N oranı denir. H/N oranı disfoni ile korelasyon gösterir(4,10).
Spektrogram: 1940 yılında Potter ve arkadaÅları tarafından geliÅtirilmiÅ olup sesin fotoÄrafı olarakta düÅünülebilir. Spektrogram sesin frekans, süre ve Åiddet özelliklerini gösterir. Spektrogramda horizontal eksen zamanı, vertikal eksen ise frekansı gösterir. Trasenin griden siyaha doÄru olan renk farklılıÄı spektrogramın üçüncü boyutudur ve sesin Åiddetindeki deÄiÅiklikleri ifade eder. Sepktrogramlar, dar ve geniÅ bandlı filtrelerin kullanımına gore ikiye ayrılır. Dar band spektrogramlarda harmonikleri, geniÅ bandlılarda formant özellikleri incelenir(4,10,11).
Kompleks ses dalgası xy ekseninde FFT(fast fourier teoremi), LPC(linear predictive coding) modunda digital ortama aktarılır. FFT temel frekans ve harmoniklerini, LPC formant frekansı ile enerji yoÄunluÄunu, LTAS(long term average spectrum) ise spektrogramdaki her frekansa karÅılık gelen enerjiyi gösterir. LPC’de grafiÄin tepe noktası, o harmoniÄin frekansını, altta kalan alan ise sessin Åiddetidir.
Åekil 3a,b: Dar ve geniÅ band spektrogram; Åekil 4: LPC spectrum
Günümüz ses laboratuvarlarında, sesin akustik parametrelerini deÄerlendirmek için bilgisayar destekli programlar kullanılmaktadır. Kay Elemetrics Corp. Tarafından geliÅtirilen CSL(Computerized Speech Laboratory), MDVP ve Tiger electronics tarafından geliÅtiliren Dr.Speech yaygın olarak kullanılan ses analiz programlarıdır. CSL ses sinyallerinin dalga formunu, spectrogramı, LPC analizi ve formant deÄerlerini, enerji zaman grafiÄini içeren bir programdır. MDVP ise ses sinyallerinin frekans, pertürbasyon, gürültü ve tremor parametrelerini geÄerlendiren bir proglamdır(12).
Vokal fold vibrasyonlarının deÄerlendirilmesi
Videolarengostroboskopi(VLS): Ä°lk olarak 1878 yılında oertel tarafından bildirilen stroboskopi muayene, son yıllarda teknolojinin geliÅmesiyle birlikte giderek populer olmuÅtur. Stroboskopide görülen dalga paterni(Slow motion) ve vokal foldların hareketsiz görünmesi bir ilüzyondur.
Talbot’s kanununa göre retina üzerine düÅün bir görüntü 0.2 sn boyunca korunmaktadır. EÄer görüntüler 0.2 sn’den daha kısa sürede retinaya düÅürülürse, bu görüntüler farklı hareketlerin fragmanlarıda olsa hareket bir bütünmüŠgibi algılanır. VLS’de görülen yavaÅ dalga paterni ses oluÅumunda önemli rol oynayan vokal fold vibrasyonunun deÄerlendirilmesini saÄlar.
Muayene öncesinde hastanın temel frekansı ile stroboskopi ıÅıÄının frekansını eÅitlediÄimizde, ıÅık farklı glottik siklusların aynı noktasında çakacaÄı için vokal foldları hareketsiz olarak görürüz. YavaÅ dalga hareketlerini izlerken stroboskopi ıÅıÄı temel frekanstan yaklaÅık 2 Hz fark ile ıÅık vermekte ve farklı glottik siklusların farklı noktalarını farklı noktalarını göstermektedir. Ancak herbir görüntü arasındaki fark 0.2 sn’nin altında olduÄu için görüntüyü bir bütünün parçaları Åeklinde algılamaktayız.
VLS ile
- Temel frekans
- Glottik kapanma
- Simetri
- periosite
- Vibrasyon amplitüdu
- Non-vibratuar segment deÄerlendirilir.
Simetri, her iki vokal foldun aynı anda muayenesi ile tanımlanabilir. EÄitimli bir seste her iki vokal foldtaki vibratuar hareketler ayna simetrisi olmalıdır. EÄitimsiz olan seslerde faz asimetrisi yaygındır. Klinik olarak önemli olan asimetriler, vokal foldların pozisyonuna, gerginliÄine, elastisitisine, viskoziteye veya kitle etkisine baÄlı olabilir(12).
Periosite, bir biri ardına gelen güzenli vibrasyonları ifade etmektedir. Periosite ekspiryum ile vokal foldların mekanik özelliklerinin düzenli kontrolu sayesinde saÄlanmaktadır. VLS ıÅıÄını temel frekansa eÅitlediÄimizde vokal foldları hareketsiz konumda görmeliyiz. EÄer aperyodik dalga paterni mevcut ise hareketli bir glottis görünür(12). Küçük amplitüde sahip vibrasyon paternine sahip vokal foldlarda, kısa vibratuar segmentler görülür. Stiffness ve vokal fold kitlelerinde amplitüd düÅer. Subglottik basınç arttırılarak amplitüd arttırılabilir(12).
Adinamik segmentin görülmesi mukoza ve lamina propriayı tutan bir patolojinin varlıÄını gösterir. Ãnceden geçirilmiÅ bir operasyona baÄlı olabileceÄi gibi vokal fold içinde bir kanama yada travmaya baÄlı olabilir. Rutin larengoskopi muayenesinde normal olarak görünen bu durum stroboskopi altında deÄerlendirilmelidir(12).
Glottografik teknikler
Fonasyon sırasında vokal foldların osilasyonunu çıplak gözle deÄerlendirmek mümkün deÄildir. Yüksek hızlı fotoÄraflama veya video ile mümkün olmasına raÄmen oldukça karmaÅık ve pahalı sistemlerdir ve pratikte uygulanmamaktadır. VLS ise vokal foldların hareketlerini yavaÅ dalga hareketi Åeklinde gösterir. Bu hareket bir çok glottik siklusun farklı noktalarının görüntüsünün retinada birleÅtirilmesi ile oluÅur, vibrasyonun gerçek görüntüsü deÄildir. Vokal foldların hareketlerini deÄerlendiren diÄer bir yöntem elektroglottografi ve fotoglottografidir(4).
Elektroglottografi: Vokal foldların temas yüzeylerinin ölçülmesi için kullanılan bir tekniktir ve dokuların elektrik akımını iletme prensibine dayanır. Boyun cildinde troid lamina üzerine yerleÅtirilen elektrotlar arasından geçen düÅük volt, yüksek frekanslı sinuzoidal akım ile her iki elektrot arasındaki dokunun empedansı ölçülür. Vokal foldlar birbirine temas ederken akım daha kolay geçer ve dokunun empedansı daha düÅüktür. Glottik siklusun açılma fazında empedans giderek artar ve tam açılma olduÄunda maksimum deÄere ulaÅır (4,13,14).
Temel elektroglottografi uygulamaları:
- Temel frekansın hesaplanması
- Sesin baÅlama zamanı
- Glottik siklusun kapalı fazının deÄerlendirilmesi
Fotoglottografi: Fonasyon sırasında vokal foldların üzerinden verilen ıÅıÄın glottis altından fotosensor ile deÄerlendirilmesine dayanır. Subglottik bölgeye geçecek olan ıÅık glottik siklusun açılma fazı ile doÄrudan iliÅkilidir, sadece açık faz için bilgi verdiÄi için elektroglottografi ile birlikte kombine edilmelidir.
Åekil 5: EGGve PGG dalga formları(12)
Aerodinamik Analiz
Fonasyon hava akım hızı(FAH): Fonasyon sırasında birim zamanda glottisten geçen hava akım miktarıdır. DeÄerlendirme için karmaÅık araçlara gerek yoktur, ölçüm yapılabilmesi için pnomotakograf yeterlidir. Normal ses perdesi ve Åiddetindeki fonasyon sırasında ortalama hava akımı 200 ml/sn dir. FAH bu deÄerin altında ise hastanın pulmoner kapasitesi yetersiz yada addüktör spazmotik disfonisi olabilir. Adduktör spazmotik disfonili hastalarda botox enjeksiyonu sonrasında FAH normale döner(3,4)
FAH normalin üzerinde ise vokal fold paralizisi, kitle lezyonu, polip, nodül gibi glottik kapanmayı bozan bir patoloji düÅünülmelidir. Oral hava akımı fonocerrahi yapılan hastaların deÄerlendirilmesinde güvenilir bir metoddur(17).
Subglottik basınç(SB): Subglottik basıncı ekspirasyon gücü ve glottik kapanmanın Åiddeti belirler. SB trakea içinden katater ile direk ölçüm yapılabildiÄi gibi yagın olarak kullanılan metod endirek ölçüm yöntemidir. Smitheron ve Hixon tarafından tanımlanan indrek subglottik basınç ölçümünde fonasyon sırasında intraoral basınç monitorize edilmektedir. Fonasyon sırasında dudakların kapandıÄı anda glottis açılacak ve intraoral basınç subglottik basınca eÅit olacaktır. Normal SB 5-10 cm su basıncındadır. SB larenksin fiziksel özelliÄi olmayıp ekspiryum, glottal adduksiyon, stiffness ile iliÅkili olduÄu hatırlanmalıdır(3,4,15).
Larengeal rezistans(LR): Larengeal rezistans SB’ın FAH’na oranıdır. LR standart ses perdesinde ve Åiddetinde yapılmalıdır. Glottik kapanmanın Åiddeti, adduksiyon gücü ve vokal foldların stiffness’i gibi larenksin fiziksel özelliklerini yansıtır. Adduktor spazmodik disfoni, hiperfonksiyonel disfoni gibi hastalıklarda larengeal rezistans artar. Abduktor spazmadik disfoni, histerik afoni, vokal foldların kapanmasına engel olan lezyonlar ise larengeal rezistansı azaltır(3,12).
LR etkileyen birçok parametre olduÄu için diÄer tanı yöntemleri ile birlikte kullanılmalıdır. ÃrneÄin vokal folddlar üzerindeki bir skar LR etkilemeyeceÄi gibi glottik kapanmada yetersizliÄe yol açarak düÅürebileceÄi gibi stiffness’e baÄlı olarak LR’da artıÅa neden olabilir. Bu nedenle LR, VLS gibi diÄer yöntemlerle kombine edilerek yorumlanmalıdır(12).
Kaynaklar
- Sataloff RF. Clinical anatomy and physiology of voice. In: Sataloff RF, editors. Professional voice: The science and art of clinical care. New York: Raven Press: 1991. p. 7-18
- Morrison M, Rammage L. Anatomy and physiology of voice production. In : Morrison M, Rammage L. The management of voice disorders. First edition. San Diego, California: Singular Publishing Group, Inc.: 1994. p. 161-200
- Dejonckere P.H. Perceptual and laboratory assesment of dysphonia. Otolaryngologic Clinics Of North America 2000 August 33(4): 731-750
- Woodson GE, Cannito M. Voice analysis. In: Cummings C.W, editor. Otolaryngology Head and Neck Surgery, third edition. St. Louis. Missouri: Mosby-Year Book, Inc:1998. p. 1876-1890
- Minifie F.D, Moore G.P, Hicks DM. Disorders of voice, speech and language. In: Ballanger JJ, Snow JB, editors. Otolaryngology Head and Neck Surgery, fifteenth edition. Williams and Wilkins: 1996. p. 438-466
- Hammarberg B, Fritzell B, Gauffin J, Sundberg J, Wedin L. Perceptual and acoustic corralates of abnormal voice qualities. Acta Otolaryngol 1980 Jan 90:441-451
- Hirano M: Clinical examination of voice. New York, Springer, 1981
- Morrison M, Rammage L. Evaluation of voice disordered patient. In : Morrison M, Rammage L. The management of voice disorders. First edition. San Diego, California: Singular Publishing Group, Inc.: 1994. p. 1-47
- Cox N. B, Morrison M.D. Acoustic analysis of voice for computerized larengeal pathology assesment. The Journal of Otolaryngology 1983, 12(5) 295-301
- Yumoto E. The quantitative evaluation of hoarseness 1983 Jan 109:48-52
- Dursun G, Demireller A, Babademez M.A, Koçak Ä°. Parsiyel larenks cerrahisi uygulanan hastalarda post-operatif ses kalitesinin spektrografik deÄerlendirilmesi. Türk otolarengoloji ArÅivi 1995, 33:244-249
- Sataloff RF, Spiegel JR, Carroll LM, Darby KS, Hawkshaw M, Rulnick R . In: Sataloff RF, editors. Clinical voice laboratory. Professional voice: The science and art of clinical care. New York: Raven Press: 1991. p. 101-137
- Gerratt B.R, Hanson D.G, Berke G.S. Laryngeal configuration associated with glottography. Am J Otolaryngol 1988, 9:173-179
- Hanson D.G, Gerratt B.R, Karin R.R, Berke G.S. Glottographic measures of vocal fold vibration: An examination of laryngeal paralysis. Laryngoscope 1988 May 541-549
- Giovanni A, Heim C, Demolin D, Triglia JM. Estimated subglottic pressure in normal and dysphonic subjects. Ann Otol Rhinol Laryngol 2000, 109:500-504
- Sundberg J. Vocal tract resonance. In: Sataloff RF, editors. Professional voice: The science and art of clinical care. New York: Raven Press: 1991. p. 49-69
- Giovanni A, Revis J, Triglia JM. Objective aerodynamic and acoustic measurment of voice improvement after phonosurgery. Laryngoscope 1999 April 109:656-660
Dr.Samet ÃZLÃGEDÄ°K
Ses Laboratuarı Nedir Nasıl Kurulur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder