Suda BoÄulma
Suya batma sonucu geliÅen asfiksiye baÄlı ölüm boÄulma olarak adlandırılır. Kaza kurbanı ilk olayı atlattıÄında near-drawning olarak adlandırılır. Her iki olayda da su aspirasyonu olabilir ya da olmayabilir, Havayollarında su girmediÄinde primer olarak asfiksi geliÅirken, su inhale edildiÄinde intrapulmoner Åantlaıma da geliÅir. YaÅama Åansı hipoksinin derecesi ve süresi yanında suyun ısısına baÄlıdır.
Fizyopatoloji
Aspire edilen sıvı miktarı az da olsa, havayolları ve alveollerdeki suya baÄlı olarak ciddi V/Q uyumsuzluÄu, refleks bronkospazm ve sürfaktan kaybı olur. Bilinç kaybından önce veya sonra, ya da resüsitasyon sırasında mide içeriÅi aspirasyonu da olabilir.
Tatlı sudaki boÄulmalarda, aspire edilen su, pulmoner dolaÅım tarafından hızla absorbe olduÄundan havayollarından geri alınması mümkün olmaz. Büyük miktarda, örneÄin eriÅkinde 800 ml üzerindeki miktarlarda absorbsiyon, hemodilüsyon, hiponatremi hatta hemolize neden olur. Tuzlu sudaki boÄulmalarda ise hipertonik su, pulmoner dolaÅımdan sıvı çekerek alveollerin daha çok dolmasına neden olur. Her zaman olmasa da hemokonsantrasyon ve hipernatremi geliÅir. Hipermagnezemi ve hiperkalsemi de geliÅebilir.
SoÄuk suda boÄulmada, vücut ısısı 32 derecenin altına düÅtüÄünde bilinç kaybolur. 28-29 derecede ventriküler fibrilasyon geliÅir. Hipotermi beyin üzerinde koruyucu etki yapar ve resüsitatif giriÅimler baÅarılı ise yaÅam ?ansını artırır.
Klinik belirtiler
Ciddi boÄulma tehlikesi geçiren kiÅilerin çoÄunda hipoksi, hiperkapni ve metabolik asidoz geliÅir. Dalma kazalarında vertebra kırıÄı gibi diÄer yaralanmalar olabilir. Su altında kalma süresi ve asfiksinin Åiddetine paralel olarak nörolojik bozulma olur. Serebral ödem geliÅebilir. Resüsitasyondan sonra birçok hastada ARDS geliÅebilir.
Tedavi
Asfiksinin düzeltilmesine yönelik olarak havayolunun temizlenmesi ve açık tutulması, oksijen verilmesi ve CPR ile yapılacak iÅlemlerdir. Dalmadan sonra geliÅen olaylardan boyun pozisyonuna dikkat edilmelidir. Tuzlu su, yerçekimi etkisi ile akciÄerden dıÅarı akıtılabilirse de bu CPR’? geciktirmemelidir, Ãzellikle soÄuk suda boÄulmalardan sonra resüsitasyon iÅlemi hastaneye kaldırılıp tam deÄerlendirme yapılıncaya kadar devam ettirilmelidir. Uzun süren asfiksiden sonra bile tam düzelme olabilmektedir. Endotrakeal entübasyon, IPPV + PEEP, hipotermi varsa yavaŠısıtma tedavinin temel ilkeleridir.
Duman inhalasyonu
Yangınlar sırasında geliÅen ölümlerin baÄta gelen nedenidir. Birlikte yanık olabilir yada olmayabilir. Bilinç kaybı, dezoryantasyon hikayesi ve kapalı bir ortamda geliÅen yanık, duman inhalasyonunu düÄündürmelidir.
Fizyopatoloji
Duman inhalasyonu, havayollarında ısı hasarı, toksik gazlara maruz kalma ve aÅaÄı havayollarında karbonlu partiküllerin birikmesine neden olan kimyasal yanık olmak üzere üç tip olaya neden olabilir. Duman inhalasyonuna verilen pulmoner yanıt da oldukça komplekstir. Dimana maruz kalmanın süresi, yanan materyelin bileÅimi ve önceden bulunabilen akciÄer hastalıÄına göre geÅiÅir. Birçok sentetik materyalin yanması karbon monoksit, hidrojen siyanür, hidrojen sülfür, amonyak vb gibi çok toksik gazların ortaya çıkmasına neden olur. Bu gazlar havayollarındaki su ile reaksiyona girdiÄinde hidroklorik, asetik, formik ve hidroklorik asit oluÅur. Karbonmonoksit ve siyanür zehirlenmesi sık görülür.
Patolojik olarak direkt mukoza hasarı ile ödem, enflamasyon ve dökülme olur. Silyer aktivitenin kaybolması ile mukus ve bakteri temizliÄi bozulur. 2-3 gün sonra ARDS geliÅir ve bu duman inhalasyonundan çok SIRS geliÅimi ile ilgilidir.
Klinik belirtiler
BaÅlangıçta hiç semptom olmayabilir veya hafif semptomlar bulunur. Yüz ve aÄız içindeki yanıklar yanık burun kılları, öksürük, katranımsı balgam ve vizing duman inhalasyonunu düÄündürmelidir. Bronkoskopi kesin tanıya götürür. Eritem, ödem, ülserasyon, katran birikintisi görülür. Arteriel kan gazları baÅlangıçta normal olabilir veya hafif hipoksi ve metabolik asidoz bulunabilir. Röntgen filmi genellikle baÅlangıçta normaldir.
Nörojenik pulmoner ödem
Santral sinir sistemi lezyonu olan hastalarda nadiren görülebilen ancak yaÅamı tehdit eden bir komplikasyondur.
ÃeÅitli etyolojik faktörler söz konusu olabilirse de ortak özellik intrakranial basınçta yükselmeye neden olan akut acil bir durumdur. Bunlar arasında serebral travma, intrakranial kanama, inme, intrakranial tümör ve nöbetler sayılabilir. Ensidans, serebral travmadan sonra %1, serebral kanamadan sonra %71, kasılmalardan sonra %2 olarak belirtilmektedir. Mortalite etyolojiye baÄımlı olmaksızın % 60-100 civarında tahmin edilmektedir (Brambrink ve Dick).
Mekanizması iyi bilinmemektedir. Deneysel olarak sinir sisteminden geçici, masif bir deÅaj olmakta, bu da genel bir vazokonstriksiyon, pulmoner kompartmana bir volüm yüklenmesi ve sonuçta pulmoner kapiller artıÅına neden olmaktadır (Fraser et al). Nörolojik pulmoner ödeme götüren olaylar zinciri Åu Åekilde geliÅir, bir santral sinir sistemi lezyonu intrakranial basıncı aniden artırır, bu da serebral perfüzyonu korumak için sempatik sinyal eÅiÅini düÄürür. Sonuçta arteriel ve venöz tonus artar, miyokard fonksiyonu uyarılır. Bunların sonucunda periferik direnç yükselir ve bu yükselme aÅırı olduÄunda sol ventrikül yetmezliÄi ve pulmoner ödem geliÅebilir. Proteinden zengin ödem sıvısı, pulmoner damarlarda permeabilite artıÅının da olduÄunu gösterir. Bunun akut yüksekliÄi ve muhtemelen SIRS’deki benzer Åekilde nörohümoral etkenlere baÄlı olabileceÄi düÄünülmektedir. Olaya katılan en önemli SSS yapıları medulla oblongata ve hipotalamus’tur.
YaÅamı tehdit eden bir durum olduÄundan akut Ä°KB artıÅı söz konusu olanlarda önlem alınması çok önemlidir. Temel ve birinci yaklaÅım Ä°KB’nin düÅürülmesidir. Buna ek olarak oksijenasyonun düzeltilmesi, preload ve afterload’un azaltılması, miyokard kontraktilitesinin artırılması ilave tedbirlerdir. Nöbet sonrası hafif de olsa solunum sorunları olan hastalar dikkatle deÄerlendirilmelidir.
Son yıllarda kafa travması sonrası bilinç kaybı olan kiÅilerde rutin olarak IPPV yapılmasını öneren bir görüŠortaya çıkmıÅtır (Jennett ve Mendelow). IPPV’un hipoventilasyon ve hipoksiyi düzelterek mi, yoksa Ä°KB’ı düÅürerek mi etkili olduÄu ayırt etmek güçtür. Serebral hipoksiyi artıracaÄından herhangi bir nedene baÄlı sistemik hipotansiyondan da kaçınılmalıdır.
Akut kardiojenik pulmoner ödem
Günümüzde hızlı ve etkin bir Åekilde tedavi edilebilen bir durumdur. Mümkünse tedaviye hasta hastaneye gelmeden baÄlanmalıdır. Hastanın, ayakları sarkıtılarak oturtulması, nazal oksijen verilmesi, dilaltı nitrogliserin, küçük dozlarda morfin, ekstremitelere turnike uygulanması yoÄun bakım gereksinimini azaltacaktır (Gazes).
Farmakolojik tedavi, pulmoner ödeme neden olan fizyolojik bozuklukları ortadan kaldırmayı amaçlar. Sol ventrikül ön ve arka yükünü azaltmak ve hipotansiyonu düzeltmek üzere digoksin ve diÄer inotrap ilaçlar, aminofilin, furosemid, nitrogliserin, ACE inhibitörleri, vazodilatatör ve vazopressörler ve bipirinlerdir. Noninvaziv basınç destekli solunum, solunum iÅini azaltarak, gaz deÄiÅimini düzelterek ve kardiak output’u artırarak faydalı olur. Acil ünitelerine pulmoner ödeme baÄlı akut solunum yetmezliÄi ile gelen hastalarda BiPAP sistemlerinin kullanılması endotrakeal entübasyon gereksinimini önemli ölçüde azaltmıÅtır (Sacchetti ve Harris).
Yüz maskesi ile arteriel PO2 60 mm Hg veya üzerinde tutulamaz, PCO2 yükselir, pH düÅerse hasta entübe edilmelidir. Tedaviye cevap alınamazsa veya pulmoner ödemle birlikte kardiojenik Åok varsa Swan-Ganz kateteri ile izlem gerekebilir. Diastolik ve sistolik fonksiyon bozukluÄuna baÄlı pulmoner ödem farklı yaklaÅım gerektirir. Yükseklik akciÄer ödemi YüksekliÅe, yükselmenin hızı ve Åekilne, kiÅisel eÅilime göre deÄiÅen Åiddette olabilir. Genellikle akut olarak 2500-3000 m üzerindeki yüksekliÅe çıkıÅtan sonraki 1-5 gün sonra geliÅir. Fizik ekzirsiz ve soÄuk bazı durumlarda presipite edici rol oynar. Ãksürük, dispne, halsizlik, hemoptizi, substernal sıkıntı, taÅikardi, siyanoz ve yaygın krepitasyon vardır. GöÄüs filmi ve CT taraması, yamalı ve daha çok periferik daÄılımlı pulmoner ödem gösterir. ıstirahatte wedge basıncı normaldir. Ãdem oluÅumundan önce pulmoner arter basıncında aÅırı bir yükselme olur. Ä°lerlemiÅ yükseklik ödemi olgularında bronkoalveoler lavaj artmıŠkapiller permeabilite ile birlikte enflamatuar yanıt gösterir. Ancak bu enflamatuar yanıtın ödemin nedeni mi sonucu mu olduÄuna ait kanıt yoktur. Pulmoner arter basıncındaki aÅırı yükselme çok önemli bir fizyopatolojik faktördür. Tedavide ilk seçenek hastanın hemen indirilmesidir. Bu mümkün deÄilse ve ilave oksijen verilemiyorsa hastayı indirinceye kadar nifedipin yararlı olabilir (Bartsch).
Negatif basınç (akut postobstrüksiyon) pulmoner ödemi
Laringospazm, yabancı cisim ve tümör vb gibi nedenlere baÄlı ekstratorasik üst solunum yolu obtrüksiyonunun düzeltilmesinden sonra geliÅir. Ekstratorasik havayolu obstrüksiyonu inspiratuar aÄırlıklı olduÄu için hastanın solumak için sarfettiÄi aÅırı gayretle intraplevral negatif basınç temel sorumlu mekanizma olarak ileri sürülmektedir. Bu negatif basınç intratorasik ve intraalveoler basınçları düÅürerek pulmoner dolaÅımdaki kan akımını artırır (DeVane, Koch et al). Ãdemin obstrüksiyonun düzeltilmesinden sonra geliÅmesi muhtemelen uzun süren hipoksik pulmoner vazokonstriksiyonun ortadan kalkması ile akciÄere kan hücumundan da kaynaklanabilir. Ekstübasyonu takiben stridor, takipne, huzursuzluk ve desatürasyon ile kendini gösteren akut solunum sıkıntısı tablosu geliÅir. Bronkoskopik olarak bronÅial damarlarda hasara ait yaygın peteÅial kanama görülür (Guffin et al).
Deepika et al negatif basınç ödemi geliÅen ASA I-V grubundan 30 cerrahi hastayı retrospektif olarak deÄerlendirdikleri çalıÅmada ödemin daha çok postoperatif dönemde geliÅen laringospazm veya preoperatif üst havayolu patolojilerine baÄlı olarak geliÅen akut üst havayolu obstrüksiyonundan sonra hızlı bir Åekilde ortaya çıktıÄını saptamıÅtır. Ãdem saÄlıklı (ASA I ve II), orta yaÅta ve erkek hastalarda daha sık olmak üzere %0.094 oranında görülmüÅtür. Havayolunun güvenceye alınması, yeterli oksijenasyon ve pozitif havayolu uygulaması ile durum kısa zamanda düzelir.
Aktif giriÅim gerektiren üst solunum yolu obstrüksiyonlarından sonra %11 oranında görülür (Goldenberg et al). Zamanında ve etkin giriÅimle bening ve kısa sürede çözülen bir durumdur.Ancak cidddi morbidite ve mortaliteye neden olabilir. Ãdem geliÅen ve önceden klinik olarak herhangi bir kardiak sorunu olmayan hastalarda sonradan yapılan ekokardiografi ile %50 oranında kardiak sorun saptanmıÅtır (Goldenberg et al). Bu nedenle hasta tamamen düzelse de kardiak deÄerlendirme yapılmalıdır. Re-ekspansiyon (Tek taraflı) akciÄer ödemi Ä°yi bilinen ancak seyrek görülen bir durumdur. Kollabe akciÄerin hızlı ekspansiyonu, altta kalan akciÄer sendromu (gravitational edema) sistemik-pulmoner arteriel Åantlar, kalp yetmezliÄi, pulmoner damarlara bası veya tıkanıklık, bronÅ obstrüksiyonu sonucu veya nöropulmoner reaksiyonun akut bir görüntüsü (neurogenic pulmonary edema) olarak ortaya çıkabilir. Ameliyat sırasında da görülebilirse de bu oldukça nadirdir (Tsai et al).
Pnömotoraks, plevral effüzyon ve atelektaziye baÄlı akciÄer kollapsının tedavisinden sonra akut ipsilateral pulmoner ödem geliÅebilir. AkciÄer uzun süre kollabe kalmıÅsa, drene edilen pnömotoraks veya hidrotoraks büyükse ve iÅlem hızlı bir Åekilde yapıldı ise bu olasılık daha fazladır. GöÄüste sıkııma hissi ve spazmodik öksürükle kendini belli eder. Bu nedenle iÅlem sırasında bu belirtiler geliÅirse drenaj durdurulmalı, sıvı veya gaz yavaÅ olarak sualtı drenajına bırakılmalıdır. Nadiren iki taraflı olarak da geliÅebilir (Morikawa et al). Ãdem sıvısının yüksek protein içeriÅi pulmoner vasküler permeabilite artıÅının sorumlu olduÄunu düÄündürmektedir. Ãdem kendiliÄinden birkaç gün içinde çözülür. Transplant renal arter stenozu Ciddi renal arter stenozu geliÅen, normal kardiak fonksiyonlu hastalarda nadiren akut pulmoner ödem epizotları görülebilir (Lye et al).
Prof. Dr. Zeynep KAYHAN
BaÅkent Ãniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji AD.
Bazı Spesifik AkciÄer Ãdemi Nedenleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder