NöroÅirürji operasyonları sırasındaki koÅullar bir çok etkene baÄlı olmakla birlikte anestezikler sadece orta derecede bir rol oynarlar. Ãünkü anesteziklerin serebral etkileri, kolaylıkla solunumsal deÄiÅiklikler, pozisyon ve BOS drenajı vs. ile deÄiÅtirilebilir. Bununla birlikte anesteziklerin serebral etkileri cerrahi yaklaÅımı, hatta hasta yaÅamını ciddi olarak etkileyebilir. ÃeÅitli anestezik tekniklerin karÅılaÅtırılması farklılıkların küçük düzeyde olduklarını düÅündürmektedir. Doza baÄımlı serebral etkiler her hastada aynı Åekilde oluÅmamasına raÄmen, intrakraniyal kompliyansı ciddi olarak bozulanlarda sorun oluÅturur(1).
Nöroanestezide kullanılması gereken ideal anestezik ajanın özellikleri Tablo 1âde gösterilmiÅtir.
Tablo1. Nöroanestezi için ideal anesteziÄin özellikleri (2,3)
1. Serebral kan akımında (SKA) belirgin artıŠoluÅturmamalı |
2. SKA ve doku metabolik gereksinimleri arasındaki dengeyi korumalı |
3. Serebral metabolizma hızını (SMH) azaltmalı |
4. Serebral perfüzyon basıncını (SPB) korumalı |
5. Serebral otoregülatuar kapasiteyi azaltmamalı |
6. CO2âdeki deÄiÅimlere serebrovasküler reaktiviteyi azaltmamalı |
7. Antiepileptik etkisi olmalı |
8. Ä°ntraoperatif anestezi derinliÄinin hızla deÄiÅtirilebilmesine olanak saÄlamalı |
9. Cerrahi sonunda hızla derlenme saÄlamalı |
Bu koÅulları saÄlayan bir nöroanestezik ajan mevcut deÄildir(3). Ä°nhalasyon anestezikleri bu koÅullara daha az uyabilirse de intravenöz (iv) anestezikler bir çoÄunu taÅır. Genel olarak iv anestezikler serebral otoregülasyonu bozmazlar. SKA, SMH ve KÄ°Bânı azaltırlar (4).
Ä°ntravenöz anesteziklerin serebral etkileri Tablo 2âde gösterilmiÅtir.
Tablo 2. İntravenöz anestezik ajanların serebral etkileri (5)
SKA | SMH | KÄ°B | |
Barbitürat | ¯¯¯ | ¯¯¯ | ¯¯¯ |
Benzodiazepin | ¯¯ | ¯¯ | ¯¯ |
Opioidler | 0 veya ¯ | 0 veya ¯ | 0 veya ¯ |
Ketamin | ÂÂÂ | Â | ÂÂÂ |
Etomidat | ¯¯¯ | ¯¯¯ | ¯¯¯ |
Propofol | ¯¯ | ¯¯ | ¯¯ |
Nöroanesteziklerin bir çoÄu genel anestezi pratiÄinde sıklıkla kullanılmalarına karÅın çeÅitli özgün klinik senaryolarda nöroanestezistlerin gereksinimlerini karÅılarlar(6). Bununla birlikte genel olarak anestezinin kalitesi (derinlik, analjezi, iyi hemodinamik durum) her bir anesteziÄin bireysel etkilerinden daha önemlidir (1).
BARBÄ°TÃRATLAR
Barbitüratlar, anestezistler tarafından genel amaçlar dıÅında, antikonvülzan, serebral koruyucu olarak ve intrakraniyal basıncı azaltmak amacıyla kullanılır(7).
Doza baÄımlı olarak SKA ve SMHâı azaltır. SMHâın azalması beyin bölgelerinde homojendir. Tam bir EEG supresyonu oluÅursa SKA ve SMHâdaki azalma % 50âyi bulur. Daha yüksek dozlar SMH üzerine etkili deÄildir. Bu etkilerine tolerans hızla geliÅir(3,8). SKA ve KÄ°Bâdaki azalma, SMH azalmasına ikincil olarak ve paralel geliÅir(4). Bu deÄiÅimler sırasında ortalama arteriyel basınç ta (OAB) bir azalma olmasına karÅın SPB korunur(7), hatta artar(5).
Farmakolojik beyin korumasının temelini SMH azalması oluÅturur. Ä°nsanlarda yararlı olduÄu kanıtlanan tek grup barbitüratlardır.
Pentobarbital hiperventilasyon ve mannitole dirençli KÄ°B artıÅını azaltabilir(9).
Barbitüratların beyin korumasında rol oynayan etki mekanizmaları Tablo 3âde verilmiÅtir.
Tablo 3. Beyin korumasında barbitüratların etki mekanizmaları (9,10)
1. SMHâı azaltır. |
2. Hücrelere Ca++ ve glikoz giriÅini azaltır, Na+ kanallarını bloke eder. |
3. Serbest radikal üretimini inhibe eder. |
4. GABAerjik aktiviteyi potansiyalize eder. |
5. Serebral ödemi azaltır. |
6. cAMP üretimini artırır. |
7. NMDA kaynaklı transmembran elektriksel gradiyent kaybını geciktirir. |
8. Ekstrasellüler alanda laktat, glutamat ve aspartatı belirgin olarak azaltır. |
Barbitüratlar fokal ya da rejyonel iskemiyi, iskemik sahadaki oksijen tüketimini azaltarak küçültmede de yararlıdır(4,5,7) Ancak global serebral iskemide herhangi bir yararı yoktur(10). Barbitüratların bir baÅka etkileyici özelliÄi âters çalmaâ (Robin Hood etkisi) ya da SMHâdaki azalmaya sekonder olarak noniskemik sahadaki vazokonstriksiyona baÄlı olarak iskemik bölgenin perfüzyonunu artırma etkisidir(7,11). Tüm bu özellikler barbitüratları nöroÅirürjik iÅlemlerde özellikle yararlı kılmaktayken(4,7) anestezi indüksiyonundaki yeri giderek azalmaktadır(10). Beyin korumasındaki lider pozisyonu yüksek dozlarda sistemik kan basıncının azalması gibi yan etkileri nedeniyle yakın bir gelecekte deÄiÅebilir(6,10).
Anestezi idamesinde barbitürat infüzyonu kullanımının yerini günümüzde artık propofol almıÅsa da intrakraniyal hipertansiyonun tedavisi için kullanılabilmektedir. Cerrahi yaklaÅımın kolaylaÅtırılması amacıyla mannitol, semi-fowler pozisyonu, N2Oâin kesilmesi ve volatil anestezik düzeyinin azaltılması gibi klasik yaklaÅımlara yanıt alınamayan olgularda bolus tiyopental (5-25 mg/kg 5-10 dakikada) belirgin olarak KÄ°Bânı azaltır(6,12). Bu koÅullarda 1-10 mg/dk infüzyon uygulanabilir. Ancak bu tür bir uygulama için hasta hemodinamik olarak stabil olmalıdır(6,12). Barbitüratlarla indüklenen miyokardiyal depresyon ve hipotansiyondan kaçınmak için kalbin ön yükünün artırılması ve dopamin gibi vazopressörler kullanılabilir(12). Tiyopental 7 μg/ml serum düzeyinde 0.5 MAK anestezi saÄlar. Rezidüel narkotik varlıÄında lidokain ve tiyopental kombinasyonu yeterli anestezi saÄlayabilir. Ancak tiyopentalin yüksek (>30 mg/kg) toplam dozları uyanmada gecikmeye neden olabilir(6). Ä°nfüzyon veya tekrarlayan dozlarda tiyopentalin yarı ömrü 12 saate kadar uzadıÄından metoheksital daha ideal bir ajan olmaktadır(7).
PROPOFOL
SKA, SMH ve KÄ°B üzerine etkileri barbituratlara benzer(5,7,8,11). SKA, SMHâdan daha büyük oranda azalır ve arterio-venöz O2 farkı azalır(3,8). SMH azalması için sınırlı bir heterojenite mevcuttur(8). EEG supresyonu oluÅturan dozlarda bile serebral damarların otoregülasyonu ve CO2 yanıtı korunur(3,8). Bu özelliklerine ilaveten hızlı uyanma ve antiemetik etkisi propofolu, nöroanestezi için oldukça uygun bir ajan yapmaktadır(5,7). Nöroanestezide TÄ°VA tekniklerinin en sık kullanılan hipnotik bileÅenidir(3). Ancak KÄ°B yüksek olan hastalarda SPBânı düÅürebileceÄinden dikkatli olunmalıdır (5). Uyanma sırasındaki sempatik aktivasyonu engellemek amacıyla küçük dozlarda uygulanabilir(13). Uyanık epilepsi cerrahilerinde sedasyon amacıyla yaygın olarak kullanılır(8,13).
Hemoraji, ödem ve pnömosefali nedeniyle kraniyal kapatma zorlaÅırsa propofol tiyopentale göre daha çok tercih edilmelidir. Bu koÅullarda volatil anestezikler oldukça düÅük düzeyde tutulmalı ve N2O kullanılmamalı ya da kesilmelidir(6).
Nöroprotektif etkiye sahiptir ve bu antioksidan özelliÄinden kaynaklanmaktadır(11). Ayrıca glikoz metabolizmasını da yavaÅlatır(4) ve GABA reseptör modulasyonu oluÅturur(10,15).
Antikonvulzandır(11).
BENZODÄ°AZEPÄ°NLER
SKA ve SMHâı azaltıcı etkileri birbirine paraleldir. Bu etkileri opioidlerden fazla barbituratlardan azdır(4,5,8,11). Diazepam SKA ve SMHâı %30 oranında azaltırken, N2O ile birlikte kullanılması bu oranı %70âe çıkarır(4). Midazolam anestezisi sırasında CO2âe olan serebral vazomotor yanıt korunur(8,11). Tek baÅına kullanıldıÄında N2Oâin oluÅturduÄu SKA ve SMH artıÅı önceden midazolam uygulanması ile baskılanabilir(12). Midazolamın 0.15 mg/kgâdan daha büyük bolus dozları azalmıŠintrakraniyal kompliyansa sahip olgularda KÄ°Bânı artırarak SPBâde belirgin azalma oluÅturabilir(16). Opioidlere benzer olarak OAB azalması sonrası, saÄlıklı serebral bölgelerde vazodilatasyon oluÅturabilir(16).
Serebral koruma potansiyelleri temel olarak GABAerjik iletimi artırma kapasitesine baÄlıdır(10). Global iskemi sonrasında diazepamın beyin koruyucu etkisi oluÅturduÄu hipotermi ile artar(10). Hayvan çalıÅmalarında, inkomplet iskemi sonrasında nörolojik sonuçta düzelme yaptıÄı saptanmıÅtır(11).
Flumazenil
Oldukça spesifik, kompetetif benzodiazepin reseptör antagonistidir. BozulmuÅ intrakraniyal kompliyansa sahip olgularda kaçınılmalı ya da dikkatle kullanılmalıdır(8). Kafa travmalı olgularda ciddi KÄ°B artıÅı ve SPB azalması oluÅturur(16).
ETOMÄ°DAT
SKA ve SMH üzerine etkileri tiyopentale benzer. SMHâın baskılanması genellikle bölgeseldir ve özellikle ön beyin yapılarında gözlenir(8). Tümör ve kafa travmalı olgularda SPBâı düÅürmeden KÄ°Bânı azaltır(7,8,11). CO2 yanıtı korunur. Otoregülasyon ile ilgili pek fazla çalıÅma bulunmamaktadır. BOS salınımını azaltır, absorbsiyonunu artırır(8).
NöroÅirürjide hem anestezi indüksiyonunda hem de idamesinde baÅarılı bir Åekilde kullanılabilir(11). Hemodinamik stabilite gerektiren olgularda iyi bir indüksiyon saÄlar(13). Barbitüratlar gibi serebral koruma saÄlar(4,5,7) ancak yaygın bir Åekilde çalıÅılmamıÅtır(4). Bazı hayvan çalıÅmalarında iskemik hasarı artırdıÄı gösterildiÄinden serebral iskemi riski olan olgularda kullanılmamalıdır(1,10). Buna karÅın yine de geçici arteryel oklüzyonlarda ve kafa travmalarında serebral koruma amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır (1,11). Diyastolik ya da sistolik miyokardiyal disfonksiyona sahip karotid end arterektomi olgularında etomidat uygun bir indüksiyon ajanı olabilir(6).
Antikonvulsif bir ajan olmasına karÅın fokal nöbetlere ve myoklonusa neden olabilir(7,11,13). Adrenokortikal supresyon ve aracılı renal hasar oluÅturabilme potansiyeli kullanımını sınırlamıÅtır(8). Anevrizma cerrahisinde EEGâde burst supresyonu oluÅturan dozlarda kullanımı ile geliÅen serebral deoksijenizasyon propilen glikol içeriÄinden kaynaklanabilir(10).
OPÄ°OÄ°DLER
Normal stimüle olmayan sinir sisteminde SKA ve SMH üzerinde etkileri minimaldir. DeÄiÅiklikler oluÅursa ikisi de ılımlı derecede azalır(4,5,8). Uygulama sırasında OAB azalması önceden tedavi edilmez ya da engellenemezse doÄrudan vazodilatör etki ile KÄ°B artıÅı geliÅebilir(1). Tersi koÅullarda KÄ°B üzerine etki göstermezler(1). OluÅturdukları doza baÄımlı serebral vazokontstriksiyon opioid reseptörleri aracılıÄı ile geliÅir ve naloksan ile azalır(12). Cerrahi uyaranlar ve havayolu giriÅimleri (laringoskopi ve ekstübasyon) öncesinde küçük dozlarda uygulanmaları sempatik yanıtı baskılar(6,14). Titreme eÅiÄini düÅürür ve aÄrıyı azaltırlar(17).
Fentanil
SMHâda ılımlı ve global bir azalma oluÅturur. BOS salınımı üzerine etkisizdir, absorbsiyonu artırır(8). Cerrahi uyarı sırasında stabil bir kalp hızı ve kan basıncı saÄlar(13).
Sufentanil
SKA ve SMHâı doza baÄımlı olarak azaltır ya da deÄiÅtirmez. KÄ°B üzerine genellikle etkisizdir. Ancak fentanilde olduÄu gibi uygulanması sırasında OAB 10 mmHgâden fazla düÅerse SPB azalır ve KÄ°B artar(1,8). Bu nedenle dikkatle kullanılmalıdır. Ketamine benzer bir Åekilde BOS emilimini azaltabilir, ancak mekanizma daha yavaÅtır(16).
Alfentanil
SKA ve 2SMH üzerine etkileri genellikle fentanil ve sufentanil ile benzerdir (8).
Remifentanil
Beyin cerrahisi giriÅimleri hastanın erken postoperatif dönemde deÄerlendirilmesi amacıyla çabuk uyanmayı gerektirirler. DiÄer yandan postoperatif aÄrı yoÄunluÄu düÅük orta Åiddettedir. Bu nedenle ultra kısa etkili remifentanil oldukça yararlı olabilir(1). Doku ve plazma esterazları ile yıkıldıÄından uzun cerrahilerde bile plazma konsantrasyonları artmaz(16).
Küçük dozlarda serebral etkisi diÄer opioidlerle benzerdir, ancak daha kısa sürer(8). Supratentoryal kitle eksizyonlarında 1 μg/kg uygulanması KÄ°B üzerinde etki göstermez. Serebral damarların CO2âyeyanıtı korunur(8). Fentanille karÅılaÅtırıldıÄında birlikte kullanılan anestezik dozunun belirgin olarak azaldıÄı, olguların yarısında uyanma hızının yüksek olduÄu bidirilmiÅtir. DiÄer özellikler benzerdir(16).
Komutlara uygun motor yanıt oluÅturan intraoperatif uyanıklıÄa olanak saÄlayarak wake-up testinin kolaylaÅtırılmasını saÄlar(2).
Uyanma döneminde infüzyon kesildikten sonra çevresel uyaranlar ve aÄrı nedeniyle hipertansiyon geliÅebilmesi dezavantajıdır. Ãünkü rezidüel etkisi hemen hemen yoktur. Bu dönemde alternatif analjezikler baÅlanmalıdır(2). Tüm bu nedenlerden dolayı intraoperatif olarak hiçbir zaman tek baÅına kullanılmamalıdır(18).
Naloksan
GereÄinde 0.5 μg/kg dozun altında kullanılmalıdır, aksi takdirde ani ve Åiddetli uyanmaya neden olur(14).
KETAMÄ°N
Potent bir serebral vazodilatör olan ketamin SKA, SMH ve KÄ°Bânı arttırır(4,5,7,8,11). KÄ°B artıÅı yoksa serebral damarların CO2âye reaktivitesini korur(8). KÄ°B artıÅı olan hastalarda kullanımından kaçınılması gerektiÄi belirtilirken son zamanlarda ketaminin NMDA reseptör antagonisti olması nedeniyle beyin korumasında etkili olduÄu ifade edilmektedir(1,4). KÄ°B artmıŠolgularda kontrollü ventilasyon ve birlikte ek anestezik kullanımı (propofol, diazepam, midazolam ve izofluran) bu advers etkilerini deÄiÅtirmektedir (8,11). Hiçbir zaman tek baÅına kullanılmamalıdır(8).
Ketamin nöroanestezide önceki persona non grata (istenmeyen adam) statüsünden kurtulmak üzere olduÄu halde indüksiyon dozunda uygulanması herniasyon olasılıÄından dolayı uygun bir seçenek olmayabilir(19, 20). Potansiyel nöroprotektif özelliklerinden dolayı uygun önlemler alındıÄı takdirde daha geniÅ olarak kullanılabilir(19).
SSSâne normal insanlarda eksitatör olmasına karÅın konvulsif hastalarda nöbet eÅiÄini düÅürdüÄü gösterilememiÅ(7), tam tersine NMDA reseptör antagonizması ile konvulsif aktiviteyi baskıladıÄı gösterilmiÅtir (4,11).
Ayrıca S (+) ketamin serebral otoregülasyonu bozmaz(4). Bu ajanın nörorejeneratif etkileri olduÄu ve rasemik karıÅıma göre daha az yan etkileri olduÄu düÅünülmektedir (10).
DROPERÄ°DOL
Ä°zole olarak kullanımına ait insan çalıÅması bulunmamaktadır. Hayvan çalıÅmaları ya da diÄer anesteziklerle kombine kullanımlarının sonucu serebral vazodilatör olmadıÄı, SKA ve SMH üzerine etkilerinin minimal olduÄu gösterilmiÅtir. Ancak OAB azalmasına baÄlı KÄ°B artıÅı oluÅturabilir(8).
Ondansetron ile karÅılaÅtırıldıÄında postoperatif olarak 24 saat kusma, 48 saat bulantı oluÅturmayıp, daha üstün olduÄu bulunmuÅtur (18).
DÄ°ÄER Ä°LAÃLAR
Lidokain
Sodyum kanallarını bloke etmesinden dolayı beyin koruyucu etkisi olduÄu düÅünülmektedir. Ãok az çalıÅma yapılmıŠolmasına raÄmen ümit vermesinin nedenleri Åunlardır(10):
a.      Temelde lokal anesteziktir, kolayca manuple edilebilir.
b.      İskemik kaskadın erken evrelerinde devreye girdiÄinden proflaktik olarak kullanılabilir.
c.      Klinik açıdan uygun dozlarda bu etkileri gösterir.
1.5-2 mg/kg bolus dozları dıŠuyaran kaynaklı KÄ°B artıÅını engeller(8). Lidokain özellikle havayolu hiperreaktif olgularda yararlıdır(6).
Klonidin
SKAânı ve CO2 reaktivitesini azaltır. Ãzellikle bu etkisi hiperkapnik koÅullarda belirgindir(2).
Deksmedetomidin
Opioid gereksinimini azalttıÄından ve solunum depresyonu oluÅturmadıÄından nöroanestezide yararlı olabilir. SKA hızını azaltmaktadır. Oksijen sunumu üzerine negatif etkileri olduÄu halde iskemik koÅullarda katekolaminlerin salınımını azalttıÄından serebral koruyucu etkileri olduÄu düÅünülmektedir(1).
MgSO4
Beyin koruyucu etkisini Ca++ giriÅini azaltarak voltaj ve NMDA reseptör kanallarının blokajı ile gösterir (2).
GABA
SKA, SMH ve KÄ°Bânı azaltır(1).
Â
KAYNAKLAR
1.      Van Hemelrijk JH. New anaesthetic agents in neuroanaesthesia. 6th ESA Annual Meeting Refresher Course Lectures 1998; 45-9.
2.      Girling KJ. New developments in anaesthesia for neurological surgery. Curr Opin Anaesthesiol 2000; 13: 503-7.
3.      Martin C, Albanese J. Effects of new opioids and anaesthetic agents on intracranial pressure. 8th ESA Annual Meeting Refresher Course Lectures 2000; 87-94.
4.      Belkıs T: Serebral metabolizma, serebral kan akımı ve anesteziklerin etkisi. In: Keçik Y, Ãnal N: Nöroanestezi, 1. Baskı, Atlas Kitapçılık, Ankara, 2000, 1-41
5.      Morgan GE, Mikhail MS: Clinical Anesthesiology, 2nd Ed, Appleton & Lange, 1996, 128-48
6.      Stone DJ. Process-based pharmacology in neuroanesthesia. Curr Opin Anaesthesiol 2000; 13: 509-16.
7.      Hemmings HC: Pharmacology of nonopioid intravenous anesthetics. In: Weinberg GL. (Ed). Basic Science Review of Anesthesiology, 1st Ed, The McGraw-Hill Companies, USA, 1997, 16-27
8.      Drummond JC, Patel PM. Cerebral physiology and the effects of anesthetics and techniques. In: Miller RD. (Ed). Anesthesia,, 5th Ed, Churchill-Livingstone, Philadelphia, 2000, 695-733.
9.      Cottrell JE. Brain protection in neurosurgery. ASA Refresher Course Lectures 1998; 26: 35-44.
10.      Hans P, Bonhomme V. Neuroprotection with anaesthetic agents. Curr Opin Anaesthesiol 2001; 14: 491-6.
11.      Bendo AA, Kass IS, Hartung J, Cottrell JE. Anesthesia for neurosurgery. In: Barash PG (Ed). 3th edition. Clinical anesthesia. Lippincott-Raven Publishers, Philadelphia 1996; 699-745.
12.      Bendo AA. Anesthetic management of the head-injured patient. ASA Refresher Course Lectures 1994; 22: 27-38.
13.      Cucchiara RF, Mahla ME. Anesthesia for patients with increased intracranial pressure. ASA Refresher Course Lectures 1993; 21: 177-88.
14.      Newfield P. Perioperative management of intracranial aneurysms. ASA Refresher Course Lectures 1993; 21: 13-26.
15.      Wilson JX, Gelb AW. Free radicals, antioxidants and neurologic injury: possible relationship to cerebral protection by anesthetics. J Neurosurg Anesth 2002; 14: 66-79.
16.      De Deyne CS. Do new anaesthetic techniques make a difference to outcome? 9th ESA Annual Meeting Refresher Course Lectures 2001; 109-11.
17.      Ravussin P, Bruder N. Early versus delayed recovery after intacranial surgery. 9th ESA Annual Meeting Refresher Course Lectures 2001; 145-8.
18.      Himmelseher S, Pfenninger E. Anaesthetic management of neurosurgical patients. Curr Opin Anaesthesiol 2001; 14: 483-90.
19.      Sakai K, Cho S, Fukusaki M, et al. The effects of propofol with and without ketamine on human cerebral blood flow velocity and CO2 response. Anesth Analg 2000; 90: 377-82.
20.      Kohrs R, Durieux ME. Ketamine: teaching an old drug new tricks. Anesth Analg 1998; 87: 1186-93.
Prof.Dr.Ãzcan Ersoy
Ä°nönü Ãniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dalı
Nöroanestezi Nedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder