1. Tanım
Nasal polipozis burun ve özellikle etmoid labirent olmak üzere sinüs mukozalarının nedeni tam olarak bilinmeyen kronik inflamasyon ve mukozanın multifokal ödematöz transformasyonundan oluÅan hastalıÄıdır. Genelde etmoid sinüs mukozasına prolabe olması ile oluÅur. Genel olarak bilateraldirler, unilateral olurlarsa transizyonel hücreli papillom veya malignite ekarte edilmelidir.
Basit polipler 2 yaÅından sonra herhangi bir zamanda oluÅabilirler. Bununla beraber basit poliplerin 10 yaÅından önce görülmesi pek de sık deÄildir.
Polip eski yunancadan köken alan bir kelimedir ve çok ayaklı anlamına gelir.
2. Tarihçe
Ä°lk yazılı bilgiler M.Ã. 1000 yıllarında saptanmıÅtır. Bu tarihte polipleri küretle alındıÄı bildirilmiÅtir. Hipokrat (M.Ã. 460-370) ilk defa polibin tanımını yapmıÅtır ve burundan nasofarenkse doÄru bir tel sokularak polipektomi yapmayı tanımlamıÅtır. Nasal bölgeye kanma için sünger yerleÅtirilmekteydi. Ancak en büyük katkıyı Ä°bn-i Sina yapmıŠbugün kullandıÄımız snarelere çok benzer aletler ile polipleri çıkarmıÅ, polipleri kızgın demirler ile daÄlamıÅtır.(koterizasyon)
19.yy. ortalarında poliplerin histolojilerini tanımlayan Billroth polipleri hala neoplastik bir hastalık olarak tanımlamıÅtır. 1954 yılında Berdal nasal polipozisin neoplastik deÄil inflamatuar bir proces olduÄunu öne sürdü ve sinüs mukozasındaki inflamatuar deÄiÅikliklerle poliplerdekinin aynı olduÄunu demonstre etti. Bugün nasal polipozis inflamatuar bir proces olarak kabul edilmektedir.
3. Etyopatogenez
Nasal polipozisin etyopatogenezi ile ilgili birçok teoriler öne sürülmüÅtür. Günümüzde polip oluÅumunun patogenezi tam olarak bilinememektedir. Patogenezle ilgili 5 ana teori öne sürülmüÅtür.
Bernoulli Fenomeni
Bernoulli fenomeni konstriksiyonu takiben basınca karÅı mukozanın ÅiÅmesi ile cevap vermesini açıklar. Böylece etmoid mukozası buruna doÄru sarkar. Etyopatogenezde sadece bu faktör olmuÅ olsaydı, nasal valvin en yakınındaki mukozanın polipoidal olması gerekmektedir.
Polisakkarid DeÄiÅiklikler
Jackson ve Arihoodâun 1971âde postule ettikleri gibi polisakkaridlerin ana maddelerindeki deÄiÅiklikler etiyolojik sebep olabilir. Fakat poliplerin analizinde kollagende minimal deÄiÅiklik olarak ana sorunun ödem olduÄu gösterilmiÅtir. 1996âda Coste tarafından yapılan bir yayında platelet-derived growth factorâun etyopatogenezdeki etkisinden bahsedilmiÅtir. Platelet-derived growth factor(PDGF) fibroblastlar için mitojeniktir ama epitel hücreleri için de potansiyel bir mitojenik faktördür. Nasal polip sıvılarında proliferating cell nuclear antigen(PCNA) miktarını nasal mukozadaki miktarından 2-3 kat daha fazla bulmuÅlardır. PCNA makrofajlardan PDGF salınımını arttırır. Bu teoriye göre PCNA PDGF salınımını arttırıyor epitel hücreleri prolifere oluyor. Anormal epitel diferansiasyonu ile sekretuar hiperplazi ve sqaomoz metaplazi oluÅuyor. Bu faktörler lamina propriada saptanmıÅtır.
Vazomotor Dengesizlik
Vakaların çoÄunda atopi olmadıÄı ve bariz bir Åekilde alerji olmadıÄı saptandıÄından vazomotor dengesizlik teorisi üzerinde durulmaya baÅlanmıÅtır. 1986âda nasal polip sempozyumunda Hirarde nasal poliplerin innervasyonunun bozuk olduÄu ve sensitif innervasyonunun olmadıÄını gösterdikleri bir çalıÅma sunmuÅlardı. Otonomik sinir sistemindeki denervasyon glandlarda sekretuar aktivitenin düÅmesine sebep olur, bu da nasal mukoza ve nasal poliplerde vaskuler permeabiliteyi arttırır. Böylece denerve glandlar kistik olur ve artmıŠvaskuler permeabilite nasal poliplerde irreversible doku ödemine sebep olur. Nasal polipler genelde nasal kavite mukozasının sinüs mukozasıyla birleÅtiÄi bölgede olur. Erken evrede sensitif innervasyonun normal olduÄu, polip büyüdükçe innervasyonun yavaÅ yavaÅ kaybolduÄu söylenmektedir. Poliplerin vaskularizasyonu azdır. Küçük kapillerler vardır sadece. Büyük poliplerin içinde sadece küçük düz kas kümeleri vardır.
Enfeksiyon
1930âlar ve 1940âlara ait literatürler maksiller sinüzitin pürülan ve hiperplastik olmak üzere iki tipi olduÄunu söylerler. Pürülan sinüzit sıklıkla bakterilerden kaynaklanan enfeksiyondan olur. Ä°nflamatuar deÄiÅiklikler etmoid sinüsleri de kapsar ve mukozada polipoid deÄiÅikliklere sebep olur. Hiperplastik sinüzitler içinde organizmaların bulunabildiÄi ve kültüre edilebildiÄi mukus hipersekresyonu mevcuttur. Kronik bronÅitler gibi enfeksiyonlar polip oluÅumunu alevlendirir ama tek baÅına sebep deÄildir. Maksiller sinüs cerrahisi sonrası intranasal antrostomi bölgesinde ve sinüs içinde enfeksiyon da olaya eklenirse daha öncekilere benzer deÄiÅiklikler olur ve polibe mukoza artifisyel ostiumdan sarkar.
Burun,orofarenkste ve kronik bronÅitli hastaların balgamında en sık görülen mikroorganizma nonkapsüle haemophilus influenzadır. Epitelyal deÄiÅiklikleri indükleyebilir ve böylece nasal polip sebebi olabilirler. Enfeksiyona ikincil oluÅan poliplerde nötrofil infiltrasyonu görülür.
Allerji
Mikroskopik olarak nasal poliplerin mukozasında inflamatuar hücre olarak eozinofiller ve nötrofiller saptanmıÅtır. Eozinofil çoÄunlukta olan poliplere eozinofilik polipler, nötrofillerin çoÄunlukta olduÄu poliplere nötrofilik polipler denir. Polip hastalarının çoÄunda burun mukozasının eozinofiller tarafından infiltre edilmesi alerjinin nasal polip oluÅumunda rol oynadıÄını düÅündürmüÅtür. Literatürde alerjik hastalıklarda polip görülme sıklıÄı da çok farklı oranlarda rapor edilmiÅtir. Ancak son çalıÅmalarda polipli hastaların deri testlerinin pozitif olma oranının normal kiÅilerden farklı olmadıÄını göstermiÅtir. Genel olarak Åu ana kadar yapılan çalıÅmalar alerjinin etiyolojik faktör olarak rol oynadıÄı fikrine karÅıdır. Eozinofil infiltrasyonunu nedeni tam olarak açıklık kazanmamıÅtır. Chibaâda eozinofilik polip oranı %85, Finlandiyaâda %93.6, Almanyaâda %93.3 , Taylanâda %55.8 olarak bildirilmiÅtir. Eozinofilik poliplerin %30âu atopik bireylerdir. Nötrofilik polip oranı %10-15âtir.
4. EÅlik Eden Hastalıklar
Astım, aspirin intoleransı ve nasal polipozis(Samter Triadı)
Burunda polip olan hastaların %30 kadarında astım,aspirin intoleransı ve astması olan hastaların %36âsında burunda polip saptanmıÅtır. Astma ve polip olan hastaların yaklaÅık olarak %10 kadarında aspirin intoleransı ortaya çıkmaktadır. Aspirin intoleransı oranı yalnız polibi olan hastalarda %2âdir. Polibi olmayan hastalarda da astma ve aspirin intoleransı görülebilir. Mekanizma tam olarak anlaÅılmamıÅtır. AraÅidonik asit metabolizması ile ilgisi olduÄu , aspirinin siklosijenaz metabolizmasını inhibe ettiÄi araÅidonik asit metabolizmasının tek yönlü lipoksijenaz yolundan çalıÅarak ortama çok fazla lökotrien çıktıÄı ve bunların da astma ve poliplerin oluÅumunda rol oynadıÄı düÅünülmektedir.
Kistik fibrozis
Kistik fibrozis ekzokrin bezleri etkileyen 2000 canlı doÄumda bir görülen 7. Kromozom kısa kolunun kopuk olmasından kaynaklanan otozomal resesif bir hastalıktır. Ekzokrin bezler teri dilue etmekte zorluk çekerler. Mukozal yüzeyde kuruluk olur ve mukus viskositesi artar. Kronik hiperplastik mukozal deÄiÅiklikler olur, bu da polip formasyonuna sebep olur. Burunda polip olan 16 yaÅından küçüklerde mutlaka ekarte edilmelidir. Hastaların %20âsinde polip mevcuttur. Ter testi ile tanı konur. Nasal polipozis bazen bu hastalıÄın belirtisi olabilir.
Silyer Diskinezi
Primer silyer diskinezi esas olarak Kartegener Sendromuânda görülür. Bu hastalık otozomal resesif olarak geçiÅ gösterir. Tüm vücuttaki silyer sistem etkilendiÄi için sinüzit yanında bronÅiektazi ve infertilite de mevcuttur.
Young Sendromu
Mukus viskozitesini artması sonucu beliritler ortaya çıkar. Sinüzit ve nasal polip yanında bronÅiektazi ve infertilite de görülür. Silyer yapılar normaldir.
Nasal mastoidoz
Mast hücrelerinin burun mukozasını infiltre ettiÄi bir durumdur.
Churg Straus Sendromu
Allerjik vaskulittir. Hastaların % 50âsinde polip vardır. Perennial rinit benzeri bulgulara neden olur. Nasal polipler ile beraber görülebilir.
5. YaÅ
Nasal polipozis yetiÅkin çaÄ hastalıÄıdır. 30-60 yaÅ arasında insidans aynıdır. 60 yaÅı takiben prevalans düÅer. 2 yaÅın altında hiç gözlenemez, çocuk yaÅ grubunda 10 yaÅından sonra daha fazla görülür. Atopik ve astmatik Åahıslar erken zamanda polip geliÅtirmezler.
6. Ä°nsidans
Kesin bir insidans belirlemek zordur. YetiÅkin populasyonunun 1/1000 – 20/1000âi
arasında yaÅamlarında bir veya daha fazla kez polip olmuÅtur.
7. Cinsiyet
Erkeklerde daha fazla görülür. Erkek/kadın oranı 2/1 ile 4/1 arasında deÄiÅir. Astım insidansı erkekler ile kadınlar arasında eÅittir.
8. Irk
Belirgin ırksal farklılık yoktur.
9. Genetik Predispozisyon
Muloney ve oliverâin 1980âde yaptıkları çalıÅmada HLA A1 ve B8 doku tipi olan hastalarda Samter triadına daha fazla rastlanmaktadır. Tek yumurta ikizlerinde nasal polipozis her iki ikizde de olur .G5810 mutasyonu olan insanlarda nasal polip daha çok görülür.
10. Mikroskopi ve Histoloji
Polipoid lezyonlar özellikle orta ve alt mea mukozası olmak üzere nasal mukozadan geliÅebilirler , en sık geliÅtikleri yer klasik olarak etmoid sinüs mukozasıdır. Orta konkanın arkasında ve önünde oluÅabilenler özellikle maksiller antrum olmak üzere (antruma yapılan uygunsuz müdahaleyi takiben) anrostomiden veya diÄer sinüslerden de prolabe olabilirler. Nasal poliplerin rengi deÄiÅik olabilir ama genel olarak deÄiÅik derecelerde burnu obstrukte eden trnslusent oluÅumlardır. Tekrarlayan travmalar ve nasal enfeksiyonlar ile hiperemik olabilirler. Bazı vaklarda nareslerden taÅabilirler. Büyüme hızı kiÅiden kiÅiye deÄiÅebilir, spontan olarak regrese olabilirler, polipler genellikle multipl ve bilateraldir.
Status astmatikustan ölen hastaların burunlarından,nasal poliplerinden ve maksiller sinüslerinden alınan dokuların histolojik olarak aynı olduÄu saptanmıÅtır. Nasal poliplerin genel olarak artmıŠgoblet hücrelerini içeren silyalı kolumnar epitelden oluÅan respiratuar epitelleri vardır. Tekrarlayan travma ve enfeksiyon olursa sqaomoz metaplazi olur. Bazal membran kalınlaÅmıÅtır ve eozinofilik özelliktedir. Elektrom mikroskop ile incelendiÄinde büyük ölçüde ödem olduÄu izlenir. Polip yüzey epitelini yer yer kaybettiÄinde âkaldırım taÅıâ denen manzara olur. Submukozal dokuda ileri dercede ödem vardır ve az miktarda kan damarı içerir. Nadiren sinir lifleri de içerir, infiltre olan hücreler ana olarak plazma hücreleri, küçük lenfositler, makrofajlar ve en çok miktarda eozinofillerdir. Eozinofil oranı aynı hastaların poliplerinde farklı olabilir. Nadiren bazı stromal hücreler belirgin atipi gösterir.
Mast Hücreleri
Mast hücreleri hücrelerin heterojen bir koleksiyonudur. Ultrastrukturel analizler mast hücrelerinin degranüle olduÄunu göstermiÅtir(Lavna ve ark.) ve bu doÄrulanmıÅtır. Alerjik olaylarda altkonkadaki mast hücrelerinin degranüle olduÄu ve ortaya çıkan mediatörlerin polip geliÅimine yol açan ödeme sebep olduÄu öne sürülmüÅtür.
Nasal Polip Ãdemi
Histolojik araÅtırmalar demonstre etmiÅtir ki polipler ana olarak ödematöz dokudur.(Taylar 1963) Bunun ekstraselluler ödem olduÄu birçok çalıÅmada da analiz edilmiÅtir. Eksizyonu takiben polip sıvısı alınan ve santrifüj sonrası elde edilen sıvı hasta serumuyla karÅılaÅtırılır. Bu pozitif cilt testi yanıtı olan hastaya verildiÄinde daha geniŠçapta reaksiyon olur. Donovan ve ark polip sıvısında Ig Eânin yüksek olduÄunu saptamıÅlardır.(1970)
Ä°mmunglobulinler
Polip ödemi içinde bütün immunglobulinler bulunmaktadır. Ig E ve IgA polip sıvında serumdakinden daha fazla bulunmaktadır. Son zamanlarda geçirilmiÅ bir üst solunum yolu enfeksiyonu varsa Ig M seviyesi artar. Anaflaktik hipersensitivitede en önemli immunglobulin Ig Eâdir. Nasal polipli hastaların %20âsinde çimen polenleri ve ev tozu mitelarına karÅı pozitif cilt testi elde edilmiÅtir.
Polip Sıvısında Serbest Histamin
Mast hücresi degranulasyonu ile salınan maddelerde en kolay ölçülebilen ve en önemli madde histamindir. Polip ödeminde serum seviyesinden 100 ve 1000 kat fazla düzeylerde ölçüm yapılmıÅtır. Mast hücreleri degranule olduÄunda lokal hemostatik mekanizmalar devreye girer. Bu en kolay etmoid sinüslerde olur. 1993 yılında yapılan Ogioânun yayınladıÄı bir çalıÅmada Samter triadı olan hastalarda histamin seviyesi normal poliplere göre daha fazla miktarda bulunmuÅtur.
11. Klinik
Ä°stisnasız hemen bütün hastalar nasal obstruksiyondan yakınmaktadırlar. Polibin pozisyonuna ve büyüklüÄüne baÄlı olmasına raÄmen bu bulgu sabittir. Nasal obstruksiyon sosyal açıdan son derece rahatsız edicidir. Cerrahiyi takiben havanın yeterli sirkulasyonu ve ısıtılması ile astımlı hastaların göÄüs bulgularında düzelme olabilir.
Hastaların yarısı hem rinore hem hapÅırma ataklarından yakınmaktadırlar. Ãdemli mukozanın cerrahi olarak çıkarılması ile bu yakınmaların önüne geçilebilir.
Koku ve tat bozuklukları ile de sıklıkla karÅılaÅılmaktadır.
Polipli hastalarda nadiren burun kökünde,alında ve yanaklarında aÄrı olabilir.
ÃoÄu hastada seröz ve muköz postnasal akıntı mevcuttur. Ä°leri dercede eozinofili mukusun rengini sarı-beyaza döndürebilir. 1930âlarda buna alerjik pü adı verilmiÅti.
Åiddetli burun temizliÄini takiben epistaksisi olabilir
Hastalarda bulgu olarak hiponasal ses ve aÄız solunumu vardır. Burun kanatlarının solunuma katıldıÄı görülür. Nasal ve fasyal kemiklerin füzyonundan önce olursa hiperteleorizm olur.
Fizik muayenede anterior rinoskopide ya da endoskopide polipler izlenir.
12. Tanı
Poliplerin spesifik hematolojik,biyokimyasal ve immunolojiik tetkiki yoktur.
Allerji için cilt testleri yapılabilir. Ama genel populayonda beklenen pozitiflik oranından fazla deÄildir.
Ãocuk hastalarda mutlaka ter testi yapılmalıdır.
13. Tedavi
a- Medikal
Oral antihistaminikler semptomatik düzelme saÄlarlar.
Topikal steroidler inflamatuar cevabı engelleyerek etki gösterirler. Ayrıca iritan ve asetilkolin reseptör hassasiyetini azaltarak hapÅırma ve burun akıntısı Åikayetlerini azaltırlar. Total eozinofil ve bazofil sayısını da düÅürürler.
Preoperatif olarak bir ay süre ile beklametazon,fluktiazon sprey önerilir. Kullanım sırasında baÅın geriye atılması tavsiye edilir. Cevap alınırsa tedavi 3 ay kadar sürdürülmelidir. Tamamen regrese olabilir.
b- Cerrahi
Burun ve etmoid anatomisini hepimiz biliyoruz ama bazı noktaların üzerinde durmak lazımdır. Nasal cerrahi için orta konka anahtardır. Medialden yaklaÅım yapılırsa kribriform plate kırılabilir ve anterior kranyal fossaya girilebilir. Lateralden yaklaÅılırsa etmoid komplekse girilebilir. Büyük intranasal operasyonlarda orta konka tamamne rezeke edilirse daha sonraki operasyonlarda oryentasyon çok zor olur.
Preopertif Hazırlık
Cerrahiden önce mutlaka vasokonstriksiyon yapılmalıdır. Lokal anestezi ile de genel anestezi ile de yapılabilir.
Anestezi öncesi intramuskuler bir ajanla hasta sedatize edilmelidir. Lokal cerrahi bütün olanakların ulaÅılabilir olduÄu bir yerde yapılmalıdır. Preoperatif pantakoin ve efedrinli tamponlar yerleÅtirilir. Orta konka altına ve septum ile nasal kemiklere arasına enjeksiyon yapılarak anterior etmoid sinir blokajı yapılır. Genel anestezi kullanıldıÄı zaman Mikulic tampon konmalı ve hipotansif anestezi kullanılmalıdır.
Cerrahi
Nasal poliplerde cerrahi tipine karar vermek için farklı görüÅler vardır. ÃoÄu hastada rekkurens olup ve ilk operasyonun geniÅ bir operasyon olması bazı otörlerce istenir.
Simple Polipektomi
Simple polipektomi bir cerrahi yöntemdir. Polipler bir forcepsle veya bir nasal snarele eksize edilir.etmoidlerdeki tüm polipoid mukoza eksize edilerek alt ve orta konka sınırı tamamen temizlenmelidir.
Ä°ntranasal Polipektomi
Bazı otoriteler tarafından önerilmesine raÄmen orta konkanın hepsini rezeke etmeden posterior ve anterior etmoid hücrelerinin hepsini rezeke etmek mümkün deÄildir.(endoskop yardımı olamdıkça) Oysa nasal cerrahide orta konka en önemli landmarktır.
Eksternal Etmoidektomi
İç kantus medialine bir insizyon(Howant) veya natural cilt kıvrımına insizyon(Patterson) yaparak eksternal etmoidektomi yapılır. Bütün etmoid hücreleri rezeke edilmelidir. Eksternal etmoidektominin rekurensi önleyip önlemediÄini gösteren anlamlı çalıÅma yoktur.
Mukozal deÄiÅiklik maksiller sinüse uzandıÄı zaman cerrahlar Jansen-Horgen prosedürünü önerirler. Caldwell-Luc operasyonunun antrum aracılıÄı ile posterior etmoidektomi ile birleÅtirilmesi ve intranasal antrostomi ve etmoidektomi ile kombinasyonundan ibaret bir operasyondur.Bugün nadiren yapılır.
FESC
Endoskopik nasal yaklaÅım etmoidektomi ilk defa 1980âlerde önce yetiÅkinlerde sonra çocuklarda polipozis tedavisinde kullnaıldı. Bu procedürün temeli etmoid sinüslerin marsupalizasyonuna ve eÄer gerekirse maksiller ve sfenoid sinüsle aÄızlaÅtırılmasına dayanır. Literatürde tarama yapıldıÄında bu yöntemle yapılan ameliyatlarda rekkurensin daha az olduÄu görülür. Bazı otörlerin rekkurens oranı:
Polipektomi sonrası | Etmoidektomi sonrası | |
Reilly | %58 | %27 |
Cepereo | %75 | %10 |
Crockett | %89 | %36 |
Triglia | %78 | %36 |
Ameliyat baÅlangıcında orta konka dıÅına taÅmıÅsa polipler rezeke edilmelidir. Daha önceki ameliyatlarda orta konka ve unsinat çıkıntı rezeke edilmiÅ ise görülmeye çalıÅılmalıdır. Orta konka bulunduktan sonra eksizyon gerekiyorsa bu iÅlem operasyon sonuna bırakılır, ikinci adım olarak maksiller sinüs ostiumu ve antrostomi geniÅletilerek lamina papricea bulunmalıdır. Daha sonra önce önce ön sonra arka etmoid hücrelere girilip ve sfenoid sinüs ön duvarına mümkünse ostium bulunduktan sonra arka etmoid sinüs içerisinde yukarıya çıkmak kafa kaidesinde arka lateralden öne doÄru gelinmelidir. Sfenoid ostiumunu bulmak için gerekirse membranöz olan orta konka arka kısmını çıkarmak gerekebilir. Sfenoid sinüs ostiumu bulunup önce aÅaÄıya ortaya doÄru sfenoid sinüs içi oluÅumlara hakim olunduktan sonra ise diÄer yönlere doÄru geniÅletilmelidir. Sfenoid sinüs içindeki patoloji bu iÅlemden sonra temizlenmelidir. Sfenoid sinüs açılıp kafa kaidesi, lamina papricea ve maksiller antrostomi ortaya konduktan sonra arka ve ön etmoidlerin üst kısmındaki hastalık temizlenmelidir. Lateral disseksiyon medial disseksiyondan daha güvenlidir. Lateralde orbita kemik duvarı bulunarak öne doÄru takip edilir, ager nasi ve frontal hücreler açılarak frontal reses kontrol edilir. EÄer orta konka polipoid deÄilse mümkün olduÄunca korunmalıdır.
Operasyon süresince proptozis ve kemozis yönünden göz kontrol edilmelidir. EÄer intraorbital kanama varsa acil dekompresyon gerekebilir. Orbita çevresinde ve sfenoid sinüs içinde optik sinir ve medial rektus adelesine zarar vermemek için tampon konulabilir.
Cerrahi Komplikasyonlar
1- Hemoraji® Tampon+vasokonstriksiyon
2- Orbital gemoraji®optik sinir dekompresyonu
3- Optik sinir kesisi
4- Anterior kranyal fossaya girilebilir®BOS fistülü®menenjit®abse
5- Anozmi
6- Periorbital yaÄ dokusu herniasyonu
7- Medial rektus paralizisi
8- Anterior ve posterior etmoid arter travması
Postoperatif Medikal Bakım
Sık aralıklarla pansuman yapılarak krutlar temizlenir.
10 gün kadar dekonjestan tedavi uygulanır.
Antihistaminiklerin yeri yoktur.
Postoperatif uzun dönem topikal kortikosteroid uygulanır.
Rekkurens
Bu vakaların tedavisinde otolaringologların yüzüyüze geldiÄi en büyük problem nasal poliplerin rekkurensidir. Rekkurens oranı deÄiÅkendir. 2 yıllık bir çalıÅma ortaya koymuÅtur ki
Vakaların %5âinde 5 veya daha fazla önceden yapılmıŠpolipektomi vardır. (Arkelec ve ark.,1984). Genç yaÅta polibi olan ve uzun süreli nasal yakınmaları olan hastalarda rekkurens geliÅme ihtimali yükselebilir. Samter triadı olan hastalarda nüks ihtimali daha yüksektir.
13. Antrokoanal Polip
Bu polipler maksiller sinüste oluÅurlar ve orta meadan sinüs ostiumundan sarkarlar. Buruna doÄru büyürlerse posterior koanaya uzanırlar. Nasal komponenti yumuÅak damaktan orofarenkse sarkar.
Her ırkta olur. Benigndirler. Erkeklerde daha sık görülür. BaÅlangıcı yıllar sürer. Her yaÅ grubunda olur ve unilateraldirler. Soluk beyaz renkli veya tranlusen görünümdedirler.
Histolojik olarak normal bazal membran üzerinde respiratuar epitel vardır. Ultrastrukturel olarak ileri derecede ödem ve celluler infiltrasyon vardır.(eozinofili yoktur.)anterior rinoskopide polip görülmeyebilir ama genellikle posteriora ayna ile bakıldıÄında görülür. En sık semptomu unilateral nasal obstruksiyondur. Etiyoloji bilinmemektedir.
Preoperatif ve postoperatif herhangi bir medikal tedaviye gerek yoktur. Ä°ntranasal polipektomi ve Caldwell-Luc ve orofarenksten rezeke edilmelidir. Rekkurens düÅüktür.
Dr. Gonca YIRCALI
Nazal Polipozis Nedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder