Frontosingulat Kortekste Görülen Duyguların Tanınmasında ve İfadesinde
Azalma Etkisi : Aleksitimiyalı Erkeklere Yönelik Bir Ä°Ålevsel MR ÃalıÅması
Amaç : Duygusal cevapta ve diÄer Åahısların duygularını tanımada beyin bölgelerinin iÅlev gördüÄü bildirilmiÅ olmasına raÄmen, etkinlikte görülen farklılıkların nöral arka planları ortaya çıkarılmayı beklemektedir. Bir kiÅinin, kendi duygu durumunu tanımlamada güçlük çekmesi demek olan aleksitimiya, duyguların nasıl düzenlendiÄini etkilemektedir. Aleksitimiyanın ön singulat iÅlev bozukluÄuna baÄlı olduÄu öne sürülmüÅtür. Dolayısıyla uzmanlar, aleksitimiyalı Åahıslarda duygusal uyarana verilen cevapta beyindeki farklı bölgesel etkinlikleri araÅtırmıÅlardır.
Yöntem : Her birinde sekiz erkek bulunan iki grup, 20 öÄeli Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄiânden aldıkları yüksek veyâ düÅük puanlara göre 437 saÄlıklı Åahıs arasından seçildi. Uzmanlar, iÅlevsel MR (fMRI) kullanarak, pozitif ve negatif uyarım özelliklerine sahip resimlere verdikleri cevap esnasında, iki grubu bölgesel beyin etkinlikleri yönünden kıyasladılar.
Sonuçlar : Aleksitimiyalı erkekler, yüksek negatif uyarıma karÅı verilen cevapta sol mediyofrontal â parasingulat kortekslerinde daha az bir beyinsel etkinlik ve yüksek pozitif etkinliÄe karÅı da, aleksitimiyasız erkeklere nazaran ön singulat, mediyofrontal korteks ve orta frontal girusta daha fazla etkinlik sergilemiÅlerdir.
Ãıkarımlar : Elde edilen bulgular, aleksitimiyanın duygusal uyarım esnasında ön singulat ve mediyofrontal etkinlikteki farklılıklarla baÄlantılı olduÄuna iliÅkin doÄrudan kanıtlar saÄlamaktadır.
Pozitif ve negatif duygularda ve diÄerlerinin duygusal ifadelerinin algılanmasında görev alan beyin bölgeleri, normal kiÅilerdeki ve iÅlev bozukluklarının olduÄu durumlardaki nörolojik görüntüleme çalıÅmalarıyla ortaya çıkarılmıÅtır. Fakat, affektif tarzda görülen Åahsi farklılıkların nörolojik arka planı izah edilmeyi beklemektedir. BildiÄimiz kadarıyla, sadece bir iÅlevsel MR çalıÅmasında kiÅiliÄin duygusal uyarana verilen beyin reaksiyonunda etkili olduÄu gösterilmiÅtir. Bu konuda bir miktâr karmaÅıklık vardır, çünkü affektivitedeki farklılıklar duyguların düzenlenmesini etkilemektedir ve psikopatolojilere karÅı olan zaaftan sorumlu olabilirler. Bir kiÅinin kendi duygularını tanımlayabilme ve baÅkalarıyla iletiÅim kurabilme kâbiliyeti, insandan insana deÄiÅen bir kiÅilik özelliÄidir. Normal nüfusun yaklaÅık olarak % 10âunda, duyguların ifade edilmesinde bir sorun vardır. Aleksitimiya, Åu özellikleri taÅıyan subklinik bir durumdur : Duyguları tanımada ve ifade etmede güçlük çekilmesi, hisleri duygusal uyaranların vücutsal etkilerinden ayırt edememek, simgeleÅtirmede zayıflama ve iç tecrübelerden daha çok, dıŠolaylara odaklanmak. Dahası, aleksitimiyalı Åahıslar çatıÅmalardan kaçınmaya ve duygularıyla anksiyetelerini ifade etmekten kaçınmaya meyillidirler. Bu kiÅiler, sosyal yönden uyumludurlar ve fakat keyifsiz görülürler ve kendilerinin anlamsız olduÄu hissine kapılırlar. Bu durumun, affektin düzenlemesindeki bir bozukluk olduÄu düÅünülmektedir. Aleksitimiya, (kronik aÄrı ve göÄüs kanseri gibi) bazı somatik ve (madde baÄımlılıÄı ve yeme bozukluÄu gibi) psikiyatrik bozukluklar için bir risk faktörüdür aynı zamanda orta yaÅlı erkeklerde yüksek mortalite riskiyle de baÄlantılıdır. Bu kiÅilik özelliÄinin duygusal uyaranların iÅlenmesindeki zayıflamayla baÄlantılı olduÄuna iliÅkin doÄrudan bulgular, otonomik uyarım üzerindeki elektrofizyolojik çalıÅmalarla ve yüz ifadesini tanımadaki veyâ duygusal kelimeleri veyâ görüntüleri yorumlamadaki zayıflamaları gösteren deneysel psikolojik çalıÅmalarla sınırlıdır. Bazı çalıÅmalarda, aleksitimiya yüksek ve kararlı seviyedeki otonomik reaktiviteyle iliÅkilendirilmiÅtir. Ayrıca, aleksitimiya duygusal uyaranlara veyâ duruma baÄlı stresörlere karÅı verilen aÅırı uyarılma cevabıyla ve bunun aksine daha az reaktiviteyle veyâ benzeri bir reaktiviteyle de iliÅkilendirilmiÅtir. Fakat, aleksitimiyanın duygusal cevap esnasındaki beyin etkinliÄiyle bir baÄlantısının olup olmadıÄına iliÅkin soru iÅaretleri mevcuttur. Lane ve arkadaÅları, duygusal uyarım esnasında kan akımında meydana gelen deÄiÅikliklerle Duygusal Uyarılabilirlik ÃlçeÄi Seviyesi puanları arasında bir korelasyon analizi yaparak, bilinçli duygu tecrübesiyle baÄlantılı beyin bölgelerini tesbit etmeye çalıÅmıÅlardır. En yüksek korelasyon sahası, singulat kortekste yerleÅik olarak bulunmuÅtur. Lane ve arkadaÅları, duygusal yönden uyarılabilirliÄin ön singulat korteksteki kan akımıyla doÄru orantılı olduÄuna ve ön singulat korteksin duygusal tecrübelerde yeralan yapılardan biri olduÄuna iliÅkin bulguların ıÅıÄında, aleksitimiyanın duygusal uyarım esnasında ön singulat korteksin iÅlevindeki bir eksiklikle baÄlantılı olabileceÄini tahmin etmiÅlerdir. Aleksitimiyayı, âkörduyuâ teriminin duygusal bir eÅleniÄi olarak kabul etmiÅlerdir. Bu modeli araÅtırmak için, bir kiÅinin duygularını tanımlamasında ve ifade etmesindeki farklılıkların, duygusal uyaranları iÅlemede yeralan sinirsel yapılardaki farklılıklarla iliÅkili olduÄunu göstermeye çalıÅtık. Bu hipotezi, duygusal uyaranların pasif olarak gösterimi esnasında etkinleÅen beyin bölgelerine yönelik karÅılaÅtırmalı bir çalıÅmayla test ettik. Farklılıkların, duygusal uyarıların daha yüksek seviyede iÅlenmesinden sorumlu tutulan ön singulat ve mediyofrontal giruslar gibi yapıları içine alabileceÄini öne sürdük. Gerçekten de, mediyal prefrontal ve parasingulat giruslar limbik uyarılar için konverjans sahalarıdır. Bu bölgeler, biliÅsellikle (kognisyon) duyguları birleÅtirmede, özellikle de affekt baÄlantılı anlamları iÅlemede ve baÅkalarının zihinsel durumlarının gösterilmesinde yer alabilirler. Ä°Ålevsel görüntüleme, aynı zamanda mediyal prefrontal ve ön singular korteksin öznel duygusal iç durumların dıÅavurumunda da yeraldıklarına da iÅaret etmektedir. Bu bölgelerin bilinçli duygusal tecrübelerde, duygu aÅırılıklarının engellenmesinde ve duyguların ifade edilmesinin düzenlenmesinde görev aldıkları öne sürülmüÅtür. Fakat, aleksitimiyanın duygusal uyaranlara verilen cevaptaki azlık veyâ aÅırılıkla bir ilgisinin olup olmadıÄı konusu, hâlen tartıÅmalıdır. Ãn singulat korteksin, bazı iÅlemleri kolaylaÅtırabilecek ve bazılarını da baskılayabilecek bir yapı olduÄu düÅünüldüÄü için, grup karÅılaÅtırmasındaki yönlendirici etkilerin öngörüsüne yönelik kesin bir destek mevcut deÄildir.
Yöntem :
Katılımcılar :
ÃalıÅmada yeralacak olan katılımcıların seçiminde, kiÅilerin duygularını tanımlama ve ifade etme kâbiliyetlerinin baz alındıÄı bir prosedür kullanıldı. SaÄ elini kullanan ve Hastane Anksiyete ve Depresyon ÃlçeÄiânden aldıkları puanlara göre anksiyetesi ve depresyonu olmayan erkekler, 20 öÄeli Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄiânden aldıkları yüksek veyâ düÅük puanlara göre 437 saÄlıklı Åahıs arasından seçildi. Yaygın geçerliliÄe sahip bir aleksitimiya anketi olma özelliÄini taÅıyan Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄi, aleksitimiyanın deÄerlendirilmesinde en sık kullanılan ölçektir. Bu ölçek, aleksitimiyanın ortaya çıkıÅıyla teorik olarak baÄlantılı olan faktörlere ayrılmıÅtır. Nemiah ve Sifneos, affektif rahatsızlıÄa denk düÅen iki faktör tanımlamıÅlardır. Burada, faktör â 1 duyguların ayırt edilmesinde ve faktör â 2 de, duyguların ifadesinde güçlükle iliÅkilidir. Bütün bu faktörlerden alınan puanlar toplanmıÅtır. Aleksitimiyalı ve aleksitimiyasız kiÅiler, Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄiândeki faktör â 1 ve faktör â 2âden alınan puanların ilk daÄılımının sırasıyla ilk ve son çeyreÄine bakılarak seçildiler. Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄi toplam puanlarına göre iki gruba seçilen kiÅiler, kendilerinde aleksitimiyanın mevcut olup olmamasına göre gereken ölçütleri tam olarak karÅılamıÅlardır. (Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄiânde, 56 puan ve üzeri aleksitimiyanın mevcudiyetini ve 44 puan ve altı da, o kiÅide aleksitimiyanın olmadıÄını göstermektedir.) Seçilen 16 kiÅi, depresif ve anksiyöz olmadıklarının ve Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄi puanlarının kararlı olduÄunun teyit edilmesi için, çalıÅmanın yapılacaÄı gün tekrardan Toronto Aleksitimiya ÃlçeÄi ve Hastane Anksiyete ve Depresyon testlerinden geçirilmiÅlerdir. YaÅ ortalamaları 21.5 sene olan aleksitimiyalı sekiz ve aleksitimiyasız sekiz erkek, bu prosedürü müteakiben çalıÅmaya dahil edildiler. Bunların hiçbirinde, tıbbi, nörolojik veyâ psikiyatrik bozukluk hikâyesi yoktu. Yapılan çalıÅmanın maksadı anlatıldıktan sonra, bütün katılımcılardan yazılı izin belgesi alındı. Yerel etik komitesi, çalıÅmayı onayladı.
ÃalıÅma DüzeneÄi :
Åekil â 1âde, çalıÅma düzeneÄinin bir ana hattı görülmektedir. Uyaran olarak, pozitif, negatif veyâ nötr olma durumlarına ve Uluslararası Affektif Resim Sistemi normları baz alınarak belirlenen duygusal yoÄunluklarına göre her biri 12 adet resimden oluÅan beÅ set seçildi. Bu beÅ set, sırasıyla Åu tür resimleri içermekteydi : Pozitif deÄerlikli ve yüksek yoÄunlukta uyarabilirliÄi olanlar, pozitif deÄerlikli ve düÅük yoÄunlukta uyarabilirliÄi olanlar, negatif deÄerlikli ve yüksek yoÄunlukta uyarabilirliÄi olanlar, negatif deÄerlikli ve düÅük yoÄunlukta uyarabilirliÄi olanlar ve nötr deÄerlikli ve nötr yoÄunluÄa sahip olanlar. Duygusal etkilerinin baskılanması maksadıyla ilk resimlerin kaldırılması yoluyla, kontrol uyartısı elde edildi. Resimlere verilen cevaplardaki pozitif, negatif ve nötral beyinsel etkinlikler, eÅlenik kontrol uyaranlarıyla kontrast teÅkil etmekteydi. Her biri kontrast duygusal deÄerlikli ve kontrast uyarabilirlik özelliÄine sahip deÄiÅik üçer resimden ve bunların eÅlenik kontrollerinden oluÅan bloklardan müteÅekkil dört adet gösterim seansı vardı. Her bir resim ve onun kontrolü, 6âÅar saniye boyunca ve bloklar arasında duraklama yapılmadan gösterildi. Blokların sırası, seanslar boyunca ve kiÅiler arasında dengelenerek ayarlandı. Seanslar, analiz hâricinde tutulan dört adet kontrol resminin gösterilmesiyle baÅladı. Görsel uyaranı görmeleri için, katılımcıların önüne 80âe 100âlük arka projeksiyonlu bir ayna konuldu. Aynada görülen uyaranlar, 55 cm eninde ve 70 cm boyundaydı. Resimler, bir bilgisayarın kontrolünde ve eÅzamanlı olarak gösterildi. Katılımcılara, bazı resimlerin Åoke edici olabileceÄi uyarısında bulunuldu. Ani tepkileri deÄerlendirmek için, taramalar esnasında uyaranların duygusal deÄerliklerine yönelik olarak, herhangi bir açık deÄerlendirmeye gerek duyulmadı. Katılımcılara, uyaranlar gösterildiÄi müddetçe dikkatlerini bunların üzerinde toplamaları talimatı verildi. Hastaların pozitif resimlerden edindikleri hoÅnutluk puanıyla negatif resimlerden edindikleri hoÅnutsuzluk puanları, tarama seansının hemen akabinde kaydedildi. Her türe ait resimler, bir hafıza grubu olarak oranlandı. Ä°ki adet derecelenmemiÅ görsel analog ölçeÄi kullanıldı.
Görüntü Toplama ve Veri Analizi :
MR görüntüleri, 3 â T gücündeki bütün vücut magnetiyle elde edildi. Kan â oksijen seviyesine baÄlı iÅlevsel kontrast MR, 64 x 80âlik matrikse ve 24 x 30 cm.lik görüŠsahasına sahip ekho â düzlemsel görüntü sıralamasıyla elde edildi. N / 2 hayalet kalıntılarını gerçek orijinal görüntüden daha iyi ayırt etmek için, dikdörtgensel görüntü sahası kullanıldı. 2 saniyelik tekrarlama zamanı ve 90 derecelik açıyla, 6 mm kalınlıkta 20 adet aksiyal görüntü dilimi alındı. Her bir blok baÅına, dokuz defa tarama yapıldı. Herhangi bir sinyal ortalaması yapılmadı. Sahanın heterojenitesinden kaynaklanan görüntü hataları düzeltildi. Hızlı dar açılı kesitlerin üç boyutlu inversiyon sıralamasıyla, anatomik referans verileri elde edildi. 256 x 256 x 128âlik bir matriks ve 256 mm.lik görüntü sahasıyla birlikte, tekli akümülasyon kullanıldı. Kafanın hareket ettirilmesinden ve diÄer baÅka faktörlerden kaynaklanan hataları düzeltmek ve görüntüleri tekrardan hizalamak için, SPM â 99 ile hesaplanan istatistiki parametrik haritalama tekniÄini kullandık. Daha sonra, elde edilen görüntüler 7 mm.lik tam geniÅliÄe sahip üç boyutlu izotropik gauss kerneli kullanılarak düzleÅtirildi. Ä°statistik analiz için, görüntüler için ayrılan zaman serileri hemodinamik cevap tahminiyle birlikte bir kutu â kar iÅleviyle baÄlantılandı. DüÅük frekanslar, 1 / 216 Hertzâlik bir yüksek geçiÅ filtresi kullanılarak elendi. Bölgesel özgün etkiler, t testi kullanılarak deÄerlendirildi. Her bir deneysel durum için, aleksitimiyalı olanlarla normal Åahısların gösterilen resimlerde gösterdikleri beyinsel etkinlikler arasındaki farklılıklar deÄerlendirildi. Yapılan analiz, pozitif yüksek uyarımlı resimlerle pozitif düÅük uyarımlı resimler ve negatif yüksek uyarımlı resimlerle negatif düÅük uyarımlı resimler ve nörtal resimlerle bunların kontrolleri arasındaki etkileÅimlere dayandırıldı. Nötral uyaranlar, referans olarak alındı. Nötral durumda, gruplar arasında herhangi bir farklılık gözlenmedi. Bölgesel etkinlikler, her bir Åahıs için ayrı ayrı deÄerlendirildi. Bu etkinlikleir aleksitimiyalı ve normal kiÅilerde karÅılaÅtıran T haritaları, SPM â 99 ile hesaplandı. Random etki analiz tekniÄini takip ederek, kiÅiler arasındaki varyansı hesapladık. YanlıŠnegatif sonuç riskini azaltmak için, ön singulat girus ve mediyal prefrontal korteks merkezli olan ve hipotez destekli bir yaklaÅımı kullandık. Ä°statistiki eÅiklerin yüksekliÄi ve boyutu z > 3.09 ve düzeltilmemiÅ p < 0.001 ve p < 0.05 olacak Åekilde ayarlandı. Bu yaklaÅımın, düzeltilmiÅ p deÄerinin kullanıldıÄı sabit etkili analiz tekniÄinden daha etkili olduÄu bilinmektedir. Bu eÅik deÄerleri, daha önceki pek çok görüntüleme çalıÅmasında da tercih edilmiÅtir.
Sonuçlar :
Ãznel Sıralamalar :
T testleri, pozitif ve negatif resimlere verilen hoÅnut olma ve hoÅnutsuzluk cevaplarının ortalama öznel sıralaması üzerinde herhangi bir grup etkisi göstermemiÅtir. Aleksitimiyalı ve normal grupların ortalama puanları, sırasıyla pozitif resimler için 6.31 (SS = 1.61) ve 6.70 (SS = 2.25), negatif resimler için 6.28 (SS = 1.59) ve 6.12 (SS = 1.87) idi.
Ä°Ålevsel MR Sonuçları :
Ä°statistiki belirginlik için tesbit edilen düzeltilmemiÅ p < 0.001 eÅik deÄerinde, aleksitimiyalı ve normal Åahıslar arasında nötral veyâ düÅük uyarma özelliÄine sahip uyaranlara verilen cevaplar yönünden herhangi bir farklılık bulunmamıÅtır. Fakat, iki grup arasında yüksek uyarma özelliÄine sahip resimlere baÄlı etkinlikte farklı kalıplar gözlenmiÅtir. Negatif yüksek uyarabilirlik özelliÄine sahip resimler, aleksitimiyalı erkeklerde normal kontrol grubuna nazaran sol mediyofrontal â parasingulat giruslarda daha az etkinliÄe yol açmıÅtır. Aksine, pozitif yüksek uyarılabilirlik özelliÄine sahip resimler, kontrol grubuna nazaran aleksitimiyalı erkeklerde ön singulat, mediyofrontal ve orta frontal giruslarda iki taraflı olarak daha yüksek bir etkinleÅmeyi uyarmıÅtır. Bu bölgeler, bu belirginlik seviyesinde gruplar arasındaki farklılıÄın görüldüÄü yegâne yerlerdir. Åekil â 2âde, istatistiki parametrik haritalamadan ve pozitif ve negatif yüksek uyaranlara verilen cevaplarda, gruplar arasındaki kıyaslamadan elde edilen neticeler görülmektedir. Pozitif ve negatif düÅük uyarılma durumlarında, daha düÅük bir belirginlik seviyesinde gruplar arasında farklılık olduÄu görülmüÅtür fakat, nötral uyaranlarda böyle bir farklılık görülmemiÅtir. Negatif düÅük uyarabilirlik özelliÄine sahip resimler, aleksitimiyalı erkeklerin orta frontal giruslarında (Brodmann sahası â 9), sol üst ve alt paryetal lobüllerinde (Broadmanâın 7 / 40 ve 40. sahaları) ve sol orta temporal giruslarında (Broadmanâın 21. sahasında), normal kiÅilere göre daha fazla bir sinyal artıÅına yol açmıÅtır. Pozitif düÅük uyarabilirlik özelliÄine sahip resimler, aleksitimiyalı erkeklerin sol orta temporal giruslarında (Broadmanâın 21. sahası), saÄ alt paryetal lobüllerinde (Broadmanâın 39. sahası) ve iki taraflı üst paryetal loblarında (Broadmanâın 7. sahası), normal Åahıslara göre daha fazla bir sinyal artıÅına yol açmıÅtır.
TartıÅma :
Bu çalıÅmadan elde edilen sonuçlar, aleksitimiyalı ve normal erkekler arasında, duygusal uyarana verilen nöral cevapta farklılıklar olduÄunu göstermektedir. Ãn singulat ve mediyofrontal giruslar, aleksitimiyalı ve aleksitimiyasız erkeklere yoÄun duygusal uyaran (negatif veyâ pozitif resimler) verilmesi yoluyla etkinleÅtirilmiÅlerdir. Aksine, nötral resimlerin kullanıldıÄı referans deneysel durumda, aleksitimiyalı ve normal erkekler benzer kalıplar sergilemiÅlerdir. Affektivitedeki Åahsi farklılıkların duygusal uyarana verilen ayırıcı beyin reaktivitesiyle baÄlantılı olup olmadıÄını test etmeye yönelik daha önceki beyin görüntüleme çalıÅmalarında, kiÅilik puanlarıyla beyin bölgeleri arasındaki etkinleÅme arasındaki korelasyona dayandırılmıÅtır. Fakat bu çalıÅmalarda yeralan katılımcıların kiÅilik puanları, normal sınırlar arasındaydı. Aksine, hâlihazırdaki çalıÅmada oldukça keskin bir prosedür kullanılmıÅtır. Sekiz aleksitimiyalı ve sekiz normal erkeÄin, 437 kiÅilik geniÅ bir grup içerisinde oldukça uç noktalarda puanları vardı. Bu prosedür, iki grubu mukâyese etmemizi saÄladı. Aleksitimiyalı ve normal Åahıslar arasında, özellikle ön singulat ve mediyofrontal giruslarda görülen cevap farklılıÄına iliÅkin gözlemimiz, aleksitimiyanın uyaranın duygusal içeriÄinin deÄelendirilmeinde yeralan yapılarla baÄlantılı olabileceÄini göstermektedir. Aleksitimiyanın duyguların biliÅsel olarak deÄerlendirilmesinde meydana gelen bir bozuklukla baÄlantılı olabileceÄi ön görüsüyle uyumlu olarak, uyaranların basit algısal ve asosiyatif yanlarına verilen duygusal cevapta merkezi bir rolü olan limbik sistemde, gruplar arasında herhangi bir farklılık görülmemiÅtir fakat, buradaki durum onların yorumlamalarıyla daha az baÄlantılı olabilir. Nötral resimlerin gösterimi esnasında gruplar arasında bir farklılık görülmemesi, aleksitimiyanın duygusal iÅlemleri etkileyen bir bozukluk olduÄu hipotezini daha fazla desteklemektedir. Ayrıca, yapmıŠolduÄumuz çalıÅmadaki tarama seansı esnasında duygusal deÄerliÄin açık bir kategorizasyonuna gerek duyulmaması, farklılıkların içe dönük dikkat toplama çabalarından ziyâde, âni duygusal tecrübelerle baÄlantılı olduÄuna iÅaret etmektedir. BildiÄimiz kadarıyla, elde edilen bu neticeler aleksitimiyada, ön singular girusta zayıflama olduÄunu öne süren âkör duyuâ modelinin lehinde iÅlevsel beyin görüntüleme verilerini temin etmektedir. Fakat elde etitÄimiz neticeler, sadece herhangi bir deÄerlik etkinliÄini öngörmeyen bu modelle kısmen aynı çizgidedir. Gerçekten de, pozitif ve negatif deÄerliklerin birbirinden farklı uyarım etkinliklerini gözlemledik. Mediyofrontal ve ön singular korteks yapıları, aleksitimiyalı kiÅilerde yoÄun negatif uyarımlarla daha az etkin hâle gelmiÅlerdir fakat pozitif uyaranlarla, bu sahalar aleksitimiyalı Åahıslarda daha fazla etkinleÅmektedirler. Bunun yanında, pozitif ve negatif resimlere verilen cevapta, gruplar arasında komÅu bölgelerde farklılık olduÄu gözlenmiÅtir : Negatif resimlerde rostral singular / mediyofrontal ve pozitif resimlerde dorsal ön singular korteks bölgeleri. Bu makalenin baÅında da belirtildiÄi üzere, mediyofrontal ve ön singulat kortekslerin duygu tecrübesinde ve affektin düzenlenmesinde yeraldıkları öne sürülmüÅtür. Aynı zamanda, ön singular girusun iÅlevsel olarak dorsal ve rostral â ventral bölümlere ayrılması da dikkate deÄerdir. Ãn singular girusun bu iki bölgesi, duygusal tecrübelerin farklı yönlerinde yer almıŠolabilir. Dorsal ön singular korteks, bir duygunun doÄrudan tecrübe edilmesinde (fenomenal uyanıklılıkta) görev alırken, rostral â ventral kısım fenomenal uyanıklılıÄın içeriÄini yansıtma kapasitesinde yeralmıŠolabilir ve duygusal durumun yansıtılmasını temin eder (yansıtıcı uyanıklılık). Bulgularımızın baÅlangıç niteliÄinde olduÄu düÅünülmesine raÄmen, aleksitimiyalı Åahıslarda pozitif resimlerle dorsal ön singular kortekste artan etkinliÄin, pozitif affektin âfenomenal uyanıklılıkâ etkisindeki geniÅlemeyle bir arada olduÄunu tahmin etmekteyiz. Buna ek olarak, negatif resimlerin gösterimi esnasında rostral ön singular korteksteki / mediyofrontal korteksteki etkinliÄin azalması, aleksitimiyanın negatif affektin âyansıtıcı uyanıklılıkâ etkisindeki noksanlıkla bir arada olabileceÄine iÅaret etmektedir. Bu çifte duygusal düzensizlik, aleksitimiyalı Åahıslarda ayırt edilemeyen belirsiz duyguların olmasından sorumlu olabilir. Katılımcıların tarama sonrasındaki puanlarına dayanılarak, pozitif ve negatif resimlere verilen hoÅnutluk ve hoÅnutsuzluk cevapları aleksitimiyalı ve normal erkeklerde benzer Åekilde oranlanmıÅlardır. Elde edilen bu bulgular, aleksitimiyalı Åahısların sıklıkla dıŠuyaranlarla ilgili isabetli yargıları olduÄunu ve deneysel olarak uyarılan duygulanım çerçevesinde daha basit puanlama ve sıralama teknikleri kullanıldıÄında, bu Åahısların benzer duygusal durumlarının olduÄunu gösteren literatürle uyumludur. Fakat, bir kiÅinin uyaranların kendisini nasıl etkilediÄini anlattıÄı daha fazla hedeflenen ölçüm yöntemleri kullanıldıÄında, aleksitimiyalı Åahıslarda kendisini ifade etme özelliÄinde bir fakirleÅme olduÄu görülmüÅtür.
Ãıkarımlar :
Bu çalıÅma, affektin düzenlenmesinde rol oynayan bir kiÅilik özelliÄi olan aleksitimiyanın, duygusal uyarım iÅlemleri esnasında ön singular ve mediyofrontal kortekslerdeki etkinlikte, sınırlandırılmıŠdeÄerlik â baÄımlı farklılıklarla bir arada olabileceÄine iliÅkin bulgular önermektedir. Affektif nörolojik bilimler sahasında daha önceleri yapılan çalıÅmalar ve insanların duygulanımına yönelik iÅlevsel görüntüleme çalıÅmaları, ya klinik yönden rahatsızlıÄı olan grupların duygusal bilgileri iÅlemede nasıl farklılık gösterdiklerini incelemiÅler, ya da normal Åahıslarda duygu durumlarının deneysel manipülasyonu yöntemini kullanmıÅlardır. Elde ettiÄimiz neticelere bakılacak olursa, affektivitedeki düzenli farklılıkların, düÅünülmesi gereken diÄer ilgili deÄiÅkenleri de ortaya çıkardıÄı görülmektedir.
Ãrnek Radyoloji ÃalıÅması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder