DıŠkulak yolu enfeksiyonları temel olarak etyolojisine, lokalizasyonuna ve hastalıÄın klinik seyrine göre sınıflandırılabilir. Otitis externa, esas olarak auricula ve dıŠkulak yolunun enfeksiyon ve inflamasyonunu içerir. Kulak kepçesi ve dıŠkulak yolunu, yüz ve Åakak derisi kapladıÄı için, bu kısımda rastlanılan hastalıklar gerçekte bir deri hastalıÄıdır. Hastalık hafif bir inflamasyondan hayatı tehdit edici boyutlara kadar deÄiÅik seyirlerde olabilir. Kulak Burun BoÄaz populasyonu içerisinde sık karÅılaÅılan bir durumdur ve yayınlarda %3 ile %10 arasında deÄiÅmektedir. DıŠkulak yolunun anatomi ve fizyolojisinin kavranması,potansiyel patojen mikropların bilinmesi ve klinik prezantasyonun tanınmasıyla doÄru ve zamanında tanı koyma olanaÄı saÄlanmıŠve tedavi kolaylaÅmıÅtır. Enfeksiyonun kontrolü dıŠkulak yolunun temizlenmesi ve debridmanı ile saÄlanır, bu topikal tedavinin etki gösterebilmesi içinde gereklidir. Oral antimikrobiyaller gerekli olmayabilir ancak uygun analjezi hastanın tedaviye uyumu ve rahatı için Åarttır.
Otitis Externanın Sınıflandırılması:
1) Akut diffüz ( bakteriyal ) 4) Egzematöz
2) Akut lokalize 5) Fungal
3) Kronik 6) Nekrotizan ( malign)
Herbir kategorinin tanısal karekteristikleri ve ayrı ayrı tedavi protokolleri vardır.
ANATOMÄ° VE FÄ°ZYOLOJÄ°
Auricula(Pinna): DıŠkulak; auricula ve dıŠkulak yolundan oluÅur. Her ikisi de mesodermden köken alan elastik kıkırdak ihtiva ederler. Oysaki kulak memesi, kepçenin altında bir ek gibidir ve yalnızca deri ve adipoz doku içerir. Auricula 6 tane tepecikten meydana gelir. Büyümesi, genel vücüt geliÅimine paraleldir ve yaklaÅık 9 yaÅ civarında eriÅkin yaÅ boyutlarına ulaÅır. Auriculanın deri ve elastik kıkırdak kısımları; tragus, antitragus, anterior helikal krus, konka, heliks ve antihelikstir. Auricula ve tragusun iç kulaÄı saklayıcı ve koruyucu özelliÄi vardır.
Airuculanın topografisi, baÅlıca elastik kıkırdaklar tarafından Åekillendirilir. Bu kıkırdakların kalınlıÄı 0,5 mm ile 2 mm arasındadır. Deri ve subkutanöz doku elastik kıkırdaÄın irregüler yapısını kavrayacak Åekildedir. Deride sebase ter bezleri ile kıllar mevcuttur. Sebase bezler mediale ve laterale doÄru yayılırlar ve triangular fossa ve konka bölgesinde yüksek konsantrasyonda bulunurlar. Oysa ter bezleri seyrek ve daÄınıktır. Genel olarak bütün auriculada kıllar bulunur ancak yaÅlı erkeklerde tragus ve antitragusta daha fazla olan uzun ve kalın kıllar bulunur. Kıllar koruyucu role sahiptir. Kulak memesi ise özellikle yaÄlı dokudan zengindir ve fizyolojik fonksiyonu tam olarak bilinmez.
DıŠKulak Yolu: DıŠkulak yolu yaklaÅık olarak 2,5 cm uzunluÄundadır. Bu kanalın fonksiyonu, sesin orta kulaÄa iletimi ve orta ve iç kulak yapılarının yabancı nesne ve çevresel etkilerden korunmasıdır. 1/3 lateral kısımda kıkırdak vardır ve aÅaÄıda yukarıda ve arkada yer alır, oysa 2/3 medialde kemik kısım vardır ve aÅaÄıda ve önde yer alır. Kıkırdak ve kemik kanal duvarın açılanması vardır. Kıkırdak kısıma önden bakıÅta, 2 veya 3 deÄiÅik yerleÅimde vertikal fissürler görülebilir. (Santorini fissürü gibi) Bu fissürler dıŠkulak yolu ve parotis bezi arasında enfeksiyon veya neoplazmın yayılımı açısından potansiyel boÅluk oluÅtururlar.
Kemik-kıkırdak birleÅim yeri isthmus olarak adlandırılır ve dıŠkulak yolunun en dar segmentini oluÅturur. Ä°sthmus medialde inferior tympanic recess’e, lateralde tympanic annulus’a doÄru uzanır. Arka-üstten, ön-alta kadar olan kemik mesafesi 4-6 mm arasındadır ve burada timpanik membran ile kemik kanal açılanması mevcuttur.
Cerumen Ãretimi: Kemik kanaldaki cilt kalınlıÄı 0,2mm dir ve bu timpanik membren epiteli ile devamlılık halindedir. Bu kısımdaki deri kıkırdak kısımdan oldukça incedir. Kemik kanalda çok ince bir dermal ve subdermal tabaka vardır ve bu salgı bezi ve kıl follikülü içermez. Kıkırdak kısmın kalınlıÄı ise 0,5mm-1mm arasında deÄiÅir ve kıl folliküllleri, sebaseöz (yaÄ Ã¼reten) bezler ve apokrin (seromusinöz) bezlerden bol miktarda vardır. Bu üç salgı yapısı apopolisebaseöz uniti oluÅtururlar ve bu yapının cerumen üretimi kadar koruyucu fonksiyonu da vardır.
Kıl folliküllerinin sayısı lateral 1/3 kısımda medial bölümden daha fazladır. Bazen genel olarak dıŠkulak yolunda kıl folliküllerinin sayısı az olabilir. Bunlarda erectör pili kasları yoktur fakat cerumen yapımı ile iliÅkili özel glandüler yapılar vardır. Sebaseöz ve apokrin bezlerin herikisi, kıl folliküllerinin dıÅtaki köklerinin kılıflarından geliÅir. Bu nedenle bu bezlerin sayısal daÄılımı kıl follikülleri ile benzerdir.
Cerumen (earwax ), sebaseöz ve apokrin glandların ürettiÄi sekresyonun, kombinasyonu ile oluÅur. Ä°lave olarak desquame epitel hücreleri bulunur. Bu kombinasyon asidik bir tabaka oluÅturur ve dıŠkulak yolunun enfeksiyondan korunmasında yardımcı olur. Genetik ve ırksal özelliklerin farklılıÄı; serumenin görünüÅü, kıvamı, immünglobulin ve lizozim içeriÄi gibi fiziksel karekteristiÄinde deÄiÅikliklere neden olabilir. Ãretilen cerumen kademeli olarak dıÅa doÄru göçer ve buradan dıÅarıya dökülür.
BuÅonların özel bir Åeklide, kulak zarına yakın dıŠkulak yolu kemik kısmı derisinin anormal bir döküntü yapmasıdır. Yer yer keratinli, soluk sarı renkli bir yıÄın, kulak zarına yakın bir kısımda toplanır. Son derece serttir. Ãıkarılmaları büyük promlem doÄurur. Buna epitelyal buÅon ve bazı yayınlarda dıŠkulak yolu kolesteatomu gibi adlar verilmiÅtir.
OTÄ°TÄ°S EXTERNADA PREDÄ°SPOZAN FAKTÃRLER
Normalde dıŠkulak yolu iyi korunaklıdır ve kendi kendini temizleme özelliÄi vardır. Fakat bazı faktörler tek tek veya kombine olarak otitis externa oluÅumunu kolaylaÅtırırlar. Ãzellikle kulak temizlenmesi iki Åekilde predispozisyon yaratır: Birincisi, cerumen alınmaya çalıÅılırken oldukça frajil olan dıŠkulak yolu derisi travmatize edilir ki bu enfeksiyona uygun zemin hazırlar. Ä°kincisi, cerumenin olmayıÅı, onun fiziksel koruması, antimikrobiyal etkisi, düÅük pH’ı saÄlaması ve lizozomal etkisi gibi koruyucu etkilerinin de olmaması anlamına gelir. Cerumen fiziksel tahriÅ ve kaÅıma nedeniyle itilerek artık Åeklinde kalabilir ve dıŠkulak yolunun su teması ile yumuÅayıp, derinin pH’sının artmasına yol açabilir. Yine dıÅa doÄru olan epitel göçünün bazı kimselerde deÄiÅik ve tümüyle ters olup kulak zarına doÄru olması aynı mekanizmayla enfeksiyonu kolaylaÅtırır. Ayrıca dıŠkulak yolunun dar, uzun ve kıvrıntılı yapısı özellikle banyo ve yüzmelerden sonra bir miktar suyun içerde kalmasına ve ıslaklık sonucu mikropların özellikle de mantarların yerleÅmesine uygun ortam hazırlar.
AKUT DÄ°FFÃZ OTÄ°TÄ°S EXTERNA
Akut diffüz otitis externa (ADOE)-(swimmer’s ear), dıŠkulak yolunun enfeksiyon ve inflamasyonudur. Otolojik öykü ve muayene tanısaldır ve tipik belirti ve semptomlar verir. Kardinal belirtiler; kaÅıntı, palpasyonla hassasiyet ve aÄrıdır. Ayrıca iÅitme kaybı ve kulakta dolgunluk hisside olabilir. Ä°nflamasyona sekonder geliÅen ödem nedeniyle dıŠkulak yolu daralır ve sekresyon ve döküntülerin birikimi nedeniylede stenoz geliÅebilir.
Fizik muayenede en genel belirti dıŠkulak yolunda ödem ve eritem bulunmasıdır. Bu tragus ve konkaya da yayılabilir. Ayrıca dıŠkulak yolu derisinde sekresyon sızması, pürülan kulak akıntısı ve kabuklanmada görülebilir. Airucula ve tragusun palpasyonu ile çiÄneme hareketi aÄrı nedeni olabilir. Ä°lave semptomlar olarak ateÅ yüksekliÄi, preauriculer, postauriculer ve anterior servikal lenfadenopati gözlenebilir.
Hastalık preinflamatuar ve akut inflamatuar dönem olarak iki evrede izlenebilir. Ä°nflamatuar evre hafif, orta ve Åiddetli olabilir. Preinflamatuar evre kaÅıntı, ödem ve dolgunluk hissini içerir. Hafif inflamatuar devre kaÅıntı ve aÄrının artmasıyla karakterizedir. Muayenede hafif ödem ve eritem mevcuttur ve dıŠkulak yolu açıktır. Derinin dökülmesi ile minimal miktarda beyaz ve hafif kirli sekresyon görülebilir. Orta faz sırasında kaÅıntı, auriculada hassasiyet ve dıÅkulak yolunda aÄrı Åiddetini arttırır. DıŠkulak yolu henüz açıktır fakat lümen, dıŠkulak yolu irritasyonu, sekresyonun yoÄunluÄunun artması ve ödeme baÄlı daralmıÅtır. Sekresyon artık eksudatiftir.
ADOE’nın Åiddetli evresinde aÄrı tolere edilemeyecek düzeydedir ve kulak etrafındaki yumuÅak doku ve derinin hareketi ile çiÄneme sırasında oluÅabilmektedir. DıŠkulak yolu lümeni ödem,eritem ve pürülan akıntının artmasına baÄlı tıkanabilir. Bu evrede enfeksiyonun yaygınlıÄı sıklıkla kulaÄın dıÅınada ulaÅır. YumuÅak dokuların ve bölgesel lenf nodlarının tutulumu eÅlik eder. Ä°nfeksiyonun antero-lateralde parotis bezi ve subkutanöz dokuya ve antero-medialde temporo- mandibuler bileÅkeye yayılımı Santorini fissürü aracılıÄıyla olur. Posteriorda kartilaginöz kanal ve konnektif dokuyu geçerek mastoid ve kemik kanallara ulaÅır. Buradan kanal boyunca damar penetrasyonu ile timpano-mastoid sütüre geçer. Medialde infratemporal fossaya yönelerek 9 ve 12. kranial sinirlere kadar tutulur ve kafa kemiklerinin osteomyelitine potansiyel taÅır.
DıŠkulak yolunda pH 4-5 civarında hafif asidik düzeydedir ve önemli antimikrobiyal etki gösterir. ADOE’da dıŠkulak yolunun asidik pH’sında deÄiÅme ve alkali pH’a doÄru kayma olur. Buda patojen bakterilerin üremesine izin verir. Bu deÄiÅiklikler ılık ıslak ortamlarda, yüzme ve banyo sonrası cerumenin yer deÄiÅtirmesiylede geliÅebilir. DıŠkulak yolu temizlenirken yapılan travma, keskin uçlu, yabancı nesnelerle kaÅıma hatta kendi parmaÄı ile zorlama bile kanalda abrazyon ve laserasyona yol açarak defekt oluÅturur ve inokülasyona zemin hazırlar. DıŠkulak yolunda izole edilen en sık iki mikroorganizma normal flora elemanları olan Stafilococcus Epidermidis ve Corynebacterium Species’tir. ADOE’da kültürlerde saptanan en sık patojen ajanlar ise Psödomanas Auroginosa ve Stafilococcus Aureus’tur.
Tedavi:
Otitis extermanın tedavisinde starateji, enfeksiyonu eriterek dıŠkulak yolu restorasyonunun saÄlanması ve orjinal saÄlıklı durumuna getirilmesidir. Tedavide ilk ve en önemli basamak dıŠkulak yolunun travmatize edilmeden temizlenmesidir. Mikroskop altında dikkatli aspirasyon ve debridman yapılmalıdır. Topikal göz ve kulak damlaları veya hidrojen peroksit epitel artıklarının uzaklaÅtırılmasında kullanılır. Ãzellikle kalın, kabuklanmıÅ, yapıÅmıŠdokular varsa bunların kanal derisinden ayrılmasında faydalıdır. Hastanın toleransı ve uyumu temizliÄin yapılabilmesi için gereklidir.Ancak kısa sürede bile çok aÄrılı olabilir. Bu durumda temizliÄin efektif olması için analjezi gerekebilir. Topikal tedavinin etkili olabilmesi ve uzun süre devam edebilmesi için dıŠkulak yoluna konan Pack veya Vick’ler kullanılır. Bunlar çeÅitli Åekillerde bükülmüŠpamuk veya bez parçalarıdır. Bunlar hem ilacın daha uzun süre temasını saÄlar hemde dıŠkulak yolunun daha fazla daralmasını önlerler. Topikal damlalar günde 3-4 kez kullanılabilir. TemizliÄin sıklıÄı kanal tarafından üretilen sekresyon veya dökülmelerin miktarıyla uyumlu olarak deÄiÅebilir. Gerekirse haftada bir ciddi Åekilde temizlemek gerekebilir.
DeÄiÅik topikal preperatlar içinde, süspansiyon, solüsyon, losyon, jel ve kremler vardır. Otitis externada en çok kullanılan preperatlar süspansiyon ve losyonlardır. Ãünkü bunların uygulaması kolaydır. Ajanların asidite oranı 3 ile 6 arasında deÄiÅir ki bu bakteri ve mantarların üremesini inhibe eder. Asidik ajanları kullanırken istenmeyen bir etki yanma oluÅturmasıdır. Ãünkü bu hastalarda kulak damlalarına göre daha nötr olan göz damlaları kullanılır. Göz damlalarının bir avantajıda düÅük yoÄunlukta olması ve otitis externada karÅılaÅılan dar lümenlere penetrasyonunun iyi olmasıdır.
Steroidli veya steroidsiz antibiyotik preperatları Åeklinde kullanılabilen damlalarda mevcuttur. Topikal steroid preperatları dıŠkulak yolundaki ödem ve inflamasyonu azaltarak aÄrıyı önler.
Topikal antibiyotik preperatlarının en belirgin yan etkisi antibiyotik allerjisi veya oportunistik bakteri ve mantarların direnç kazanmasıdır. Topikal antifungal ajanların pH deÄeri 4,5 ile 8 arasında deÄiÅir ve hastalar tarafından iyi tolere edilir. EÄer kültürde bakteri ve fungal mikroorganizmaların herikiside izole edilmiÅse topikal antibiyotik ve antifungal preperatlar beraber olarak kullanılabilir.
Otitis externanın tedavisinde oral ilaçlar nadir olarak kullanılır. Enfeksiyonun yaygınlıÄı dıŠkulak yolunun sınırlarının ötesine geçmiÅse, auriculer veya fasiyal sellulit oluÅmuÅsa veya üst boyun ve parotis bölgesinde lenfadenit varsa oral antibiyotik endikedir. Antibiyotik seçimi kültüre göre yapılır ve en az 10 gün verilmelidir. En sık olarak antipsödomonal ilaçlar (ciprofloxacin) veya antistafilococcal ilaç (dicloxacillin veya cephalexin) kullanılır. Ciddi vakalarda intravenöz antibiyotikler kullanılabilir. Analjezikler, sıklıkla non-streoid antiinflamatuarlar veya opioidler hastanın tedaviye uyumu ve konforu için gereklidir.
AKUT LOKALÄ°ZE OTÄ°TÄ°S EXTERNA
Akut lokalize otitis externa (ALOE) fronkulozis olarak bilinir ve apopolisebaseöz unit’in obstruksiyonu sonucunda oluÅur. Daha çok dıŠkulak yolu arka üst kısmı ve lateral 1/3 kısmında görülür. Genellikle travma sonucu inokülasyon ve obstruksiyona baÄlı geliÅir. Kültürde üretilen patojenik mikroorganizmalar; stafilococcus aureus baÅta olmak üzere diÄer stafilokoklar ve streptokoklardır.
ALOE’nın semptomları lokalize aÄrı, kaÅıntı, ödem ve eritemdir. Fluktuasyon olması abseleÅmeye gidiÅi gösterir. EÄer ödem ve abse kanalı tıkarsa iÅitme kaybı geliÅebilir. Tedavide absenin uç verdiÄi yerden yüzeyel bir insizyon ile drenaj uygulanır. Ayrıca topikal ve oral antibiyotikler, lokal sıcak pansuman ile oral analjezikler kullanılır. Antistafilococcal penisilinler ve I.kuÅak sefalospolinler uygun antibiyotik seçeneklerdir.
KRONÄ°K OTÄ°TÄ°S EXTERNA
Kronik otitis externa; (KOE) sürekli olarak devam eden hafif derecedeki enfeksiyon ve inflamasyon tarafından dıŠkulak yolu derisinin kalınlaÅması sonucu geliÅir. Hastalar sürekli ve Åiddetli kaÅıntı ve tıkanıklık hissinden yakınırlar. Fizik muayenede dıŠkulak yolu derisinin kuru ve hipertrofik olduÄu ve cerumenin olmadıÄı görülür. Bu hipertrofik derinin kalınlıÄı deÄiÅebilir fakat deÄiÅmeyen sonuç en azından parsiyel kanal stenozunun geliÅimidir. AÄrı, auricula ve dıŠkulak yolunun manuplasyonları dıÅında pek rahatsız etmez. Mukopürülan otore, deri dökülmesine nadiren eÅlik eder. Bu boÅalma ve dökülmeler hastalarda akut alevlenmelere predispozisyon yaratırlar.
KOE’da kültür raporları deÄiÅkendir ve normal veya non-patojenik flora olarak gelebilir. Ãünkü hastalar KBB uzmanına sevk edilmeden önce haftalar hatta aylardır, topikal veya oral antibiyotik kullanıyorlardır. KOE tedavisinde asıl amaç, dıŠkulak derisini restore etmek, orjinal saÄlıklı durumuna kavuÅturmak ve cerumenin yeniden üretimini geliÅtirmektir. Sık otomikroskopik temizleme ve debridman ile topikal ajanların kullanımı ile sıklıkla baÅarılı olunabilir. Nadiren tedavide cerrahi yöntemler gerekir. Uzun süreli uygulanan medikal tedaviye yanıtsızlık KOE da cerrahi yönteme endikasyon yaratır. Bu aÅamada dıŠkulak yolunu geniÅletme ve yeni yüzey oluÅturma tasarlanabilir (Canalplasty).
Conchal flap meatoplasty ilk olarak Hinds ve Gray tarafından 1950′lerde yapılmıÅtır. Bu teknik dıŠkulak yolu çapının arttırılması, kanal duvar derisinin inceltilmesi, posterior kanal duvar kıkırdaÄı ve konkal çukur birleÅiminde pürüzsüz bir kenar oluÅturarak meanın geniÅletilmesidir. Paperella kemik ve kıkırdak kanal derisinin tamamen ayrılmasını içeren ayrı bir yöntem tanımlamıÅtır. Bu yöntem deri ve konkal kartilajın soyulup atılması ile external meanın geniÅletilmesi ve buraya splitt-thickness deri greftinin konmasıdır.
EGZEMATÃZ OTÄ°TÄ°S EXTERNA
Egzematöz otitis externa (EOE), bünyesinde deÄiÅik dermatolojik varyasyonlar tanımlanmıÅtır. ÃrneÄin; atopik dermatit, seboreik dermatit, kontakt dermatit, psoriazis, lupus eritematozus, nörodermatit ve infantil egzema gibi. Bu nedenle hastaların öyküsünde önceki veya eÅlik eden dermatolojik hastalıklar detaylı araÅtırılmalıdır. KaÅıntı genellikle primer Åikayettir. Muayenede eritem, ödem, kepeklenme, kabuklanma, ıslaklık ve sızıntı tarzında akıntı ile dıŠkulak yolu ve kepçesinde çatlaklar ve ürtiker görülebilir. Tedavide baÅarı için, altta yatan dermatolojik hastalıkların tedavisi ve koruma önemlidir.Atopik dermatitisli vakalarda suçlu allerjenlerden uzaklaÅma gereklidir. Bununla birlikte kaÅıntıdan kurtulmak için, kortikosteroidli preparatlar ve kurutucu ajanlar kullanılabir. Daha Åiddetli formlarda oral anti pruritikler ve oral antihistaminikler verilebilir.
OTOMÄ°KOZ
Otomikoz, fungal otitis externa olarak bilinir ve Amerika’da otitis externalı vakaların yaklaÅık olarak %10′unu oluÅturmaktadır. Bu oran tropikal iklimlerde dahada yüksektir. Fungal enfeksiyon genellikle kanalda nem oranının yükselmesiyle birliktedir. Yine önceden bakteriyel enfeksiyon nedeniyle uzun süreli topikal antibiyotik kullanımına baÄlı dıŠkulak yolu florasının deÄiÅmesi de enfeksiyonu kolaylaÅtırıcı etmenlerdir. Hastaların önceki tıbbi öykülerinde diabet ve immünsupresif durumlar olabilir.
Otomikozun erken belirtileri kaÅıntı ve yoÄun otorenin geliÅimidir. Kültür alınması önemlidir. Fizik muayenede dıŠkulak yolunda siyah, gri, mavimsi-yeÅil, sarı veya beyaz renkte fungal büyüme ve birikinti izlenebilir. Otomikozlu vakalarda %80-90 oranında Aspergillus saptanır. Ä°kinci sıklıkta görülen ajan ise Candidalardır. KarÅılaÅılan diÄer fungal ajanlar Phycomycetes, Rhizopus, Actinomyces ve Penicillium’dur.
Fungal enfeksiyonların tedavisinde dıŠkulak yolunu asitleÅtirici ajanlar ile antifungal topikal kulak damlaları örneÄin; Thimerasol veya Gention Violet kullanılır. Gention Violet nonspesifik bir ajandır ve asidifikasyon ve kurutma etkisinin yanında genel antimikrobiyal etki gösterir. Bunun yanında spesifik anti fungal ajan olan Clotrimazole(Lotrimin) daha efektiftir. GeçmiÅte Aspergillusa sensitif oral antifungal ilaçlar mevcut deÄildi ancak yakın zamanda Ä°traconazole(Sporanox) baÅlanması ile bu mikroorganizmaya yönelik mükemmel sonuçlar alınmıÅtır.
BÃLLÃZ EXTERNAL OTÄ°T
Mirenjitis Bülloza Hemorojika timpanik membran ve dıŠkulak yolunun zara komÅu kısmının viral enfeksiyonudur. Genellikle üst solunum yolları enfeksiyonu ile beraberdir ve kıŠaylarında görülür. Hasta Åiddetli aÄrı ve iÅitmede azalmadan Åikayet eder. Muayenede membranın yüzeyinde kırmızı büller görülür. Büllerin içi çilek rengi sıvı ile doludur. Büllöz mirenjit sık olarak her iki kulaÄı da tutar. Bazı vakalarda orta kulak effüzyonu geliÅebilir ve bazende sensorinöral iÅitme kaybı gözlenebilir. Etken organizma kesin deÄildir. Bazı vakalarda Psodomanas veya Mycoplazma üretilmesine raÄmen viral etyoloji daha olasıdır.
Büllöz mirenjitin tedavisi; topikal tedavi, sistemik antibiyotikler ve analjezikleri içerir. Büllerin miringotomi bıçaÄıyla patlatılması aÄrıyı azaltabilir.
GRANÃLER EXTERNAL OTÄ°T
Granüler mirenjitte sadece zar üzerinde bir miktar granülasyon dokusu olabileceÄi gibi, bütün zarı ve kanalın derin kısmını örten granülasyon dokusu bulunabilir. Hastalarda kaÅıntı,aÄrı ve otore vardır. Bazen iÅitme kaybı olabilir. Travma veya idiopatik inflamatuar hastalıklar sebep olabilir. Granülasyon dokusunun az olduÄu durumlarda küretaj veya gümüŠnitratla koterizasyon yapılabilir. Formaldehit gibi diÄer denature edici ajanlarda kullanılabilir. Topikal antibiyotikler ve oral steroidlerde verilebilir. Bazen kanalın derin kısmında obliteratif bir inflamasyon ve epitelizasyon geliÅebilir.
HERPES ENFEKSÄ°YONLARI
Herpes simplex virüsüde auriculayı tutmasına raÄmen bu bölgede en sık herpes zoster enfeksiyon yapar. Herpes zoster sinir köklerinde yerleÅen Varisella virüsünün reaktivasyonu sonucu oluÅur. Bir veziküller yıÄını Åeklinde ortaya çıkar. Vücudun segmental innervasyonuna göre spesifik dermatomlarda bu kabarcıklar gözlenir. Kulakta en fazla konka ve kanalın yüzeyel kısmında görülür. KulaÄın Herpes Zoster enfeksiyonunda olaya iÅitme kaybı, vertigo ve fasiyal paralizide eklenebilir.
DıŠkulak yolu Herpes Enfeksiyonlarının tedavisi topikal debridman ve antiviral ajanları içerir. Olaya sekonder bakteriyal enfeksiyonlar eklenirse antibiyoterapi kullanılır. Oral steroidler postherpetik nöralji insidansını azaltmak için verilir. Yine antiviral ajanlardan asiklovir oral veya intravenöz kullanılabilir.
PERÄ°KONDRÄ°T VE KONDRÄ°TLER
Bunlar perikondrium ve kıkırdaÄın inflamasyonudur. DıŠkulak yolunun bir enfeksiyonu olarak geliÅebilecekleri gibi, kaza veya cerrahi travma sonucu da geliÅebilirler. Muayenede Åiddetli aÄrı ve kanalda kaÅıntı mevcuttur. Zamanla cilt üzerinde pullanma ve kabuklanmalar ile seröz veya pürülan exuda olabilir, endurasyon ve eritem geliÅebilir. Hafif derecedeki vakalarda tedavi olarak debridman topikal ve oral antibiyotik tedavisi uygulanır. Kültürlerde daha çok psödomonas üretilir ve bunun için Ciprofloxacin uygun tedavidir. Yine psödomanasa etkili topikal damlalar örneÄin; gentamisin verilebilir. EÄer enfeksiyon bölgesel yumuÅak doku ve lenf nodlarına yayılmıÅsa hospitalize edilmeli ve parenteral antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır.
OTÄ°TÄ°S EXTERNA’NIN KOMPLÄ°KASYONLARI
Otitis externa genellikle benign seyreder. Ä°yi bir hasta hekim iÅbirliÄi ve enfeksiyona gerekli önemin verilmesiyle kolayca iyileÅir. Hastaların doktora geç baÅvurmaları komplikasyonların geliÅimine yol açabilir ancak bu oldukça nadirdir. Ãünkü Åiddetli aÄrı ve usandırıcı diÄer semptomlar hastaları genellikle erkenden doktora yönlendirir. Bununla birlikte hastalar semptomlarından kurtulmak için evlerinde inefektif veya karÅıt etkili ilaçlar kullanabilirler. Yine hastalar kuvvetle kaÅıyarak ve tahriÅ ederek travmatizasyonu arttırırlar ve enfeksiyonun yayılmasına veya kolayca tekrarlamasına yol açarlar. DıŠkulak yolu etrafına radyoterapi alanlar, immünsupresif hastalar veya diabetiklerde patojenlerin tekrarlayan çoÄalmalarıyla karÅılaÅılabilir. Otitis externanın komplikasyonları deÄiÅik düzeyde olabilir. Hafif ve lokal düzeyde tutulumdan, yaÅamı tehdit edici nekrotizan otitis externaya kadar deÄiÅebilir.DıŠkulak yolu stenozu, mirinjitis ve bunların sonucu timpanik membran perforasyonu, enfeksiyonun bölgesel yayılımına baÄlı auriculer sellulit, kondrit ve parotit yanında nekrotizan otitis externaya progresyon komplikasyonlar arasında sayılabilir. Kanalda oluÅan ödem lenfatik ve venöz drenajı inhibe ederek enfeksiyonun bölgesel yayılımına iyi bir yol oluÅturur. Bunlar arasında önemli bir komplikasyon olan nekrotizan otitis externadan biraz daha detaylı bahsetmek yerinde olacaktır.
Nekrotizon external otit önceleri malign external otit olarak bilinirdi. Bu enfeksiyon ölümcül potansiyel taÅır. Genellikle dıŠkulak yolundan baÅlar ve kafatası kemiklerine ulaÅır.
Tanısal Ãzellikler;
1)Bir aydan uzun süreli otalji.
2)Birkaç haftadır devam eden pürülan otore ve granülasyon dokusu
3)Diabeten Mellitus veya baÅka immunsupresif durumlar veya ileri yaÅ.
4)Kraniyal sinir tutulumu; özellikle 7, bazen 9 ve 10.
5)Kültürlerde P.species ve P.auroginoza üretilir.
6)Radyolojik görüntüleme yöntemleri tanıda yardımcı olur. Nükleer yöntemler olan Gallium ve Technetium hastalık varlıÄında diÄer yöntemlerden daha spesifik bilgiler verir. Ayrca kontrastlı MRI ve kontrastlı CT dende yararlanılabilir. Bu radyolojik yöntemlerle kemik destruksiyonu ve erozyonu, osteomyelit, invazyon alanı ve kafatasına yayılım gibi konularda bilgi edinilir.
Nekrotizon external otitin ilerlemesi ile kranial nöropati, yakın komÅuluktaki yapılara yayılım, (mastoid, kafatası, dural sinüsler, beyin), menenjit, beyin apsesi ve ölüm görülebilir.
Tedavide hospitalizasyon, intravenöz antibiyotik tedavisi, günlük temizleme ve debritman kullanılır. Agresif medikal tedaviye raÄmen yanıt alınamadıÄı durumlarda granülasyonun sürekliliÄi ve kranial sinir tutulumu halinde ilave olarak cerrahi yöntemler kullanılır. Granülasyon dokularını temizlemeye ve diÄer komplikasyonları önlemeye yönelik olarak orta kulak explorasyonu, mastoidektomi, fasiyal sinir dekompresyonu yine cevap alınamazsa temporal kemik rezeksiyonu yapılabilir.
OTÄ°TÄ°S EXTERNADAN KORUNMA
Otitis Externa’dan en önemli tedavi basamaÄını korunma oluÅturur. Otitis externa oluÅturabilecek risk faktörleri hakkında hastaların eÄitimi çok önemlidir. Nemli ve rutubetli iklimlerde yaÅayanlar ile su sporuyla uÄraÅanlar daha çok risk altındadırlar. Bunlarda, dıŠkulak yolunda ıslak birikimler, deride yumuÅama, pH deÄiÅikliÄi ve otitis externaya sık yakalanma eÄilimi geliÅir. Su geçirmeyen kulak tıpaları enfeksiyonu önemli oranda engellerken, suya maruz kaldıktan sonra kulak kanalının kurulanması da önemlidir. Bunun için kuru hava veya %70′lik etil alkol kullanılabilir.
Belki de genel populasyona yapılabilecek en önemli uyarı kulak ve kulak yolu derisine yönelik manuplasyonlardan kaçınmaları olacaktır. KulaÄın kuvvetle temizlenmesi ve kaÅıma ile yapılan tahriÅ veya yabancı nesneler hatta kiÅinin kendi parmaÄıyla bile oluÅan abrazyon ve laserasyonlar mikroorganizmanın inokülasyonu için çok iyi bir zemin oluÅturur ve enfeksiyon bariyerini ortadan kaldırır.
Otitis externa yanında bütün hastalıkların önlenmesinde iyi bir hasta-hekim iÅbirliÄi gerekmektedir. Bu sayede hastalıklardan doÄacak rahatsızlıklar önlenirken, ilave olarak ev ve iÅ aktivitelerinde geliÅecek kayıplar ve tedavi masrafları da önlenmiÅ olacaktır.
OTOTOKSÄ°SÄ°TE
Topikal kulak damlalarına baÄlı ototoksisite nadir görülür ve genellikle iki yolla geliÅir. Birincisi direkt yoldur ve perfore kulak zarlarında görülür. Preparatların direk olarak oval veya yuvarlak pencereye kontakt temasıyla geliÅir. Preparatlar diffüz olarak membrandan geçerek labirentin vestibülüne veya kokleaya yayılabilir. Ä°ndirekt yol ise topikal kulak damlalarının deri tarafından sistemik absorbsiyon göstermesiyle olur. Topikal damlalara baÄlı geliÅen potansiyel ototoksik etkiler sensörinöral iÅitme kaybı, çınlama ve vertigodur.
Hayvan çalıÅmalarında ayrımlanan ototoksik materyallerin sayısı oldukça fazladır ve bunların bir çoÄu günlük kullanımda uygulanmaktadır. Buna raÄmen kullanılan topikal kulak preparatları klinik uygulamada kabul edilebilir ve tercih edilebilir güvenliktedir. 1994′te topikal damlaların güvenliÄi yeniden gözden geçirildiÄinde Roland Ä°ngiliz literatüründe sadece 4 tane sensorinöral iÅitme kaybı geliÅen vaka not etmiÅtir. Bu sonuç hayvan modellerindeki aÅikar ototoksisite ile çeliÅkilidir. Buda muhtemelen insan yuvarlak penceresi bölgesi anatomisinin farklılıÄından kaynaklanmaktadır.
KAYNAKLAR
1) Dennis I.Bojrab, MD, Thomas Bruderly, Do, and Yasser Abdulrazzak, MD: Otolaryngologıc Clinics Of Nort America, 29:761-781, 1996
2) Christopher J.Linstrom and Frank E.Lucente: Ä°nfekcions Of The External Ear, Head And Neck Surgery-Otolaryngology Edited by Byron J.Bailey, 1rd ed, Vol 2, Ch:117, Lippincott Company, Philadelphia, 1993, 1542-1556.
3) Akyıldız A.N: DıŠKulak Yolu Hastalıkları, Kulak Hastalıkları ve MikroÅirurjisi, eh:12, Ongun KardeÅler Matbaacılık Sanayi, Ankara; 285-304.
4) Ãakır N: DıŠKulak Hastalıkları, Otolaryngoloji – BaÅ ve Boyun Cerrahisi, 1rd ed, Vol:1, Ch:1, Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. Åti., Ä°stanbul, 1996, 49-53.
Dr. Atilla MESCÄ°OÄLU
Otitis Eksterna Nedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder