4 Ocak 2013 Cuma

Kinolonlar Nedir

Tümüyle sentetik olarak elde edilen antibakteriyel ajanlardır.

İlk üyesi olan Nalidiksik asit, 1960’lı yıllarda klorokinin saflaştırılması ile üretilmiştir. Bunu takiben, yeni türevler sentezlenmiş ancak bu ilk ve ikinci kuşak kinolonlardan sonra 1980’li yıllarda florlanmış kinolonlar, 4-kinolonlar, kinolon karboksilik asit türevleri geniş anlamda klinik kullanıma girmiştir.

ETKİ MEKANİZMASI

Bu grup antibakteriyeller, duyarlı bakteri hücresinde DNA sentezini inhibe ederek bakterisidal etki gösterirler. Bakterideki primer hedefi DNA giraz(Topoizomeraz II) enzimidir.Bu enzimin tüm fonksiyonları kinolonlar tarafından interfere edilir. Kinolonlar, bu enzimin A alt birimiyle etkileşirler.

DNA GİRAZ

Bu enzim, kromozomal çift sarmallı bakteri DNA’sında reversibl kesme ve tekrar bağlama fonksiyonu ile DNA’da negatif kıvrılmalara neden olur ve DNA molekülünün boyutunu küçültür, DNA’yı hücre içine sığdırır. Bu olaya “supercoiling” adı verilir. Ayrıca DNA replikasyonunda, tamirlerde, transkripsiyon ve rekombinasyonda rol oynar. İki A alt birimi ve iki B alt biriminden oluşur.

ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTE

Genel olarak yeni kinolonlar Enterobacteriaceae ailesinin üyelerine, H. İnfluenza, M.catarrhalis, gonokoklar, meningokoklar, L.pneumophila gibi gram negatif bakteriler son derece etkili, P.aeruginosa, Acinetobacter spp, stafilokoklara orta derece etkilidir.Anaerop bakterilere, pnömokoklar da dahil streptokoklara, enterokoklara, diğer pseudomonas türlerine, M.tübercülosis dışındaki mikobakterilere, Nocardia ve Actinomyces’lere pratik anlamda etkisizdirler.

ANTİMİKROBİYAL AKTİVİTE

Kinolonlar arasında etkinlik açısından farklılıklar mevcuttur.

wSiprofloksasin, gram negatif enterik basillere 28 kat daha düşük konsantrasyonlarda etkilidir. Diğer yandan yeni bazı türevler, P.aeruginosa’ya, Acinetobacter türlerine, pnömokoklar da dahil streptokoklara ve diğer gram pozitif koklara olduğu kadar anaeroplara da diğerlerine göre invitro daha etkilidir.

İLAÇ ETKİLEŞİMİ

Kinolonların beta laktam antibiyotiklerle ve aminoglikozidlerle kombinasyonu genellikle herhangi bir etkileşime yol açmamakta, bazen aditif olmakta, nadiren sinerjizm göstermektedir. Kinolonlarla rifampin, kloramfenikol, tetrasiklin veya vankomisin kombine edildiğinde bazen antagonistik etki görülebilmektedir.

DİRENÇ GELİŞME MEKANİZMALARI

Kinolonlara karşı duyarlı bakterilerde direnç gelişimi tek basamaklı spontan mutasyonla olmaktadır. Dolayısıyla yeni kinolonlar için tek basamaklı mutasyona bağlı direnç çok duyarlı bakterilerde klinik olarak önemli olmamakta ancak MIC düzeylerinin birkaç dilüsyon artmasına neden olmaktadır.

Mutasyon iki şekilde olmaktadır:

1.GyrA veya gyrB geninde mutasyon ve DNAgirazda yapısal değişiklik sonucu ilacın bağlanmasında azlık

2.Bakteri membran geçirgenliğinde azalma

DİRENÇ GELİŞME MEKANİZMALARI

Tedavi sırasında gelişen direnç daha çok kistik fibrozis, tüberküloz, osteomyelit gibi hastalıklarda uzun süreli tedavilerde gelişmektedir.

wKinolonlara karşı direnç gelişiminin engellenmesi için tedavi indikasyonlarının çok dikkatli seçilmesi yanında, diğer antibiyotiklerle kombinasyon veya dönüşümlü uygulama önerilmektedir.

FARMAKOLOJİK VE FARMAKOKİNETİK ÖZELLİKLERİ

Sindirim kanalından emilimleri son derece iyidir. Oral alındıktan 12 saat sonra serum tepe düzeyine ulaşırlar.

Eliminasyon yarı ömürleri nispeten uzundur, bu da günde tek doz veya iki kez uygulanabilmele rine izin verir.

Serum proteinlerine bağlanma oranları %14-25 arasında değişir.

Yeni kinolon türevleri vücut sıvılarına ve dokularına çok iyi dağılır, dağılım hacmi oldukça geniştir.

FARMAKOLOJİK VE FARMAKOKİNETİK ÖZELLİKLERİ

Akciğerler, karaciğer, kalp, kemik, prostat dokusuna iyi etkili oldukları bakterilere karşı MIC değerinin üzerindeki yoğunluklarda ulaşırlar. Polimorf nüveli lökositlerde ve makrofajlarda konsantre olurlar. BOS’na geçişleri çok iyi değildir. En iyi BOS düzeyini pefloksasin ve ofloksasin sağlar.

Ofloksasin daha çok renal, pefloksasin daha çok hepatik eliminasyona uğrarken, diğerleri hem renal, hem hepatik eliminasyona uğrar.

KLİNİK KULLANIMLARI

Yeni kinolon türevlerinin kullanıldığı başlıca infeksiyonlar şöyle sıralanabilir:

1.Genitoüriner infeksiyonlar,

2.Gastrointestinal infeksiyonlar (Tifo ve Paratifo dahil)

3.Akciğer infeksiyonları

4.Osteomiyelitler

5.Diğer bazı infeksiyonlar (Menjit, endokardit, deri ve yumuşak doku infeksiyonları, oftalmik infeksiyonlar)

KULLANIMINI KISITLAYAN ÖZELLİKLER

1.Yeni kinolon türevlerinin in vitro etkinliklerinin yetersiz olduğu mikroorganizmaların oluşu,

2. Kinolonlara direnç gelişiminin uzun süreli tedaviler sırasında bile ortaya çıkabilmesi,

3.Antiasitler içinde bulunan alüminyum, magnezyum, kalsiyum gibi katyonların ve demir sülfatın muhtemelen nonabsorbe şelatlar oluşturarak oral alınan kinolonun absorbsiyonunu kısıtlaması,

4.Teofilin ve kafein ile enoksasin daha az olmak üzere siprofloksasin,pefloksasin, nadiren norfloksasin, ofloksasin ve lomefloksasinin hepatik metabolizmalarındaki interferensi nedeniyle bu maddelerin vücuttan temizlenmelerinde azalma olması

KULLANIMINI KISITLAYAN ÖZELLİKLER

5.Kinolonlarla NSAİİ’lar arasındaki etkileşim sonucu konvulsiyon görülmesi,

6.Yeni kinolon türevlerinin 16-18 yaş altında kilere, gebelere, süt veren annelere, deney hayvanlarında eklem kartilajında harabiyet, testiküler atrofi, lenste opasite gibi patolojilere neden olmasından ötürü kontrendike olması,

7.Hepatik yetmezlikte pefloksasinin, renal yetmezlikte ofloksasinin atılımının azalması,

8.Tedavi sırasında %4.5-10 oranında yan etki gelişmesi

KİNOLONLARIN YAN ETKİLERİ

En sık görülen yan etki, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal şeklinde olan gastrointestinal yan etkilerdir.

SSS ile ilgili olarak baş ağrısı, baş dönmesi, uyku bozukluğu, ajitasyon, bayılma ikinci sıklıkla görülür. Bayılma ve şuur kaybı daha çok organik beyin hasarı olanlarda veya NSAİ ilaç alanlarda görülmektedir.

Deri döküntüsü de görülebilir.

LABORATUVAR DEĞERLERİNE ETKİSİ

*Serum aminotransferaz düzeylerinde yükselme

*Hafif düzeyde geçici lökopeni ve eozinofili

*Nadiren hematüri, interstisyel nefrit, akut böbrek yetmezliği

*Norfloksasinin kullanımı sadece genitoüriner ve gastrointestinal infeksiyonlarla kısıtlanmalıdır.

*Ofloksasin klamidyal infeksiyonlarda daha etkilidir.

*Teofilin alan hastalarda norfloksasin, ofloksasin, fleroksasin diğerlerine tercih edilmelidir.

0 views


Kinolonlar Nedir

1 yorum: