1 saatte 10âdan fazla apne veya hipopne nöbeti görülmesi OUAS olarak tarif edilir. Apne, hava akımının en az 10-15 saniye ortadan kalkması ile karakterize olan durumdur.Apne; santral, obtrüktif ya da mikst tipte olabilir.Obstrüktif uyku apnesi sendromu, özellikle erkek populasyonunda, yaklaÅık % 1-2 prevalans ile sık görülen bir hastalıktır. Uzun zamandır varlıÄı biliniyor olmasına raÄmen son 30 yıldır popularite kazanmıÅtır.Kural olmamakla birlikte hastaların büyük çoÄunluÄunu erkek Pickwick tipi oluÅturmaktadır.Bu hastalarda tipik olarak dil kökünde posterior hava yolu daralmıÅtır.Respiratory disturbance indeks (RDI) 1 saat içerinde geçirilen apne veya hipopne sayısı olarak tanımlanmaktadır. RDI 10 veya daha fazla ise OUAS için anlamlıdır. RDI 10-20 arasında ise hafif, 20-40 arasında ise ılımlı, 40âdan fazla ise Åidettli olarak tanımlanır. Hafif OUASâda oksijen saturasyonu %88 ve üzerinde, ılımlı OUASâda % 60-88 arasında, Åiddetli OUASâda % 60âın altındadır. Obstrüksiyonun anatomik lokalizasyonuna göre 3 farklı tipi tanımlanmıÅtır.
Tip 1: Orofarenks düzeyinde
Tip 2: Orofarenks-Hipofarenks arasında
Tip 3: Hipofarenks düzeyinde
5 yıllık takipte, 60 yaÅın üzerinde OUASâlı hastalarda, aynı yaÅ grubunda hastalıÄı olmayan grupla karÅılaÅtırıldıÄında kısa dönemde ölüm oranının anlamlı düzeyde yüksek olduÄu gösterilmiÅtir. Bu sendrom, tanı ve tedavi yöntemleri açısından cerrahi ve dahili multidisipliner yaklaÅımı gerektirir.
Semptomlar
Uyku apnesinin iki esas semptomu horlama ve gündüz uyku halidir.Horlama üst hava yolunun tıkanmasından, gündüz uyku hali de gece uykunun sürekli bölünmesinden kaynaklanır.Tipik olarak yüksek sesli horlamayı, apne ataÄını gösteren, sessiz bir period takip eder.Sessiz periodlar 10-60 saniye kadar sürer ve nadiren 1 dakikayı geçer.Apne çoÄunlukla homurdanma, iç çekme ve vücut hareketleri ile son bulur ve horlama yeniden baÅlar.Bu tablo yüzlerce kere tekrar edebilir ve hasta bu ataklardan haberdar deÄildir, çoÄunlukla doktora baÅvurmayı öneren hastanın eÅidir.Hasta sabah uyanınca, apne atakları esnasında artan parsiyel karbondioksit basıncına baÄlı olduÄu düÅünülen, baÅaÄrısı ve uykusuzluktan Åikayetçi olur.Ayrıca uykunun sürekli bölünmesine baÄlı kiÅilik deÄiÅikliÄi, depresyon, entellektüel gerileme, impotans, hafıza kaybı ve solunum bozukluÄuna baÄlı sistemik ve pulmoner hipertansiyon, cor pulmonale, saÄ kalp yetmezliÄi, sekonder polisitemi, gece aritmileri ve ani gece ölümleri görülebilir.
Patofizyoloji
Görüntüleme yöntemleri, uyku apneli hastalarda obstrüksiyonun orofarenkste yumuÅak damaktan hipofarenkse kadar herhangi bir seviyede olabileceÄini göstermektedir.Normal koÅullarda inspirasyon esnasında bu bölgedeki dilatör kaslar kasılarak havayolunu stabilize eder ve çökmeyi önler.Havayolu çökmesine,üst havayolu obstrüksiyonu, dar havayolu ve artmıŠfarengeal duvar kompliansı neden olabilir.Ä°nspiratuar kuvvet, dilatör kasların karÅı hareket yetenÄini aÅtıÄı zaman, arkasında obstrüksiyona yol açan subatmosferik farengeal basınç oluÅturur. Genioglossus gibi dilatör kasların fazik aktivitesinin apneli hastalarda normal insanlara göre fazla olduÄu gözlenmiÅtir.Bu fazik artıÅın, apneli hastalarda, havayolunun açıklıÄını saÄlamak için kompansatuar bir mekanizma olduÄu düÅünülmektedir.
YaklaÅım
Uyku apnesi tanısı konulduktan sonra apnenin nedenine yönelik araÅtırma yapılmalıdır.Retrognati, mikrognati gibi çene anomalileri, tonsiller hipertrofi, uvula hipertrofisi ve nasal obstrüksiyon gibi üst havayolu resistansını arttıran nedenler dikkatle incelenmelidir.Obesite uyku apnesi ile yakından iliÅkilidir.Obesitenin farenks ve hipofarenkste yaÄ birikimine neden olarak farengeal hacmi daraltarak havayolunun daralmasına yol açtıÄı düÅünülmektedir.Hipotiroidi ve akromegali gibi endokrin hastalıkların da uyku apnesi ile iliÅkili olduÄu gösterilmiÅtir.Fizik muayene AkciÄer filmi, EKG pulmoner hipertansiyon ve cor pulmonale yönünde bilgi verebilir. Hematokrit düzeyi sekonder polisitemiyi gösterebilir.Uyurken teyp kayıtları da tanı yönünden deÄerli bilgiler saÄlar.
Tanı
DeÄerlendirme:Uyku apnesi olan veya Åüphelenilen hastada öykü uyku mahrumiyetinin derecesi ve semptomlar üzerine yoÄunlaÅmalıdır.Horlama ve apneler deÄerlendirmede kritik öneme sahiptir.Horlamayı devamlı, aralıklı veya belirli pozisyonlarda olarak tanımlamak önemlidir.Hastanın eÅi ile temas kurmak da diagnostik deÄer taÅır.Hafif vakalarda obstrüksiyon yalnızca supin pozisyonda görülür ve diÄer pozisyonlarla hastanın solunumunda problem yoktur.DiÄer önemli veriler kilo alma öyküsü, alkol ve sedatif kullanımı, ailesel uyku problemleridir. Hipertansiyon, kalp hastalıÄı ve nörolojik hastalıklar detaylı deÄerlendirilmelidir. ÃalıÅırken ve araba sürerken uyuya kalmak önemli ipuçlarıdır.Ãyküde uykusuzluÄa baÄlı trafik kazaları da görülebilir. Gün içinde uykusuzluÄa baÄlı dikkatsizlik, kiÅilik bozuklukları, konsantrasyon bozukluÄu ve seksüel disfonksiyona da rastlanabilir.
Fizik muayene: Fizik muayenede esas amaç sendroma yol açan anatomik yatkınlıÄı ortaya çıkartmak ve düzeltilebilir fokal lezyonları tesbit etmektir.Uyku apneli hastaların genel kraniofasial yapıları önemlidir.
Hipersomnolan hastalarda Graves oftalmopatisini andıran kanlı, ÅiÅ gözler dikkati çeker.Uyku apneli hastalarda çoÄunlukla konka hipertrofisine baÄlı nazal obstrüksiyona da rastlanır.Gece aÄız solunumu da çoÄunlukla öyküde mevcuttur.Bu, hastanın alt düzeylerde havayolunu açabilmek için suprahyoid yapıları ve dil kökünü repoze edebilmek için gösterdiÄi çabadır.Tipik eriÅkin uyku apnesi vakalarında hiçbir nazal cerrahi aÄız solunumunu düzeltemez. KBB uzmanının esas ilgisini çeken hastanın orofarengeal muayenesidir.Orofarengeal muayenede klasik bulgular belirgin öÄürme refleksi ile birlikte kalın et kırmızısı mukozalı damak ve iÅe yaramaz kıvrımlı orofarengeal kıvrımlardır.Nasal muayenede mevcut patoloji varsa mutlaka açıkça ortaya konulmalıdır. Tespit edilmiÅ bir burun patolojisi varsa öncelikle tedavi edilmelidir. Belirgin retrognati, mikrognati ve makroglossi gözlenebilir.
Orofarengeal havayolunun geniÅliÄi ve derinliÄi, tonsil plikalarının ve yumuÅak damaÄın konfigürasyonu dikkatle incelenmelidir.Tonsil dokusundan kaynaklanan obstrüksiyon da açıkça ortaya konulmalıdır.Uyku apneli hastalarda havayolunu deÄerlendirmede fiberoptik endoskopi de yararlıdır.Mueller manevrası flexible endoskop ile hastanın aÄzı ve burnu kapalı, zorunlu inspratuar efor uygularken havayolunun orofarenks- yumuÅak damak ve hipofarenks-dil kökü düzeylerinde gözlenmesidir.Muayene nasofarengeal orofarengeal ve dil kökü düzeyindeki obstrüksiyonları ortaya çıkarmaya yönelik olmalıdır. Mueller manevrası mutlaka yatar pozisyonda da yapılmalıdır. Hipofarenkste Mueller manevrasının anlamlı olması için dil kökünün posterior farengeal duvara yapıÅması ve larengeal oluÅumların görülmesine izin vermemesi gerekir. YumuÅak damak düzeyinde özellikle antero posterior düzlemde olan darlıklar dairesel darlıklara ya da dil kökündeki darlıklara nazaran uvulopalatofarengoplasti gibi cerrahi müdahaleler açısından daha umut vericidir.
Laboratuvar bulguları:
Polisomnografi: Obstrüktif uyku apnesinin tanısında polisomnografi altın standarttır.Test esas olarak uyuyan hastada elektroensefalogram, elektrookulogram, elektrokardiyogram, elektromyogram, nabız oksimetrisi ve devamlı hava akımı ve solunum eforunun kombine deÄerlendirilmesidir.Test en iyi 6-8 saatlik normal gece uykusunda uygulanır.Gündüz kısa süreli uyku esnasında da testi uygulamak mümkündür ancak uykunun REM evresi atlanıldıÄı için bu kısa süreli testlerin tanı deÄeri daha düÅüktür.EEG bulgularına göre uyku non-REM ve REM olmak üzere 2 evreye bölünür.Non-REM evresi de kendi içinde 4 evreye ayrılır.
Non-REM evreler
- Evre 1 : Geçici evre
- Evre 2 : İlk gerçek uyku evresi
- Evre 3 : Delta evresi
- Evre 4 : Delta evresi
REM evresi
Uyku evreleri
| EEG | EOG | EMG | Nabız | Solunum |
Evre 1 | DüÅük orta amplitüd (3-7 Hz) | Göz hareketlerinde yavaÅla ma | DüÅük amplitüd | YavaÅlama | YavaÅlama |
Evre 2 | 12-14 Hz ani çıkıÅlar | Göz hareketlerinde yavaÅla ma | Amplitüdde düÅüŠ| YavaÅlama | YavaÅlama |
Evre 3 ve 4 | 0.5-2 Hz yavaÅ dalgalar | Göz hareketlerinde yavaÅla ma | Amplitüdde düÅüŠ| En düÅük hız | DüÅük hız |
REM | Evre 1 benzeri+testere dalga ları | Hızlı göz hareketleri | En düÅük amplitüd | DeÄiÅken | Düzensiz,kısa hipopne ve apne periodları |
Normal bir birey, uyku baÅladıktan sonra REM evresine girinceye kadar 60-90 dakika kadar non-REM evresinde kalır.Bu döngü, her seferinde REM evresi biraz daha uzayarak bir gecede 3-4 kez tekrarlanır.REM evresi hipotoni, deÄiÅken kalp hızı ve düzensiz solunum hareketleri ile karakterizedir.Ekstraokuler kaslar bu evrede çok aktiftir ve bu yüzden bu periodun adı âhızlı göz hareketleriâ evresi olarak adlandırılır.Medullar solunum aktivitesini göz hareketleri ve kas atımları ile iliÅkili olduÄundan,REM uykusu esnasında nefes almanın, uykunun diÄer evrelerindeki gibi kemoreseptör ve metabolik gerekliliklerin dıÅında, REM uykusuna baÄlı prosesler tarafından kontrol edildiÄi düÅünülmektedir. Klinik önemi olmayan kısa apne periodlarına REM evresi esnasında rastlanabilir.Sürekli EEG,EMG,EOG kayıtları hastanın uyku evresini gösterir.Tetkik esnasında uykunun latans dönemi, toplam uyku süresi, her uyku evresinde geçen süre ve uyanıÅlar kayıt edilir.Oral-nasal hava akımı ölçümü hipopne ve apne ataklarını belirler. Pletismografi yardımıyla yapılan torako-abdominal hareket kayıtları, apne ataklarının obstrüktif, santral veya mikst tipte oluÅunu ayırt etmede yardımcı olur.Nabız oksimetrisi, oksijenizasyonu ve apne atakları esnasında desaturasyonu gösterir.Sürekli EKG kayıtları da aritmileri tespit etmekte kullanılır.Apne atakları çoÄunlukla supin pozisyonda olduÄu için uyku esnasında hastanın pozisyonu da sürekli not edilir. Supin pozisyonda belirginleÅen hastalarda pijamalarının arkasına tenis topu veya tarak dikilerek hastanın supin pozisyonda yatmaması saÄlanır. Apne atakları uykunun herhangi bir evresinde olabilmesine raÄmen, birçok zaman oksijen desaturasyonları REM evresinde tespit edilmektedir.Bazen gece uyku çalıÅmaları yerine gündüz 4 saatlik çalıÅmalar yapılabilir.Bu çalıÅmalar maliyet-etkin olmasına raÄmen, hasta REM evresine giremiyorsa apne ataklarını ve oksijen desaturasyonunu gerçek anlamda gözönüne çıkaramayabilir. Polisomnografi olmadan hiçbir hasta opere edilmemelidir.
Multiple sleep latency test (MLST):Gün içi uykusuzluk ve bitkinlik konusunda bilgi verir.2 saat arayla ardarda 4-5 gündüz uyku periodu esnasında çalıÅma yapılır.Ä°leri derecede gündüz uykusuzluÄuna eÅlik eden 5 dakikadan daha kısa süren uyku baÅlangıcı patolojik kabul edilir.OUAS ve narkolepsi gibi durumlarda 2 dakikadan daha düÅük MLST skorları elde edilir.Narkolepsili hastaların polisomnografik çalıÅmalarında uyku baÅlangıcında REM evresi görülür. Narkoleptiklerin uyku atakları uykunun hafif evrelerini atlayarak direk REM evresine girmelerinden kaynaklanır.
Radyolojik inceleme: Bazı yazarlar sefalometrik veriler elde edebilmek için uyku apnesli hastanın kafa ve boyun filmlerinin rutin olarak çekilmesi gerektiÄini savunmaktadır.Sella-nasion-supramentale açısının 76 derecenin altında olması hemen her zaman posterior havayolu darlıÄı ve dil kökü obstrüksiyonu ile uyumlu bulunmuÅ. Ayrıca mandibular düzlem-hyoid arası uzaklıÄın da önemli bir parametre olduÄu gösterilmiÅ.
Ayırıcı tanı
Uyku apnesinin ayırıcı tanısı gündüz uyku hali yapan diÄer bozukluklarla yapılır.Bunların en sık karÅılaÅlanları hipotiroidi, uyku mahrumiyeti ve periyodik hareket sendromlarıdır. Nokturnal myoklonus çoÄunlukla hastanın eÅi tarafından farkedilir ve tibialis anterior kası içine yerleÅtirilen elektrodlarla gece EMG kayıtları yapılarak ortaya çıkarılır.Periodik hareket sendromları artan yaÅla daha sık görülür ve uyku apnesi ile karÅılaÅtırıldıÄında daha çok rastlanır. Narkolepsi bunlardan daha az görülür ve kliniÄi daha farklıdır. Polisomnografi bu durumları ayırt etmede deÄerli sonuçlar verir.
Tedavi
Medikal Tedavi | Cerrahi tedavi |
Kilo vermek Sedatiflerden kaçınmak Protryptyline Oksijen desteÄi Nasal CPAP Dili tutan cihazlar Mandibulaya pozisyon | Trakeotomi Adenotonsillektomi Dil redüksiyonu Uvulopalatofarengoplasti Mandibular ve maksiller osteotomi Genioglossus ilerletme-hyoid asma LAUP Midline laser glossektomi Nasal cerrahi |
Fazla kilo, muhtemelen üst havayolunda yaÄ birikimine baÄlı olarak OUASâa neden oluyor. OUASâlı bütün hastalar kilo kaybı ile ilerleme kaydediyorlar.OUASâlı hastalar alkol, uyku hapları,sakinleÅtiriciler, antihistaminikler, antikonvulsifler gibi sedatif ilaçlardan kaçınmalıdırlar.Bu hastalara solunumun devamı ve beynin oksijenizasyonu için uykudan refleks uyanıÅların gerekli olduÄu anlatılmalıdır. Protriptyline antikolinerjik yan etkileri nedeniyle sınırlı kullanım alanı bulmasına raÄmen etkisini REM evresini baskılayarak gösterir.Oksijen desteÄi, diÄer seçenekler mevcut deÄilse geçici bir çözüm olarak yarar saÄlayabilir ama uzun dönemde OUAS için etkili deÄildir.
Nazal CPAP: Sullivan tarafından tanımlandıktan sonra OUAS hastaları için tedavide çok önemli bir yer edinmiÅtir.CPAP yatak baÅında basınç üreten bir cihaza baÄlı burna takılan bir maske ile yapılır.Non-invasive olması nedeniyle tedavide ilk sırada yer alır.CPAPâa hasta uyumu deÄiÅik serilerde % 50-80 olarak bildirilmiÅtir.Hastaların CPAPâa devam etmelerindeki birincil sebep güniçi performanslarında çok çabuk ilerleme.Klinik tecrübe CPAP’ın hastalıÄın Åiddetini balirgin azaltmasına raÄmen devamlı tedavi saÄlamadıÄını gösteriyor.Ancak uzun dönem CPAP tedavisi alan hastalarda semptomlarda belirgin gerileme oluyor ve bazıları tedaviye son verebilecek duruma gelebiliyor.Bu özellikle CPAP esnasında kilo veren hastalarda gözleniyor.Ä°lginç olani hastalar CPAP tedavisine baÅladıktan sonra çok daha kolay kilo verebiliyorlar.Gündüz performansının artıÅı, uyku halinin ortadan kalkması ve hastanın motive olması önemli etkenler olarak gözüküyor.CPAP tedavisi ile apne indeksi ve gece oksijen desaturasyonu belirgin olarak ilerleme kaydetmektedir. YavaÅ dalga ve REM evrelerinin yüzde oranları da anlamlı geliÅme gösterir.
Cerrahi Tedavi Cerrahi tedavinin baÅarılı olması için RDIânin % 50ânin veya dakikada 10ânun altına düÅmesi gerekir.
Trakeotomi: Bir zamanlar ciddi OUASâın tedavisinde altın standard olarak görülen trakeotomi halen etkili bir tedavi yöntemidir.Fakat CPAP ile eski güncelliÄini yitirmiÅtir. Nasal CPAPâı tolere edemeyen hastalarda trakeotomi halen yararlıdır. Oksijen saturasyonu % 50ânin altına düÅen kısa boyunlu ÅiÅman hastalarda tek tedavi yöntemidir. ÅiÅman boynu olan hastada stomanın çabuk epitelizasyonu ve cilt ile trakeal kıkırdak arasında daha az yaÄ dokusu bırakan özel permenant trakeotomi tekniÄi tercih edilmelidir. (Eliachar)
Uvulopalatopharyngoplasty(UPPP):Ä°lk kez Ä°kematsu tanımlanmasına raÄmen Fujita tarafından güncelleÅtirilmiÅtir.Halen etkin bir cerrahi yöntem olmasına raÄmen, LAUPâun bulunmasıyla daha az tercih sebebi olmaya baÅlamıÅtır.Büyük dilli, kısa ve kalın boyunlu bu hastalarda genel anestezi ve entübasyon zorunluluÄu iÅi daha zor bir hale getirmektedir.Ayrıca UPPP sonrası erken ve geç dönemde kanama, velofarengeal yetmezlik, konuÅma bozukluÄu ve nasofarengeal stenoz gibi komplikasyonlar görülebilir.Uzun dönem minör komplikasyonlar olarak da boÄazda yabancı cisim hissi ve balgam artıÅı görülebilir.Bunlar, farenkste süpürge görevi gören, velum ve uvulanın orta kısımlarının çıkarılmasına baÄlı olur.UPPP esnasında yumuÅak damaÄın, konuÅma, yutma ve nasofarengeal regürjitasyonu önleme gibi fonksiyonlarını kaybetmemek için levator palatini kası korunmalıdır. UPPPânin en önemli zorluÄu entübasyon gerekliliÄi ve hasta grubunun genel anestezi açısından yüksek risk grubunda olmasıdır.UPPPânin baÅarılı olmadıÄı durumlarda hipofarengeal cerrahi uygulamak gerekir. Tip 1 OUASâlı hastalarda, 30 serinin ortalamasında UPPP ile % 62-67 arasında iyileÅme saÄlanmıÅtır.
Laser-assisted uvulopalatoplasty(LAUP): Lokal anestezi ile oturur pozisyonda ofiste uygulanabilecek bir iÅlemdir.Anesteziyi takiben 18 watt sürekli modda yumuÅak damaÄın serbest köÅesinde ve uvulanın her iki tarafında vertikal ters âVâ Åkelinde kesiler yapılır.Ters âVâ Åeklindeki bu kesiler daha sonra ters âUâ Åekline dönüÅür.Daha sonra uvula, içerisindeki kas tabakası, nasal ve oral yüzdeki mukozalar korunarak âbalık aÄzıâ Åeklinde karbonize edilir.Esas amaç uvulayı ve yumuÅak damaÄı küçülterek yeniden Åekillendirmektir.Operasyon sonrasında hastaya su ile hidrojen peroksit karıÅımını her 4-6 saate bir gargara yapması ve boÄaz aÄrısı için de Xylocaine kullanması önerilir.UPPPâye göre avantajları, genel anestezi gerektirmemesi, daha kısa sürede yapılması, komplikasyonlarının ve post-op rahatsızlıÄın daha az oluÅudur. LAUP esas olarak tip-1 OUASâlu hastalarda tercih edilmelidir. 3-5 günde maksimuma ulaÅan ve 8-12 günde çözülen boÄaz aÄrısı ve %2-3âlük kanama LAUPâda rastlanabilecek komplikasyonlardır.Laup uygulanan hastalarda Åu ana kadar majör kanama, velofarengeal yetmezlik, nasofarenks stenozu ve ses deÄiÅikliÄine rastlanmamıÅtır. Tip 1 OUASâlı hastalarda 3 serinin ortalamasında LAUP ile % 80 iyileÅme saÄlanmıÅtır.
Mandibular osteotomi, hyoid askısı ile genioglossus ilerletme: UPPP orofarenks ve yumuÅak damaÄa yönelik yapılırken bu iÅlemin hedefi dil kökü ve hipofarenkstir.Bu iÅlem genial çıkıntıyı ve hyoidi ilerletir.EÄer yeterli olmazsa daha agresif olarak maksiller ve mandibular ilerletme yapılır.Bu operasyonların amacı mandibula ve hyoid kemiÄi ilerleterek, dil kökü ve farengeal kasları ilerleterek havayolunu açmaktır.
Midline laser glossektomi: Hipofarengeal obstrüksiyonlarda temel yaklaÅım yumuÅak doku kitlesini azaltmak ve kollabe olabilecek dokuyu laser ile ortadan kaldırmaktır.MLG yanında linguoplasti, lingual tonsillektomi, parsiyel epiglottektomi ve ariepiglottik plikaların vaporizasyonu da yapılabilir.MLG trakeotomi ile genel anestezi altında yapılır.Tip-2 ve tip-3 OUASâlı hastalarda LAUPâa destek olarak tercih edilir. MLG ile linguoplasti hipofarengeal obstrüksiyonlu hastalarda maksillofasial cerrahiye alternatif olarak yeni bir cerrahi tekniktir. UPPP ile birlikte yapıldıÄında ileri havayolu obstrüksiyonu olan hastalarda trakeotomi gerekliliÄini ortadan kaldırmaktadır.MLG uygulanan hastalarda apne indeksinin belirgin azaldıÄı görülmektedir.
KAYNAKLAR
- Bailey, Head and Neck Surgery-Otolaryngology
- Office based laser surgery. Yosef P. Krespi, St. Lukeâs-Roosevelt Hospital, New York
- Fujita et al. Obstructive sleep apnea syndrome: Pathophysiology, upper airway evaluation and surgical treatment. ENT Journal 1993; 72 (1): 67-76
- Riley et al. Obstructive sleep apnea syndrome: A surgical protocol for dynamic upper airway reconstruction. J Oral Maxillofac Surg 1993; 51: 742-47
- Walker et al. Uvulopalatopharyngoplasty versus Laser-assited uvulopalatoplasty for the treatment of obstructive sleep apnea. Laryngoscope 1997;107 (1): 76-82
- Brown et al. Sleep Apnea Syndromes: Overview and diagnostic approach. The Mount Sinai Journal of Medicine 1994; 61 (2): 99-112
- Brock et al. Sleep apnea. American Family Physician 1994; 49 (2): 385-394
- Riley et al. Obstructive sleep apnea syndrome: A review of 306 consecutively treated surgical patients. Otolaryngology-Head and Neck Surgery 1993; 108 (2):117-125
- Davis et al. Uvulopalatopharyngoplasty for obstructive sleep apnea in adults: Clinical correlation with polysomnographic results. ENT Journal 1993; 72 (1): 63-6
- Rauscher et al. Nasal CPAP and weight loss in hypertensive patients with obstructive sleep apnea. Thorax 1993; 48: 529-33
- Symposium. Obstructive sleep apnea syndrome. The Practitioner 1992; 236 (4): 412-3Dr.Sinan ATMACA
Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu Nedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder