3 Ocak 2014 Cuma

Apoptozis Nedir

Nekrozla Arasında Ki Farklar Nelerdir

Doku yaşamı, hücresel çoğalma ve apoptozis gibi hücre ölüm işlemleri arasındaki sıkı dengeyle sürdürülür. Apoptozis hem fizyolojik hem de patolojik olarak istenmeyen, hasar görmüş ya da potansiyel olarak neoplastik hücrelerin


uzaklaştırılmasında başvurulan bir hücre intihar mekanizmasıdır2. Bu iç sel


intihar formunun temelinde genetik mekanizma vardır. Apoptozis tipik


morfolojik ve biyokimyasal özelliklere sahiptir. Göze ç arpan morfolojik


değ iºimler hücre küçülmesi, nuklear kromatinin yoğunlaşması, nukleusun


fragmantasyonu ve DNA’nın internukleozomal alandan ayrılmasıdır1,3,4,5,7.


Genomik DNA’nın (deoksiribonükleikasit) internukleozomal fragmantasyonu


son yıllarda apoptozisin en belirgin biyokimyasal işareti olarak


düşünülmektedir3. Tüm bu özelliklerin oluşumu enerjiye bağımlıdır. Bundan


dolayı apoptozis enerjiye bağımlı işlemlerle hücreyi ölüme sürükler4. Caspase


ailesi proteazları, BCL-2 ailesi proteinleri ve p53 gen ürünü apoptozisin


düzenlenmesinde merkezi rol oynar. Bu derlemede, apoptozis ve diğer hücre


ölü m mekanizmaları hakkında son zamanlardaki ç alışmalar özetlenmeye


ç alışmıştır.


Apoptozis ilk kez 1885’de Flemming tarafından gözlenmiş ve bu durum


kromatolizis (chromatolizis) olarak isimlendirilmiştir. Flemming memelilerin


ovaryum folikülleri üzerinde çalışmış ve foliküllerin epitelyal hattındaki


hücrelerde nukleusun yıkıma uğradığını ve sonuç ta ortadan kaybolduğunu


gözlemiştir. O yıllarda kromatolizis (chromatolizis) kavramı farklı araştırıcılar


tarafından farklı şekillerde kullanılmıştır. Örneğin nöropatologlar aksona


geçişten sonra nissle taneciklerinin yıkımı iç in bu terimi kullanırlarken;


Flemming vb. embriyolojistler bu terimi gerçek anlamında benimsemişlerdir.


Glücksman (1950), embriyodaki fizyolojik hücre ölü mü nü kromatolizise


dayandırmıştır. Hücre nukleusunun ve sitoplazmanın sıvı kaybıyla


küçüldüğünü , nuklear boyalar iç in affinitenin yitirildiğini, feulgen negatif hale


geldiğini, nukleusun indirgenip ortadan kaybolduğunu ve daha sonra ise


dejenere olan hücre komşusu tarafından fagosite edildiğini belirtmiºtir5.


1950’lerin sonlarına doğru DeDuve lizozomlardan kaynaklanan hücre


intiharı fikrini ortaya atmıştır. Hücrelerin kendi içlerinde intihar çantaları gibi rol


oynayan lizozomların patlamasıyla ölebileceklerini önermiştir. Ancak bugün


bilinen gerçek bunun ancak özel durumlarda gerçekleşebileceğidir. 1960’larda


serbest radikal patolojisi terimi ortaya çıkmış ve hücresel organellere zarar


verebilen serbest radikallerin intrasellüler salınımının hücre intiharının


belirmesinde rol oynadığını belirtmiştir. 1976’da ve 1981’de 3 grup,


radyasyona uğramış dokuların kromatinini elektroforetik olarak ç alışmışlar ve


fragmanlarına ayrıldığını bulmuşlardır. Bu fragmanlar ç ok sayıdaki


nükleozomlardır. 1984’de Wyllie ilk kez apoptozis terimini kullanmıştır.


Spesifik biyokimyasal markerlar ekleyerek apoptotik hü crelerin farklı morfolojik


değişiimlerini gözlemiştir. Bu buluºla birlikte apoptozisle ilgili araştırmalar


oldukça fazla artmıştır.


Apoptozisin Morfolojik İşaretleri


Apoptozis temelinde genetik mekanizma olan kasıtlı intihar formu özelliği


gösterir. Hücrede apoptozise neden olacak olaylar meydana geldiğinde


örneğin DNA herhangi bir şekilde zarar gördüğünde apoptotik süreç başlar.


Enerji gerektiren aktif işlemlerle zarar gören hücre ölüm yolunu seçer.


Apoptozisin belirlenmesinde elektron mikroskobuyla gözlenen farklı morfolojik


özellikler ilk kez Kerr ve arkadaşları tarafından belirtilmiştir. Bu şekilde


gözlenen morfolojik değişimler;


a. Nukleus


Apoptozisin başlangıcı nuklear kromatinin yoğunlaşmasıyla karakterize


edilir. Bu yoğunlaşmayla kromatin materyalinin sınırları çizilir hale gelir.


Yarım ay, at nalı, orak gibi tipik şekiller gösterir5. Daha sonra nukleus bozulur,


ayrılır ve yıkıma uğrar. Bu duruma karyorheksis (karyorrhexis) denir.


b. Hücre Morfolojisi


Apoptozisin başlangıcı hücre küçülmesi, sitoplazmanın yoğunlaşması ve


hücrenin kendisini çevreleyen dokudan ayrılması ile de karakterize edilir (ª ekil


1). Hücrenin dış taslağı düzensizleşir. Bu durum apoptozise özgü bir durum


olan tomurcuklanma sürecini baºlatır. Bu apoptotik oluşumlar hücresel


organellerce zengindir. Bundan sonra fagositoz başlar1,2,3,4,5,6,7,8. Ancak


apoptotik oluşumlar lenfositleri ya da nötrofilleri cezbetmez. Bu da apoptotik


hücre ölümünün, meydana gelen diğer hücre ölü m tiplerinden bir farkıdır. Bu


duruma getirilen aç ıklama, tek başına ölen hücrenin salgıladığı kimyasalların


etkin konsantrasyonda vasküler endotelyuma ulaşmadığı yönündedir5.


Fagositozu meydana getiren hücreler fagositik hale gelen doku makrofajları


veya parenkimal hücrelerdir3,4,5. Eğ er bu hücreler fagosite edilmezlerse ikincil


nekrozis olarak adlandırılan indirgenmeye uğrarlar3,5. Apoptozisin erken


safhasında ve yeni oluşturulmuş apoptotik oluşumlarda hücresel ince yapı


oldukça iyi korunmuştur.


3. İnsan organizmasında apopitozun izlendiği durumlar


Embriyonal ve fötal gelişimde,


Hormon azalmasına bağlı involusyonlarda,


Dokulardaki hücre homeostazinin sağlanmasında,


İmmun reaksiyonlarda, defansif olarak,


Hücrelerin herhangi bir nedenle hasarlanmaları durumunda,


Yaşlılıkta


a) Embriyogenez ve fötogenez sırasında normal


gelişimin sağlanabilmesi amacıyla, oluşmuş olan


hücrelerin bir kısmı apopitoza gitmektedir. Özellikle


sinir sisteminin ve immün sistemin gelişiminde


apopitoz önemli rol oynamaktadır. Sinir sistemi


gelişirken çok fazla sayıda nöron ve sinaps oluşur.


Apopitoz ile nöronal havuz hedef olan miktara


indirilmekte, aksonları hedeflerine ulaşmayan nöronlar


ortadan kaldırılarak nöronlarla hedef organlar arasında


oluşan bağlantı hataları onarılmaktadır. İmmun


sistemde ise, oluşan fazla ve otoreaktif hücreler


ortadan kaldırılarak, bunların embriyo/fötusa zarar


vermesi engellenmektedir.


İntrauterin gelişim sırasında el ve ayak parmaklarının


arası başlangıçta kapalı iken parmaklar arasındaki


hücrelerin apopitoz ile yıkılması ile parmaklar


birbirlerinden ayrılmaktadır. Embriyonun


gelişmekte olan epidermisinin en üst sırasındaki bazı


hücreler (periderm) de apopitoza giderek amnion


sıvısına atılırlar. Apopitoz embriyonal gelişmenin


erken dönemlerinde de izlenmekte, ayrıca böbrek


taslaklarının dejenerasyonunda da önemli rol


üstlenmektedir.


b) Erişkinlerde hormon yetmezliğine bağlı olarak


gelişen organ gerilemelerinde apopitoz rol almaktadır.


Örn: mensturasyonda endometrial hücre yıkımı,


menapozda ovaryum folliküllerinin atrezisi, laktasyon


sonrasında meme bezi gerilemesi, orşiektomi


sonrasında prostat atrofisi gelişmesi gibi.4,14,20


c) Proliferasyona uğrayan hücre topluluklarında (örn:


barsak kript epiteli) apopitoz sık oluşur.


d) Tümörlerde, özellikle regresyona gittikleri


dönemlerde apopitoz görülür.


e) T ve B lenfositler sitokin yetersizliğine bağlı olarak


apopitoza gidebilirler.


f) Hücresel immun red ve graft vs host


reaksiyonlarýnda sitotoksik T lenfositler (CTL) aracılığı


ile apopitoz oluşur.


g) Pankreas, parotis ve böbrek gibi organlarda kanal


obstriksiyonlarına bağlı olarak gelişen atrofilerde


apopitoz izlenir.


h) Çeşitli viral hastalıklarda apopitoz görülür. Örn:


Viral hepatitte karaciğerde oluşan apopitotik hücreler


(Concilman cisimcikleri ) gibi.


ı) Hücrelerde hasar oluşturan çeşitli etkenler normalde


nekroza neden olurken düşük dozlarda apopitosis


oluşturabilmektedir. Örn: Isı, radyasyon, antikanser


ilaçlar, hipoksi gibi


Nekroz nedir?


Patolojik olaylar sonucu gelişen hücre ölüm şeklidir.hücre hasarını oluşturan travma,hücre kanlanmasının,dolayısıyla oksijenlenmenin bozulması,enfeksiyon gibi nedenlere bağlı olarak gerçekleşir.organeller şişer,hücre sınırları düzensiz hale gelirve bunların sonucu olarak hücrenin bütünlüğü kimyasal ve yapısal olarak bozulur.Hücre ölümü ya apoptozis veya nekroz ile olur. Nekroz dışardan gelen


hasarla plazma membranında oluşan değişiklikler sonucu oluşur. Nekrotik


hücre; şişme ve plazma membranının yıkılması sonucunda sitoplazmik


içerigini dışardaki doku aralıgına salar. Hücrenin nekrotik artıkları inflamatuar


hücreleri dokuya çekerek bu dokunun parçalanmasına yol açar ve bu


inflamasyon olarak bildigimiz histolojiye neden olur.


Hücre zedelenmesi sonucu hücrede gelişen geri dönüşü olmayan (irreversibl) harabiyet hücrenin ölümüne neden olur. 4 tip nekroz çeşidi mevcut olup hepsi farklı histomorfolojik bulgular içerirler



Apoptozis Nedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder