17 Mart 2013 Pazar

Türkiye' de Temel Fen ve Tıp Bilimlerinin Bugünü ve Yarını

Hiç şüphesiz çağımız temel fen bilimlerinin yani fizik, kimya, biyoloji, temel tıp bilimleri, jeoloji ve matematiğin damgasını taşımaktadır. Son yüzyılda insanlığa maddi refahı ve hemen her türlü modern ihtiyaç vasıtalarını sağlayan şey temel fen bilimleri alanındaki gelişmelerdir.


Teknolojideki gelişmenin temelinde fen bilimleri yer almaktadır. Endüstrinin doğması, büyümesi, ürün verip gelişmesi ancak ve ancak yeterli temel fen bilimleri potansiyelinin varlığına bağlıdır. Baş döndürücü bütün mekanik-optik ve elektronik araçların icadı bunların yeniden yapılması, geliştirilmesi, kullanılması ve bakımı ile ilgili pratik meslekler temel fizik, kimya ve matematik bilgisinin tatbikat sahasındaki uzantılarıdır. Ziraat mühendisliği, veterinerlik, eczacılık, dişçilik ve nihayet revaçta   olan tıp bilimlerinin temelinde biyoloji ve biyolojinin bir parçası olan temel sağlık bilimleri vardır.


Çeşitli ülkelerde yıllarca araştırma laboratuarlarında ömür tüketen yüksek merak sahibi temel fencilerin elde ettikleri sonuçlar olmasaydı tatbiki bilim ve mesleklerin bugünkü ileri seviyeye yükselmeleri mümkün olmazdı.


Süper endüstri çağını yaşayan ülkelere bakınız : Buralarda icat edici, tespit edici ve yol gösterici hep temel fencilerdir. Onları, balı yapan fedakâr arıya, tatbikatçıları da yapılı balı kullanan ve değerlendiren arıcıya benzetebilir.


Ä°srail Bilim Bakanı G.PATT diyor ki “Temel bilimler, temel araÅŸtırmalar olmasaydı yeni ve yeterli tatbiki araÅŸtırmalar ve orijinal ürünler olmazdı. EÄŸer biz endüstrimizi, baÅŸkalarından alınacak ithal araÅŸtırmaların üzerine bina edersek diÄŸer milletlerle rekabet edemeyiz”. (Nature 314,571, 1985).


Günümüzde bir ülkenin kendi kaderini kendisinin tayin edebilmesi, yaşadığı toprakları koruyabilmesi ve geleceğe güvenle bakabilmesi için bütün madde güçlerin özünü meydana getiren temel fen bilimleri alanında ilerlemesi gerekir.


Bugün Türkiye için temel fencilerin yeri ve önemi, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun kurulmasında ve Anadolu’ nun ebed-müddet müslüman Türk yurdu haline gelmesinde “Horasan erenleri” ‘ nin, o mübarek  “gazi derviÅŸlerin” yeri ve önemi gibidir. Temel fencilerden meydana gelmiÅŸ bir öncü kuvvet olmadıkça ve insanlarımız fen silahının önemini gereÄŸi gibi kavramadıkça bu topraklara saÄŸlam basmamız ve 2000′ li yıllarda başı dik büyük bir millet olarak hayat sürmemiz pek kolay olmayacaktır.


DURUM  TESPİTİ


1980′ li yıllarda yapılan durum tespitine göre Türkiye temel fen bilimleri alanında son derece yetersiz ve elem verici bir seviyede bulunmaktadır. Ãœlkemizdeki her on bin kiÅŸiden ancak ikisi bilimsel araÅŸtırmalara katılmaktadır. Bu oran ileri ülkelerde bizdekinin 15-20 katıdır. Mevcut bilim adamlarımızın dünya bilim literatürüne katkıları yok denecek kadar azdır. Bunun bir sonucu olarak Türkiye, dünya bilim literatürüne katkı açısından dünya ülkeleri arasında 41. Ä°le 45. Sıralarda bulunmaktadır. Yaptığımız bir derleme çalışmasına göre; temel hayat ve temel tıp bilimleriyle ilgili 30 kadar önemli konuda on yılda (1970-1980)  Biyolojik Abstraktlara  Türkiye’ den sadece 405 çalışmanın özeti alınmıştır. Aynı dönemde bu miktar Ä°ran için 422; Mısır için 2160; Romanya için 8248; Çekoslovakya için 11075 ve Batı Almanya için 30276′ dır.


Bir aşiretten dünyanın en büyük, en kuvvetli ve en uzun ömürlü imparatorluğunu çıkaran milletimizin, temel fen bilimlerinde geri kalışı esarete eş sayılabilecek bir durumdur.


AraÅŸtırma – geliÅŸtirme projelerine ayrılan para desteÄŸi gayri safi milli hasılanın yüzdesi olarak ifade edilir. Bu yüzdeler: Hollanda’ da % 2.15; Ä°srail’ de % 2.2; Güney Kore’ de % 1.5; Fransa’ da % 2.5; Japonya’ da % 2.7; Yugoslavya’ da % 1 ve 1983 Türkiye’ sinde ancak % 0.24 kadardır.


Bir üniversite veya yüksek öğretim kurumu için araştırma ve bilim üretimi en az lisans öğretimi kadar önemlidir. Zaten bir yüksek öğretim kurumunda araştırma yapılmıyorsa orada dünya standartlarına uygun bir öğretimin yapılabilmesi oldukça güçtür.


Orta dereceli okullarda fen öğretimi ile üniversitelerdeki temel fen bilimleri arasında yakın ve karşılıklı bir bağlantı vardır. Her ne kadar üniversite suçu orta öğretime, orta öğretim ilk öğretime, o da ilköğretim öncesi eğitime yıkma eğiliminde ise de bu problemi bir bütün olarak kabul etmenin doğru olacağı kanaatindeyiz.


1985 yılında ÖSYM sınavları sonunda baÅŸkanlıkça yapılan açıklamalara göre, ikinci basamak sınavına katılan 220 bin adaydan 107 bini yabancı dil, 51 bini matematik, 34 bini fen sorularına hiç el sürmemiÅŸtir. Matematik sorularının % 50 ve daha fazlasını doÄŸru yapanların sayısı ise sadece 4555 kiÅŸidir. Bu sonuca bakarak liseler rahatlıkla suçlanabilir ve liselerde “öğretim yerine diploma verildiÄŸi” ÅŸeklinde bir suçlama olmuÅŸtur.


DiÄŸer taraftan Milli EÄŸitim Gençlik ve Spor Bakanlığı 29.04.1985 tarihinde kontenjan fazlası bulunduÄŸu için edebiyat, felsefe, tarih, coÄŸrafya, matematik, fizik, kimya, biyoloji, almanca, Fransızca, eÄŸitim uzmanlığı dallarında öğretmen alımı için sınav yapmış sonuçta baÅŸarı oranının % 50′ nin altında olduÄŸu görülmüş ve durum 08.05.1985 tarihli bir yazı ile üniversitelere bildirilmiÅŸtir. Belirtilen sonuca bakarak üniversitelerdeki öğretimin yetersiz olduÄŸu söylenebilir. Yetersiz ve baÅŸarısız öğretimden sorumlu ve suçlu olan kimdir, hangi kademedir ? Bize göre suçlu tek deÄŸildir. ÇeÅŸitli basamaklardan her biri ayrı ayrı suçludur ve hiç birisi görevini tam olarak yapmamaktadır. Ayrıca ne gariptir ki, Türkiye’ de hükümetlerin öteden beri çok tutarlı bir “temel fen bilimleri politikası” olmamıştır.



Türkiye' de Temel Fen ve Tıp Bilimlerinin Bugünü ve Yarını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder