20 Şubat 2013 Çarşamba

Opioidler Nedir

Opioid terimi; opioid reseptörüne bağlanan ve agonist etki ortaya çıkaran, doğal veya sentetik tüm maddeleri kapsar. Opioidler; “opium”, afyon bitkisinden (papaver somniferum) türetilmişlerdir. Başlı başına bir tarihi olan, hatta savaşlara bile sebep olmuş olan opioidlerin kökeni olan afyon bitkisi, ilk olarak İ.Ö. 3400 yıllarında Aşağı Mezopotamya’da yetiştirilmiştir. Sümerliler “zevk bitkisi” anlamına gelen “hul gil” olarak adlandırmışlardır. Hipokrat opiumu; iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve epidemilerin tedavisinde uyuşturucu ve damar büzücü, kanama durdurucu olarak tanımlamıştır.

İbn-i Sina, göz hastalıkları ve ishal için kullanmıştır. 1803’de Sertürner morfinin alkoloid kristaline sentezlemiştir. 1972’de Solomon Snyder ve Candace Pert beyindeki opioid reseptörlerini keşfetmişler ve 1975’te Hans Kosterlitz ve ark. beyinden endojen opioidleri izole edip saflaştırmışlardır.

Opioid reseptörleri

Temel olarak iyi bilinen 3 tip reseptör mevcuttur. Bunlar m (mü), d (delta) ve k (kappa) reseptörleridir. Bunlardan m reseptörleri; supraspinal analjezi, solunum depresyonu, GİS fonksiyonları gibi aktivitelerden sorumludurlar. k reseptörü ise supraspinal analjezi ve nosisepsiyon’dan sorumludurlar. d reseptörü ise, spinal analjeziden sorumludur.

Bu reseptörlerin subtiplerinin yanı sıra halen üzerinde çalışmaların devam ettiği e, l, i, x ve ORL1 reseptörleri de mevcuttur.

Anestezide sıklıkla kullanılan opioidler olarak morfin, meperidin, fentanil, sufentanil, alfentanil ve remifentanil sayılabilir. Bu ilaçlardan sufentanil haricinde tümü ülkemizde bulunmaktadır. Ayrıca, halen gelişme aşamasında bir ilaç olarak TreFentanil de gelecekte bu listede yerini alacaktır.

Fentanil

4- anilopiperidin serisine ait sentetik bir fenilpiperidindir. Lipid çözünürlüğü oldukça yüksek bir ilaç olduğundan, kan beyim bariyerini hızla geçebilir (Morfinden 156 kat fazla), dolayısıyla etki başlangıç süresi kısadır. Ancak adipoz dokuda büyük miktarlarda birikmesi yavaş salınım etkisi yapar. Bu durum Fentanilin yarı ömrünün 7,9 ± 3,2 saat olmasına sebeptir. Yine aynı özellik plasenta bariyerini de hızla geçmesini sağlar. Fentanil büyük oranda karaciğerde inaktif metabolitlerine dönüşür. Solunum depresyonuna yol açan en düşük plazma konsantrasyonu 1 ng/ml iken, 1,5-2 ng/ml konsantrasyonda iyi bir postoperatif analjezi sağlar. Klinik olarak kardiyovasküler depresyon yapmaması sebebiyle 1978 yılından beri kardiyak anestezide oldukça yoğun bir şekilde kullanılmasına olanak tanımıştır.

Remifentanil

Bir m opioid reseptör agonisti olan anilopiperidin derivesidir. Kimyasal yapısından dolayı kanda nonspesifik esterazlarla hızla hidrolize olur. Solüsyonlarında tampon aracı olarak nörotoksik olan glisin kullanıldığından, Remifentanilin bu formülasyonları epidural veya intratekal kullanılmaz. Fentanilin yarısı, Alfentanilin 19 katı potenttir. Eliminasyon yarı ömrü 10-20 dakikadır. Ağır karaciğer ve böbrek hastalıklarından, farmakokinetiği ve dinamiği etkilenmez. Oldukça hızlı bir etki başlangıcı ve aynı hızlılıkta bir derlenme süreci vardır. Ancak, derlenmeden ortalama 21 dakika sonra hastalarda postoperatif analjezi ihtiyacı doğar. Kardiyovasküler etkileri Fentanil analogları ile benzerdir. Ayrıca diğer opioidlerden farklı olarak plazma konsantrasyonunun infüzyon sonlandıktan sonra %50’ye düşme süresi, infüzyon süresinden bağımsızdır. (Bu süre Remifentanil için 3,2±0,9 dk., Alfentanil için 47,3±12 dk.’dır.) Bu özelliklerinden dolayı özellikle Fast-track ve Outpatient anestezide önemli bir ajan olmuştur.

TreFentanil

Halen faz I aşamasındadır. Saf bir m opioid reseptör agonisti ve nalokson ile geri döndürülebilen, klasik opioid solunum depresyonu ve analjezisi oluşturur. Farmakokinetik profili, yüksek metabolik klirensi ve hafifçe artmış dağılım hacmi haricinde alfentanil gibidir. Farmakokinetik ve farmakodinamik olarak alfentanil ile remifentanil arasında bir ajandır.

Anestezide opioidler ayrıca epidural, intratekal ve transdermal gibi alternatif yollardan da uygulanmaktadır. Akut ve kronik ağrı tedavisinde, hasta kontrollü analjezide de önemli bir rol taşımaktadırlar.

Doç.Dr.Özcan Erdemli

Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi Anesteziyoloji Servisi


Opioidler Nedir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder