19 Şubat 2013 Salı

Androjenler ve Ankilozan Spondilit Patogenezde Bir Rolü Var Mı

Ankilozan spondilitin (AS) görülme sıklığı ve ciddiyeti, erkeklerde baskınlık gösterir ve androjenik steroidler, bu rahatsızlığın etyolojisinde itham edilmişlerdir. Bazı raporlar, serum androjen seviyelerinin, kontrollere göre AS’li hastalarda östrojen seviyelerine bağlı olarak hafifçe yükseldiğini göstermiştir. Fakat, daha yakın geçmişteki çalışmalarda serum testosteron, 17 – beta progesteron ve androstenediyon seviyeleri, AS hastaları ve kontroller arasında belirgin derecede bir farklılık göstermemiştir. Ayrıca, doğrudan serumdan ölçülen testosteron seviyeleri, özellikle fenilbütazon kullanan hastalarda yanıltıcı bir şekilde artabilir. AS’li hastalarda adrenal steroidlerin, 17 – alfa hidroksiprogesteronun ve dehidroepiandrosteronun (DHEA) serum seviyelerinde artış tesbit edilmiştir. Bu artışlar, kısmen 11 – beta ve 21 – hidroksilaz eksiklikleriyle açıklanabilir, fakat genişleyen bir stres cevabına da bağlı olabilir. Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalar kadar in vitro çalışmalar da, DHEA’nın AS’nin patogenezinde rol oynayabilecek hücre aracılı immün cevabı  artırdığını ve 17 – beta östradiolün ve progesteronun bunu engellediğini göstermektedir. Kadın hastalara ağızdan östrojen tedavisi ve AS’li erkek hastalara hCG enjeksiyonu, 17 – beta östradiol / testosteron oranını artırmıştır ve orta dereceli bir klinik ilerlemeyle neticelenmiştir. Sonuçta, ankilozan spondilitli hastalarda serum testosteron seviyeleri yükselmemiştir. Dolayısıyla, testosteronun uzun dönemli ankilozan spondilitin devam etmesinde muhtemelen bir rolü yoktur ve antiandrojenik tedavi için bir destek sağlamaz. Fakat kesitsel vaka kontrol çalışmaları, özellikle de kan örneklemesi AS’nin ortaya çıkmasından yıllar sonra yapılmışsa, etyolojik faktörleri ikincil faktörlerden ayırt edemez. Neticede, cinsiyet steroidlerinin patogenezdeki rolü, hâlen yeterince açıklanmamıştır.

Ankilozan spondilit (AS), öncelikli olarak sakroiliyak eklemleri ve omurgayı etkileyen kronik enflamatuvar bir hastalıktır. Sıklıkla, çevresel eklemlerin simetrik olmayan artritiyle ve anteriyor uveitisle birliktedir. AS, aynı zamanda psöriyatik artritin ve enflamatuvar barsak hastalığındaki sakroiliitin bir alt kümesi olan reaktif artriti de içeren spondiloartropatiler grubuna aittir. AS’de, oldukça fazla bir erkek çoğunluğu vardır ve ciddiyeti, erkeklerde daha fazla açığa çıkma eğilimindedir. MHC – Sınıf 1 molekülü olan HLA – B27, diğer ırsi faktörler, çevresel etkiler ve bakteriyel enfeksiyon da, AS’nin patogenezinde rol oynar gibi görünmekle birlikte, bunlar cinsiyetler arasındaki çarpık dağılımı henüz açıklamamaktadır. AS erkekleri çok daha sık ve kadınlardan daha ciddi etkilediği için, (testosteron, 5 – alfa dihidrotestosteron, androstenediyon, DHEA ve DHEAS gibi) androjenlerin erkeklerdeki ve belki de kadınlardaki patogenezle bağlantılı olduğu öne sürülmüştür. Kadınlarda, adrenal korteks androjenlerin önemli bir kaynağıdır. DHEA ve sülfatlanmış konjügesi olan DHEAS, hem erkek ve hem de kadın yetişkinlerde en fazla bulunan androjenik adrenal steroidlerdir. DHEA, zayıf androjenik etkinlikten sorumludur ve testosteron ve 17 – beta östradiol için bir öncül olarak görev yapar.


Androjenler ve Ankilozan Spondilit Patogenezde Bir Rolü Var Mı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder